En Sıcak Konular

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta



Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
0 0 0000

Yeni ilaçların dayanılmaz cazibesi



Dün Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü’ nün sedef hastalığı tedavisinde kullanılan Raptiva isimli ilacın risklerinin yararlarından fazla olduğu gerekçesiyle ilacın ruhsatını askıya aldığı haberini okuduk gazetelerde.


Bu satışı yasaklanan ne ilk ne de son ilaç. Bir ilacın piyasaya çıkabilmesi için yıllarca süren çalışmalar gerekiyor. Bu iş için milyonlarca dolar harcanıyor. Buna rağmen etkili ve güvenilir olduğu iddiası ile eczanelerde satılmaya başlanan pek çok ilacın bir süre sonra ya umulduğu kadar etkili olmadığı veya çok ciddi yan etkileri olduğu anlaşılıyor ve ilaç apar topar piyasadan çekiliyor.


YENİ İLAÇ MUCİZE İLAÇ MI?
Bizde de tüm dünyada da, hem doktorlar ve hem de hastalar yeni çıkan ilaçlara çok meraklıdırlar. Özellikle de astım, diyabet, hipertansiyon… gibi bir ömür boyu devam eden hastalığı olanların pek çoğu yeni çıkacak ‘mucize bir ilaç’ bekler dururlar, doktorlarını yeni ilacı yazmaya zorlayabilirler.
Böyle, kronik yani uzun süre devam eden bir hastalığı olan insanların bu beklentilerini hoş görebiliriz, ama ya doktorlara ne demeli? Birçok doktor da yeni çıkan ilaçlara çok meraklıdır ve bunları yazmaya bayılır.


Bu dayanılmaz cazibenin çeşitli nedenleri vardır.
Bazı doktorlar literatürü ve tıptaki gelişmeleri gerçekten de yakından, günü gününe izlerler. Yeni bir ilacın etki mekanizmasını, kısa ve uzun dönemdeki etkilerini ve yan etkilerini, benzerlerine göre üstünlüklerini ya da olumsuzluklarını, fiyatını… kısaca tüm özelliklerini ilaç daha piyasaya çıkmadan bilirler. Başkaları için ‘yeni’ olan bu ilaç, bu tür doktorlar için yeni değil, ‘beklenen’ bir ilaçtır.
Bazı doktorlar, yeni çıkan bir ilacı, sadece firmanın yaptığı tanıtım sayesinde tanırlar. Daha öncesinde böyle bir ilaç hakkında hiçbir bilgileri yoktur. Bunlar, yeni ilacı yazmakla tıp literatürünü yakından izlediklerini sanabilirler veya hastalarına bu izlenimi vermek isteyebilirler. Yeni ilacı yazmamayı meslektaşlarından geri kalmak gibi görebilirler.


Bazı doktorlar ise, safiyane bir şekilde, en yeni ilacın en iyi veya en etkili ilaç olduğunu, yeni ilacı yazmakla görevlerini en iyi şekilde yaptıklarını zannederler.


Bazı doktorlar için yeni ilaç, yurtiçi, yurtdışı seyahat, beş yıldızlı otellerde yeme-içme, eğlence, gezme-tozma ve çeşitli hediyeler demektir.


İlaç firmalarının da doktorları kendilerine özgü yöntemlerle (!) yeni ve de elbette çok pahalı ilaçlarını yazdırmada inanılmaz bir becerileri vardır.


YENİ İLAÇ TEHLİKELİ İLAÇTIR
Ben birçok ilacın, hatta daha doğrusu bütün yeni ilaçların yeterli klinik tecrübe kazanılmadan piyasaya sürüldüğü inancındayım. Çünkü, şu geçtiğimiz  yıllar içinde bile en azından 4-5 ilaç piyasaya çıktıktan bir süre sonra tehlikeli ve ölümcül olabilen yan etkileri nedeniyle satıştan çekildi.


 Benim için ‘yeni ilaç tehlikeli ilaçtır’. Göğüs hastalıkları ile ilgili literatürü yakından takip etmeme karşılık, yeni çıkan bir ilacı kullanmakta hiç aceleci olmam. Çeşitli vesilelerle, çok bilen meslektaşlarımın ‘Aaa, Ahmet Hoca, hâlâ bu ilacı mı yazıyor, bunun yenisi çıkalı yıllar oldu’ sözünü hemen her gün hastalarımdan duyarım ve güler geçerim. Elimde etkinliğini de, yan etkilerini de çok iyi bildiğim, tanıdığım güvenilir bir ilaç varken, bir maceraya atılmanın anlamı var mı? Tabii, yeni çıkan bir ilacın benzerlerine göre daima en azından birkaç, bazen 10 misli veya daha çok pahalı olduğunu da unutmamak gerekir.


PEKİ, YENİ İLAÇLARI HİÇ Mİ KULLANMAYALIM?
Elbette yeni çıkan ilaçlara körü körüne karşı değilim. Bunların, bazı hastaların yaşamlarını nasıl mucizevî bir şekilde değiştirebileceğini, birçok hastayı ölümden döndürebileceğini, ya da yaşam kalitesini artırabileceğini çok iyi biliyorum. Bugün başarıyla kullandığımız her ilacın geçmişte yeni bir ilaç olduğunun da, tabii ki bilincindeyim. Ama yeni bir ilacın, tanıyan tanımayan her hekim tarafından bilinçsizce yazılmasına da kesinlikle karşıyım. Çünkü piyasaya çıkan hiç bir yeni ilaç yeterince güvenilir değildir.


Elbette araştırmalar yapılmalı, yeni ilaçlar bulunmalı ve kullanılmalıdır. Buna kim karşı çıkabilir ki. Ama bunun da mâkûl bir yolu, yöntemi olmalıdır.

 



Bu yazı 1,737 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 31 Ekim 2014 Günde 3 bardak süt kemik kırığı ve ölüm riskini artırıyor
    • 14 Mayıs 2013 Akademik sahtekârlık geleneğinin kime ne zararı var
    • 11 Aralık 2012 Yakında ruh hastası olmayan kalmayacak
    • 9 Ekim 2012 Bir Türk tıp alanında Nobel alabilir mi?
    • 3 Ekim 2012 Burun damlaları ile aldatılıyor muyuz?
    • 2 Ekim 2012 Kimi kime şikâyet edelim?
    • 1 Ekim 2012 Türkiye'de mamografi taramaları rezaleti
    • 16 Eylül 2012 Mamografi taramalarına karşıyım
    • 10 Eylül 2012 Modern tıbbın son numarası: Aşırı teşhis
    • 8 Eylül 2012 Mamografi kanser riskini arttırıyor
    • 7 Eylül 2012 Benzer ilaç nedir?
    • 28 Ağustos 2012 Meme taraması saç taramaya benzemez
    • 14 Ağustos 2012 Antibakteriyel ürünlerdeki büyük tehlike
    • 6 Ağustos 2012 Sağlıklı suda hiçbir mikrop olmamalıdır
    • 30 Temmuz 2012 Enerji içecekleri yasaklanmalıdır
    • 23 Temmuz 2012 Damacana mı musluk suyu mu?
    • 10 Temmuz 2012 İlaç tanıtımında bundan iyisi Şam'da kayısı
    • 23 Haziran 2012 Bir sağlık haberi skandalı
    • 13 Haziran 2012 Ot-Çöp tüccarlarından alacağımız dersler de var
    • 17 Nisan 2012 Sönmez gene döndü

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,077 µs