En Sıcak Konular

Umur Talu


Umur Talu
0 0 0000

Kravatın vicdanı



Problemlerde "bilinmeyen" bir değil ki.
Dink suikastı üstünden onca zaman geçti.
Devlet bir zahmet yüzünü dönüp aynaya yeni bakıyor.
Pardon, bakacakmış gibi bir teşebbüste bulunuyor.
"Jandarma sorumluluğu", üstelik pek rastlanmayacak şekilde, bizzat orada görevli kimi subay, astsubay ve uzmanın açık ihbarları da olduğu halde bir zahmet yeni yeni önemseniyor.
"Polis sorumluluğu" ise "olur böyle vakalar" dedirtecek cinsten.

Tetiği çekenin iki "abi"si, ondan önce bir bombalama eylemine, biri bombayı atan öteki attıran olarak karışmışken...
Daha sonra atan İstanbul'da yakalanmışken...
Trabzon Emniyeti'nin ikinciyi neden yargıya teslim yerine kendine (ve başkalarına) "muhbir" diye istihdam ettiği öyle yerde kalıvermişti.
Her ikisinin, sözde dinleme ve takip altındayken, tetikçi de bulacak şekilde, masaya Dink resimleri, krokiler serecek rahatlıkta nasıl çalışabildiği de öyle.
Dahası da şu:
Bombadan tutuklanan, daha sonra mahkûm olan Hayal'in, ne tür bir girişimle bir süre sonra tahliye edildiği.
Bomba mağdur ve tanıklarının kimlerin gayretiyle şikâyetlerini yok ettiği de.

İşin en vahim yanı şu:
Bütün o süreç içinde Trabzon Emniyet Müdürü olan devlet memuru, epeydir Ankara'da, Emniyet İstihbarat'ın başında.
Şemdinli döneminde o da ima ile askeri azıcık suçladı diye Emniyet İstihbarat Başkanı Sabri Uzun hükümetçe hemen kızağa çekilebilirken, bir suikastın kenar yerindeki Emniyet Müdürü aynı pozisyona gelip kalabiliyor.
Muhtemelen, belki hakkıyla, Ergenekon gibi önemli operasyonlarda önemli işlevi var.
Ama bir yandan da, kimi "Ergenekon zanlısı" ile de ilişkilendirilen, en azından bir kısmının uzunca süre tehdit ettiği, mahkemelerde taciz ettiği bir insanı öldüren suikasttaki aktörleri iyi tanımış.
Yani "iyi tanımış" olması gerekiyor; çünkü birini yakalamış, mahkemeye teslim etmiş, sonra çıkınca izlemiş. Diğerini ise sözde muhbir yapmış.
Ve suikast da Trabzon'da planlanıp İstanbul'da gerçekleştirilmiş.
İşte o müdür için lütfen, zahmet etmeseydiniz, ne acelesi var, kendinizi sıkmayın, sonra da olurdu, yorulmuşsunuzdur, hay Allah, daha yeni soruşturma izni çıkıyor.
"Karanlıklar aydınlansın" denen bir dönemde, gençler nasıl diyor, "Oha" bir süre.

Bir vahamet daha söyleyeyim mi?
Hayal, hapse mahkûm olduğu halde temyiz süresince tahliye edilmişken...
Tam da Dink suikastını hazırladıkları sırada...
Yargıtay'daki dosyası, avukatını bile şaşırtacak ölçüde, Dink suikastı gerçekleştikten sonrasına kadar, neden masada, sırada, kuyrukta bekletiliyor?
Bomba atmış, sözde izlenen birinin dosyası, o zaman sıcağı sıcağına bulup yazdığım gibi, neden onca zaman ele alınmayı, belki onaylanmayı bekliyor?
Nasıl bir şey bu!

O yüzden, bu topraklarda hukuk devleti, demokrasi, yargı, emniyet, silahlı kuvvet, adalet, hükümet gibi durumlara şüphe bitmez.
Çünkü bir hakikat çıkarken, bin hakikat de hâlâ örtülerin altında tutulur. Oralara itilir. Çukurlara gömülür.
Mezarlardan sadece silahlar fışkırmıyor memlekette.
Binlerce faili meçhul dosyası hakikatin hortlaması için ellerini uzatıyor.
Yüzlerce kayıp (ceset) toprak altından, paramparça bedenleri ama huzura ulaşamayan ruhlarıyla yakamıza yapışıyor.
Daha ziyade, yakanıza, sayın demokratiklaiksosyalbirhukukdevleti sivil ve askeri erkânı!
Hissetmiyor musunuz, o lacili, grili, siyahlı, hakili, desenli, puantiye kravatlarınız nasıl da sıkıyor.

sabah



Bu yazı 1,008 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 19 Ocak 2009 Kravatın vicdanı
    • 15 Ocak 2009 Yeraltı ordusu!
    • 26 Aralık 2008 Hakikatin içyüzü
    • 15 Aralık 2008 Onların oğulları kızları...
    • 11 Aralık 2008 Bak şu bakana!
    • 23 Kasım 2008 Üç ana...
    • 17 Kasım 2008 Taş ile bomba... Kanun ile adalet
    • 13 Kasım 2008 Ya öyle değil de böyle ise...
    • 19 Ağustos 2008 Kırk tilki kırk ayak
    • 28 Temmuz 2008 Kahpelik!
    • 28 Ekim 2007 Kasrı Şirin mi şirin!
    • 10 Ekim 2007 Düşünmeye davet
    • 26 Ağustos 2007 Biat kültürü imiş!
    • 21 Haziran 2007 Büyük lokma... Büyük konuşma
    • 20 Haziran 2007 Susurluk, Ankara Sauna, Atabey Kaldırım, Danıştay Trabzon, İstanbul bomba Cumhuriyet
    • 17 Haziran 2007 Her senaryo aktörünü bulur
    • 11 Haziran 2007 Şimdi incir zamanı
    • 3 Haziran 2007 Bana her şey seni hatırlatıyor!
    • 29 Mayıs 2007 Bunu da gördük!
    • 28 Mayıs 2007 Kanmayın kıymayın!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,006 µs