Dünya Sağlık Örgütü tarafından birkaç gün önce yayınlanan rapora göre, kanser ve kansere bağlı ölümler tüm ülkelerde büyük bir hızla artıyor. Raporda, bu sene 12 milyon insanın kansere yakalanacağı ve 7 milyonunun öleceği, 2010 senesinde kanserin kalp hastalıklarını geçerek dünyada en çok ölüme yol açan hastalık olacağı ileri sürülüyor.
Kanserde artış hızında bir değişiklik olmadığı takdirde 2030 senesinde bu rakamların en az iki misli artacağı, 20 ila 26 milyon insana kanser teşhisi konacağı ve bunların da 13 ila 17 milyonunun da öleceği tahmin ediliyor.
Dünyada her sene 7 milyon insan bu ‘amansız hastalık’ yüzünden hayatlarını yitirse de, büsbütün umutsuz ve çaresiz de değiliz, çünkü istatistiklere göre bu ölümlerin 2.4 milyonu, yani üçte birinden daha fazlası, önlenmesi mümkün olan risk faktörleri yüzünden ortaya çıkıyor.
Gelişmiş ülkeler dünya nüfusunun ancak %15’ ini barındırmakla beraber, kanser ölümlerinin %30’ u bu ülkelerde görülüyor. İnsan ömrünün uzaması sebebiyle, kansere gelişmekte olan ülkelerde de giderek daha fazla rastlanıyor. Zengin ülkelerde kalın bağırsak, meme ve prostat kanserleri daha fazla iken, fakir olanlarda ise karaciğer, yemek borusu ve mide kanserleri başı çekiyor.
Kanser oluşumunda kalıtsal, çevresel ve yaşam stilimizle ilgili birçok faktörün rolleri var. Kalıtsal özelliklerimizi değiştirmek elimizde olmamakla beraber, yaşam stilimizde yapacağımız değişikliklerle, bazı alışkanlıklardan vazgeçmekle pek çok kanser türünü önlemek mümkün olabilir.
TÜTÜN
Tüm kanserlerin %30 kadarının tütün kullanımına bağlı olarak geliştiği saptanmıştır. Tütünün sadece sigara şeklinde kullanımı değil, puro, pipo, nargile ile solunması da kanser yapıcı etkiye sahiptir. Hatta, pasif olarak sigara dumanına maruz kalmak, yani dumanaltı olmak da akciğer kanseri için bir risk faktörüdür. Sigara dumanında 100’den fazla kanser yapıcı madde vardır. Tütün en çok akciğer kanserine neden olmakla beraber, ağız, yemek borusu, gırtlak, mide, kalın bağırsak, mesane, pankreas, rahim ağzı kanserlerinin ve bazı lösemilerin oluşumunda da rolü vardır.
ALKOL
Günde 2 kadehten fazla alkol içenlerde, karaciğer, gırtlak, ağız, boğaz ve yemek borusu kanseri riski daha yüksektir. Alkolle beraber sigara da içilmesi kanser riskini daha da artırır.
BESLENME İLE İLGİLİ FAKTÖRLER
Kanser için sigaradan sonra ortadan kaldırılması mümkün olan en önemli risk faktörü şişmanlıktır. Şişmanlıkla ilgili olduğu bilinen kanserlerin başında yaşlı hanımlardaki meme kanseri gelir. Şişmanlık, rahim içi, böbrek, yemek borusu ve kalın bağırsak kanseri için de risk yaratır.
Diyetimizin de kanser oluşumunda büyük önemi var. Sebze ve meyvelerden zengin diyet sindirim sistemi kanserlerini azaltırken, kırmızı et, fazla yağ, tuz ve tuzlanarak ya da tütsülenerek hazırlanmış besinleri tüketenlerde kanser riski fazladır.
HAREKETSİZLİK
Az hareket eden insanlarda, özellikle de yaşlılarda kalın bağırsak, meme, rahim içi, böbrek ve yemek borusu kanserleri daha fazla görülür. Hareketin az olması kilo almayı kolaylaştırarak da kanser riskinin artmasında etkili olur.
GÜNEŞ IŞINLARI
Uzun süre ültraviyole ışınlara maruz kalmak deriyi yaşlandırarak ve hücrelerin DNA’sında hasra yol açarak melanom ve diğer deri kanserlerinin oluşumunu kolaylaştırır.
ÇEVRE KİRLİLİĞİ
Kanserlerin oluşumunda çevre kirliliğinin de önemli rolü olduğu belirlenmiştir. Dizel egzozundaki partikülleri yoğun olarak soluyan mesleklerde çalışanlarda akciğer kanseri riski yüksektir. İngiltere’de yapılan bir araştırmada da çevre kirliliğinin yoğun olduğu yörelerde doğan çocuklarda kanserlerin 4 misli fazla görülebileceği sonucuna varılmıştır.
RADON
Radon, kayalardaki ve topraktaki uranyumun normal olarak harap olması ile ortaya çıkan radyoaktif bir gazdır. Dünyanın bir çok ülkesinde yapılan araştırmalarda, akciğer kanseri saptanan hastaların evlerinde, yüksek düzeylerde radon gazı bulunduğu saptanmıştır.
GÜVENLİ OLMAYAN CİNSEL İLİŞKİ VE STERİL OLMAYAN ENJEKSİYONLAR
Cinsel ilişki ile bulaşan ‘human papilloma virüsleri’ (HPV) her yıl 500 bin kadının rahim ağzı kanserine yakalanmasına neden olmaktadır. Son yıllarda geliştirilen HPV aşısı sayesinde bu kanser türünün azalacağı umulmaktadır.
C ve B tipi hepatit virüslerinin bulaşmasıyla karaciğer kanseri riski artmaktadır.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle