En Sıcak Konular

Taha Kıvanç


Taha Kıvanç
0 0 0000

Rahmi Bey İlhami Bey'i seviyor



Daha önce dikkatimi çekmemiş bir Mevlâna beytini eski Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök aktardı da öğrendik. Anlamsız tartışmaların içine çekilmek istenen herkes bu beyti rahatlıkla kullanabilir.

Okuyalım: “Suskunluğum asaletimdendir. Her lâfa verilecek bir cevabım var; lâkin, bir lâfa bakarım lâf mı diye, bir de söyleyene bakarım, adam mı diye…"

Ne güzel, değil mi? Mevlâna kendi döneminde bu sözlerle kimi kast etmiştir, bilemem, ama tekrarlayan Org. Özkök'ün muhatabı belli: İlhami Erdil... Bir ara Deniz Kuvvetleri Komutanı idi İlhami Erdil; Askerî Mahkeme usulsüz harcamadan kendisini suçlu bulup mahkum etti. Genelkurmay da bunun üzerine rütbesini ve emekliliğini iptal etti...

Hürriyet'te çıkan bir yazıda Erdil'in aktardığı eski bir olaya ne cevap vereceğini merak eden bir meslektaşımıza “Yanıtımı Mevlâna'dan bir şiirle vereyim” dedikten sonra o beyti okumuş Org. Özkök...

Hani, “Şapka kime uyuyorsa o giysin” denir ya, o türden bir cevap bu...

Anlaşılıyor ki, İlhami Erdil başına gelenden dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Özkök'ü sorumlu tutuyor. Konuyu gündeme getiren yazıyı bir daha okudum; “Kararı kabul etmiyorum, AİHM'ne götürdüm” demiş, ama esas kafasına taktığı, yargılandığı mahkemeye kameraların girmesine izin verilmesi... “Onur ve gururum incindi, bu benim için hicran yarasıdır” diyor.

Konu sağda-solda komutanlar arasındaki ilişkiler temelinde ele alınıyor... Hilmi Özkök içki içer miymiş? Komutanlar birbirlerine önisimleriyle mi, yoksa “Komutanım” diye mi hitap ederlermiş? Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu kendisinden sonra Genelkurmay Başkanı olacak Hilmi Özkök'e, “Hilmi, şarap iç” der miymiş?

Beni ise farklı bir konu ilgilendiriyor: Yıllarca hizmet verdiği kurum tarafından rütbeleri elinden alınan, Askerî Mahkeme tarafından suçlu bulunup mahkum edilen biri nasıl oluyor da önemli toplantılara çağrılabiliyor? Yakın geçmişte çenesinin altında bir tutam sakalla fotoğrafını gördüğümde, “Tebdil-i kıyafet etmesi akıllıca” diye düşünmüştüm; şimdi bir büyük gazetenin yayın yönetmeniyle aynı masayı paylaşabiliyor; Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yapmış Oramiral Orhan Karabulut ile yanyana oturabiliyor.

Cezaevinde 'yolsuzluk yaptığı' iddiasıyla hapis yatarken kendisini üç eski bakan, dört orgeneral ve 24 general ziyaret etmiş; 164 de sivil tanıdığı... Org. Yaşar Büyükanıt da “Geleyim” demiş, ama o istememiş... Rahmi Koç ise tam üç kez ziyaretine gelmiş...

Ne kadar ilginç...

Marmara Grubu Rahmi Bey'in ablası Suna Kıraç'a ödül verirken İlhami Erdil de çağrılmış işte; o da gitmekte mahzur görmemiş... Oysa hiç değilse AİHM'in hakkında vereceği kararı bekleseydi, iyi ederdi.

Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Ora. Orhan Karabulut özel sektörü içinden tanıyan bir isim; Aydın Doğan'ın yakın arkadaşı ve Doğan Holding'in bazı şirketlerinde yönetim kurulu üyesi olarak yer alıyor... Hürriyet gazetesinin yönetmenini o sebeple aynı masaya oturtmuş olmalılar... İlhami Erdil ile yanyana düşmesini 'şansına' bağlıyor yayın yönetmeni...

Sabah gazetesi yayın yönetmeni Ergun Babahan her FB derbisinden sonra önemli bir komutanın şeref tribününde yanlış insanlarla birlikte olmasını ve kritik anlarda 'çak' işareti yapmasını dile getiriyor. “Kim o insanlar?” soruma, “Askerî ihalelerde yolsuzluk yaptığı iddiasıyla yargılanıp mahkum edilen bir müteahhit” dedi.

Şaşırdım kaldım...

Bir insanın askerî ihalede yolsuzluk iddiasıyla yargılandığını en iyi kim bilir? Elbette aynı dönemde 'sorumlu koltuklarda oturan askerler' bilir... Belki yargılanmalarını isteyen, ya da yargı sürecini başlatanlar da onlardır...

İyi de, kısa süre öncesine kadar Genelkurmay Başkanı unvanını taşıyan bir komutan askerî ihalede yolsuzluk yapan bir müteahhit ile -'çak' işareti yapacak kadar samimiyet sergilemesi bir tarafa- nasıl olur da yanyana gelebilir? Bazen istemediğim kişilerle yanyana oturtulduğumda ilk fırsatta yerimi değiştiriyorum; buna vesile olana da ânında tepkimi bildiriyorum.

Demek ki, askerler benden daha bağışlayıcı...

Aklım daha önceki bir bilgiye takıldı kaldı: Yaptığı yanlışlıklar sebebiyle rütbesi elinden alınan bir eski komutana, yargı süreci sonunda mahkum edildiği halde, cezaevinde yatarken, Rahmi Koç gibi önemli bir işadamı neden ziyarete gider? Bir asker ile bir işadamı arasında ne tür bir 'ilişki' vardır, dersiniz?

Siz isterseniz bu konuyu 'içki' boyutuyla ele almaya devam edin: Komutanlardan hangisi viski, hangisi şarap içermiş? Bir komutanın kola içmesi neye delâlet edermiş? Komutanlardan kim, kime, nasıl hitap edermiş?

Bu soruların cevapları bende yok; ilgilenmiyorum çünkü...


yenişafak



Bu yazı 1,171 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 17 Eylül 2012 Hem okudum, hem de yazdım
    • 4 Eylül 2012 CIA başkanı neden geldi?
    • 16 Temmuz 2012 Vicdanım buna da elvermiyor
    • 2 Temmuz 2012 Suriye nasıl bir ülke, Suriyeliler nasıl insanlar...
    • 21 Mayıs 2012 Bir geziden ilk notlar
    • 15 Mayıs 2012 ‘Yeni CHP’ nihayet sözcüsünü buldu
    • 16 Nisan 2012 Hangi patron, hangi yönetici, hangi yazar içeri alınır?
    • 23 Mart 2012 Ben demedim, o dedi
    • 13 Mart 2012 Köşemi bugün Cumhurbaşkanı Gül’e bırakıyorum
    • 9 Mart 2012 TR325 kodadlı becerikli uzman...
    • 20 Şubat 2012 ‘Operasyon’ diye ben buna derim
    • 30 Ocak 2012 Davos’ta Türkiye dersi
    • 27 Aralık 2011 Bu yılın Cumhurbaşkanlığı büyük ödülü...
    • 12 Aralık 2011 Ak Parti üzerine hesaplar
    • 9 Aralık 2011 Gül vetoya ne zaman karar verdi?
    • 14 Kasım 2011 Kriz çıkaranlar gidiyor, ama yerlerine gelenler de yabancımız değil
    • 24 Ekim 2011 Kaddafi’nin son demleri...
    • 3 Ekim 2011 Dr. Sallaso’nun kunduzunun izinde
    • 29 Ağustos 2011 Ben meraklı bir insanım, özür dilerim
    • 26 Ağustos 2011 Bütün kepazeliklerin anasını açıklıyorum

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,567 µs