Vatan gazetesinden Mutlu Tönbekici geçen günkü yazısında ilk gittiği doktor tarafından ‘Acilen ameliyat olmazsan kanser olursun’ diye korkutulan ve bunun üzerine danıştığı diğer iki doktorun ‘Hiçbir şeyin yok, hatta fazlasıyla sağlıklısın’ dedikleri arkadaşının başından geçenleri anlatıyordu.
Bu korkutulan ne ilk ve ne de son hasta. Biz doktorlar, zaman zaman hastalarımızı bilerek veya bazen bilmeden korkutabiliriz, korkutmak zorunda kalabiliriz. Hatta bazen bizden özel olarak onları korkutmamız bile istenebilir.
Aslında, çok çeşitli nedenlerle, çok farklı şekillerde korkutulması gereken hastalar ve çok değişik korkutma yöntemleri vardır. Bu korkutma işi, tıp eğitiminde katiyen öğretilmeyen, ama aslında çok önemli olan bir konudur.
Farkında olmadan hasta korkutma
Hastalar doktorların jestlerinden, mimiklerinden, davranışlarından… anlam çıkarmaya pek meraklıdırlar. O gün canınız biraz sıkkınsa, kafanıza takılmış bir şey varsa, hastalarınız yandı. Onları istemeden korkutmanız mümkündür.
Bazı doktorlar ise anadan doğma ciddi ve asık suratlı oldukları için hastalarını farkında olmadan korkutabilirler. Bunların, ‘Bu bir sivilcedir, mühim değil’ türünden sözleri bile hastalar tarafından ‘Eyvah, ben kanser olmuşum ve hastalık her tarafıma sıçramış’ şeklinde anlaşılır.
Bilinçli hasta korkutma
Bazı kişiler ne kadar anlatılsa da hastalıklarının ciddiyetinin farkına varmazlar, varmak istemezler, önerilere ve tedavilere katiyen kulak asmazlar. Bunlara istediğiniz kadar dil dökün, yalvarın para etmez. Bu hastaların bilinçli olarak uygun şekilde korkutulmaları hem kendi hem de çevrelerinin sağlığı için çok önemlidir.
Mesela, tüberkülozlu bir hastanın ciddi bir şekilde takip edilerek düzenli ve tam tedavi görmesi mutlaka sağlanmalıdır. Çünkü tedaviye başlandıktan birkaç hafta sonra hastaların tüm şikâyetleri ortadan kalkar ve onlar da ilaçlarını yavaş yavaş azaltmaya başlarlar ve de bakarlar ki hiçbir şey olmamaktadır, ilaçların hepsini de keserler. Oysa hastanın hiçbir şikâyeti kalmasa da, bütün laboratuar ve röntgen bulguları tamamen düzelmiş de olsa tedavinin en az 9 aya tamamlanması gerekir. Aksi takdirde hastalık bir süre sonra nükseder ve üstelik tedavinin yarım bırakılmasıyla ortaya çıkmış bu nükslerde mikroplar bir veya birkaç ilaca direnç kazanmış da olabilirler. Bu durum ise hem hasta için çok kötüdür ve hem de mikrop bulaştıracağı çevresindeki insanlar için.
Kasıtlı hasta korkutma
Bazen hastalar kasıtlı olarak korkutulur. Tönbekici’ nin arkadaşının başına geldiği gibi ‘pire deve yapılır’. Milyonda olabilecek bir komplikasyon sanki çok sık görülürmüş gibi anlatılır. Bu durumlarda korkutmanın asıl amacı hastanın gereksiz bir işlemi -bu örnekte olduğu gibi ameliyatı- kabul etmesinin sağlanmasıdır.
Bir de son yıllarda doktorların kendilerini korumak için yapmak zorunda kaldıkları ve giderek de yaygınlaşan yeni bir kasıtlı hasta korkutma türü var.
Artık doktorlar hastalarına ve özellikle de hasta yakınlarına moral verici sözler söylemekten dikkatle kaçınıyorlar. Çünkü ‘İnşallah üç güne kadar hiçbir şeyi kalmayacak’ dediğiniz hastanın olur da başına bir komplikasyon gelirse ve hele de ölürse yandınız demektir. ‘Hani babamın bir şeyi yoktu da neden öldü?’ diye hasta sahiplerinden dayak yiyen, bıçaklanan hatta öldürülen doktorların haberleri her geçen gün artıyor.
Bir de korkutulması istenen hastalar vardır
Hasta yakınlarından korkutulma talebi gelmesi de mümkündür. Telefonumuz çalar ‘Doktor Bey, ben bugün saat beşte size muayeneye gelecek olan Bora’nın annesiyim. Oğlum çok fena öksürüyor ve üstüne üstlük de gizli gizli sigara içiyor. N’olur, onu iyice korkutun, bir daha sigara içmesin. Ama sakın sizi aradığımı bilmesin.’
Ya da hasta muayene odasına girmeden önce telaşlı bir hanım odanıza dalıverir. ‘Aman doktor bey, eşime benim söylediğimi belli etmeden onu korkutmanızı istiyorum. Çünkü her akşam içiyor, içip içip sızıyor. Lütfen, iyice korkutun eşimi de ağzına içki koymasın bir daha.’
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle