En Sıcak Konular

Şamil Tayyar


Şamil Tayyar
0 0 0000

Irak’ın Ergenekon’u ve PKK



Kasım ayında ABD ile Irak arasında imzalanan Güvenlik Anlaşması, aslında geleceğin kodlarını işaret ediyordu.

26 Kasım tarihli yazımda ifade ettiğim gibi; Türkiye’yi, özellikle terörle mücadele konseptini ve Ortadoğu politikasını kökten etkileyecek önemli bir anlaşmaydı. Anlaşmayı önemli kılan, hava sahası denetiminin 1 Ocak 2009’dan itibaren ABD’den Irak hükümetinin kontrolüne geçmesinin yanı sıra, Amerikan askerlerinin 2011 sonuna kadar Irak’tan çekilmesinin takvime bağlanmasıydı.

Bu gelişme, 3 yıl içinde Irak meselesini çözmek isteyen ABD karşısında Türkiye’ye tarihi fırsat yarattı.

Milli Güvenlik Kurulu’nun 24 Nisan tarihli ‘Tüm Iraklı grup ve oluşumlarla istişarelerin sürdürülmesinin yararlı olacağı mütalaa edilmiştir’ bildirisiyle başlayan yeni süreç, sözkonusu anlaşmayla daha da güçlendi.

Genelkurmay ve MİT temsilcileriyle birlikte Bağdat’a giden İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Başbakanlık Başdanışmanı Prof. Dr. Ahmet Davudoğlu ile Irak Özel Temsilcisi Büyükelçi Murat Özçelik’in alt yapısını oluşturduğu yeni politikalar, Başbakan Erdoğan’ın 10 Temmuz’da Bağdat’ta imzaladığı Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi kurulmasına dair siyasi bildiriyle yeni boyut kazandı.

Dün Ankara’ya gelen Irak Başbakanı El Maliki’nin açıkladığı gibi ABD, Irak ve Türkiye arasında bölgesel barışın tesisi, Irak’ın siyasi istikrarı ve PKK sorununun çözümü konularında üçlü mekanizma işliyor.

Kerkük ve PKK

Türkiye açısından sorunun iki önemli boyutu var: Birincisi Kerkük, diğeri PKK’nın tasfiyesidir.

Kerkük’le ilgili son dönemde Türkiye’nin politikaları doğrultusunda önemli gelişmeler yaşandı. Mesela; referandum yapılmadı, Kerkük’ün Irak merkezi yönetimine bağlı kalması ve Türkmenlere yönetimde daha fazla söz hakkı tanınması konusunda Türkiye’nin tezlerine itibar edildi. Buna ek olarak Kerkük Meclisi, Arapça ve Kürtçe’nin yanında Türkçe’nin Latin harflerle resmi dil olarak kullanılmasını kabul etti.

PKK’nın tasfiyesi konusunda ise Talabani ve Barzani’nin Türkiye ile üzerinde mutabık kalamadıkları çözüm önerileri var.

Diyorlar ki: Genel af çıkarın. Hem dağdakiler hem Mahmur kampında mülteci olarak kalan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Kürtler dönsün. Onlara barınma ve iş imkanları sağlayın. Silahlarını Kuzey Irak bölgesel yönetimine bıraksınlar.

BM’nin verilerine göre, Mahmur Kampı’nda şu anda 13 bin kişi yaşıyor. Dağdakiler ve diğer bölgelerde yaşayanlarla birlikte bu rakam 20 bine yaklaşıyor.

Türkiye bakımından buradaki asıl problem, PKK’nın lider kadrosunun af kapsamına alınmasıdır. Kürt liderler bu noktada, yaklaşık 100 kişilik lider kadrosuna ‘siyasi mülteci’ kimliğiyle Avrupa veya başka ülkelere taşınmasını öneriyor.

Kürt liderlere göre bu konuda mutabakat sağlanırsa, Irak yönetimi, PKK’yı ‘terörist örgüt’ ilan edip tüm faaliyetlerini yasaklayacak, ihtiyaç duyulduğunda Türkiye ile ortak operasyonlara katılacak.

ABD bu projeye destek veriyor.

Türkiye ise karar aşamasında. Problemin çap büyüklüğü nedeniyle süreç MGK ekseninde yürütülüyor.

PKK’nın tasfiye süreci

Sorunun başka boyutu ise PKK’nın tavrıdır. Bahara kadar ABD, Irak ve Türkiye arasındaki girişimlerin ortaya koyacağı tabloyu görmek istiyor. Ateşkes uyguluyorlar. Zaten kış dönemi PKK için eylemlerin minimize olduğu bir dönemdir.

Abdullah Öcalan’ı İmralı’dan kurtaracak formülün içinde yer almadığı çözüm paketinin, kapsamı ve içeriği ne olursa olsun PKK tarafından kabul edilmeyeceği görüşü yaygın kanaat olarak karşımıza çıkıyor.

Bu durumda ise ABD ve Irak’ın PKK’yı ikna etmek için ilk aşamada tüm lojistik desteğini çekerek, Kandil’e silah ve yiyecek sevkıyatını keserek, Avrupa ülkelerindeki hesaplara el konulmasını sağlayarak süreci hızlandırabileceği, sonraki adımda lider kadrosundan bazı isimleri Abdullah Öcalan örneğinde olduğu gibi Türkiye’ye iade edebileceği yorumları yapılıyor.

Nitekim bunun emareleri görülmeye başlandı. Hafta başında Londra polisi PKK’nın finansman ve kadro temini amacıyla yararlandığı derneklere baskın düzenledi. Kandil’e silah ve yiyecek götüren tırlar yakalandı.

Oldukça zor bir sürece giriyoruz. Hem Türkiye’de hem Irak’ta çözüm arayışlarına karşı olan gruplar çıkacaktır. Siyasi tepkilerin ötesinde, 24 yıldır terörü rant enstrümanı olarak görenler kanlı eylemlerle bu girişimleri sekteye uğratmak isteyecektir.

Irak’ın Ergenekon’u işbaşı yaptı bile. İki hafta önce bölge temsilcilerinin bir araya geldiği Kerkük-Erbil karayolu üzerindeki Abdullah lokantasına düzenlenen kanlı saldırı, bu yönüyle de değerlendirilmelidir.

Bu süreçte bize düşen görev; Türkiye’nin üniter yapısını zedelemeden çoğulcu demokrasi ve toplumsal barışın tesisine katkı sunmaktır.

star



Bu yazı 1,078 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Ağustos 2012 Hüseyin Aygün vakası
    • 8 Ağustos 2012 Atatürk yaşasa ismini değiştirir miydi?
    • 1 Ağustos 2012 Hatay’da neler oluyor?
    • 30 Temmuz 2012 Suriye’ye PKK operasyonu
    • 25 Haziran 2012 Vurulan jet değil çünkü...
    • 18 Haziran 2012 Başbakan’ın başka seçeneği yok
    • 14 Mayıs 2012 Kim bu üst komutanlar?
    • 7 Mayıs 2012 CHP’de derin çatışma
    • 28 Mart 2011 Kalemim size emanet
    • 16 Mart 2011 Arşiv bir açılsa görürsünüz
    • 9 Mart 2011 Sen de yoğunlaş, koçum benim
    • 7 Mart 2011 Ergenekon’da neler oluyor?
    • 4 Mart 2011 1 Mart operasyonu
    • 23 Şubat 2011 Olmadı sayın Bakan
    • 22 Şubat 2011 O mektubu kim verdi?
    • 18 Şubat 2011 Kılıçdaroğlu-Yalçın pazarlığı
    • 16 Şubat 2011 Yeni Türkiye nasıl kurulacak?
    • 7 Şubat 2011 CHP’yi yıkmaya mı geldi yoksa?
    • 4 Şubat 2011 Böyle terbiyesizlik olmaz
    • 28 Ocak 2011 Asılacakların listesi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,425 µs