Saldırıdan bu yana Ankara’da en merak edilen konu, Türkiye’nin önceden haberinin olup olmadığı...
Kimine göre İsrail Başbakan’ı Ehud Olmert, 22 Aralık’ta Ankara’ya gelmeden operasyon kararını almıştı.
Hürriyet’te Ferai Tınç, kimi İsrail gazetelerinden aldığı bir bilgiyi paylaşıyor...
Buna göre; “18 Aralık’ta Başbakan Olmert İsrail Savunma Bakanı (Ehud Barak) ile Savunma Kuvvetleri Merkez Komutanlığı’nda bir araya gelerek operasyona onay vermiş”.
Hal böyle olunca, Olmert’in Türkiye ve Mısır ziyaretlerinin bir aldatmaca olduğu fikri uyanıyor.
Nitekim dün akşam HaberTürk kanalı, bu gezilerin operasyonu örtme ve Hamas’ın kendini rahat hissederek açığa çıkması amaçlı olduğunu dillendiren bir haber de sundu...
* * *
Türkiye’nin ilk reaksiyonlarına bakıldığında;-Başbakan’ın sert, Dışişleri Bakanlığı'nın aynı tondaki açıklamaları-bir aldatılmışlık hissi ile kızgınlığı görmek mümkün.
Erdoğan’ın ertesi gün de devam ettirdiği bu minvaldeki söylem, Türkiye’nin İsrail’in tavrına hayli sinirlendiğini gösteriyor.
Diplomatik dil alışkanlığını hayli aşan; “biz şu ya da bu ülke değiliz”, “Olmert’i arayacaktım, artık aramam”, “bize karşı yapılmış bir saygısızlıktır” sözleri Ankara’nın konudan haberdar olmadığı yönünde izler taşıyor.
Bildiğimiz bu kadar.
* * *
Gazze’den yansıyan, her “insan”ın kalbini zorlayan görüntüleri bir süreliğine dondurarak, işin ötesine bakalım...
İsrail’in tüm ölçüleri aşan bu eylemi, muhakkak küresel ölçekli hesapların parçası olmalı.
Aksi taktirde İslam dünyasının tepkisini çekecek bu denli kanlı bir girişime cesaret edemezdi.
İsrail, ABD’nin Irak’tan çekilmesi ile İran’la devam eden ve bir savaşa sürüklenme ihtimali de bulunan boşluktan hayli etkilenmişe benziyor.
Üstelik iç politikasında da belirsizlik süreci yaşanıyor. Kamuoyunda ağır bir güvensizlik havası var.
Bu sebeple 10 Şubat’da yapılaçak seçimlerde taraflar; “İsrail halkına güvenliğini en iyi sağlayacak kişinin kendileri olduğunu ispatlamak zorunda”.
* * *
Halihazırdaki Başbakan Olmert artık siyaset sahnesinde yer almayacak.
Bu yüzden seçimler, Kadima Partisi’nin lideri ve Dışişleri Bakanı Tzipi Livni ile Likud lideri Benjamin Netenyahu arasında geçecek.
Olmert, bölgede barış sürecinin taraftarları arasında yer alıyordu. (Şimdiki saldırıya bakarak değerlendirme yapan, yanılabilir!)
2005 Ağustos’unda Şaron, tek taraflı barış sürecini başlatmıştı. Olmert bu politikayı devam ettirdi ve genişletti.
Şimdi onun partisinin başında bulunan Livni’nin de aynı politikaları devam ettirmesi bekleniyor(du).
Livni’nin en güçlü rakibi Netenyahu ise (ülkedeki bazı anketler Netenyahu’yu önde gösteriyor. Bazıları ise yüzdeler yakın olmak şartı ile Livni’yi.) açık biçimde sertlik yanlısı.
Bunu hem söylemlerinde gösteriyor hem de seçimlerde aday göstereceği milletvekili adayları tercihinde.
Özetle; saldırıya kadar, güven arayan İsrail halkının gözünde Livni daha barış yanlısı, Netenyahu ise şahindi.
Şimdi kamuoyundaki yeni algı acaba nasıl?
* * *
Fakat saldırıların küresel ve daha önemli bir boyutu da var.
Barack Obama’lı yeni ABD yönetimini, yeni bir dünya dengeleri sistematiği olarak algıladığınızda, İsrail’in yeni yönetiminin bu süreçle uyumlu olup olmayacağı da sorgulanmalı.
Obama ve ekibinin Ortadoğu sorunlarının çözümü konusunda daha etkili, barış yanlısı bir tutum geliştireceği biliniyor. En azından söylemleri bu yönde.
Haliyle İsrail yönetiminin de böyle olması gerekli. Bu halde, Washington’a uygun lider kim olacak?
Saldırıları bu gözle izlemek şart.
* * *
Yazdıklarımızdan; Gazze’ye yönelik vahşi İsrail saldırısının ardında, Tel Aviv iktidarını belirleyecek, bir ucu ABD’ye ve bir ucu İsrail içine giden “derin” bir düşünce hissedebilirsiniz.
Sakıncası yok.
Ama tersini de unutmayın.
Çünkü, küresel krizle birleşen Ortadoğu hengamesinin aşılmasında bir savaşa ihtiyaç duyulabilir. Az ihtimal değil.
Bu durumda da, “en iyi ben savaşırım” diyenin Knesset’i ele geçirmesi makul sayılabilir!
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle