En Sıcak Konular

Hasan Cemal


Hasan Cemal
0 0 0000

Herkes kendi işini yaparsa...



Türkiye’de darbeler devri kapandı mı, kapanmadı mı? Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök’e göre kapandı.
Soruyor Enis Berberoğlu:
“Kamuoyunda bilinen ve teslim edilen demokrat kimliğinize dayanarak soruyorum, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin darbe geleneği sizce sona erdi mi?”
Özkök Paşa:
“Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin ulaştığı entelektüel seviye, haberleşme teknolojisindeki evrim, demokraside ulaşılmış olan aşama, politik, ekonomik ve diğer milli unsurlardaki gelişmeler, Türkiye Cumhuriyeti’nin gittikçe artan uluslararası kurum ve kuruluşlara katılımı, sivil toplum kuruluşları ve diğer sivil güç unsurlarındaki artış ve gelişim, önceki olaylardan alınan dersleri oluşturma tekniklerindeki gelişmeler, darbeler devrini kapatmıştır. Yakın gelecekte Türkiye, her işin, onu yapması gerekenlerce yapılacağı bir ülke olacaktır.” (Hürriyet, 21 Mart 09)

Özkök Paşa fazla mı iyimser?
Yoksa askerin nabzını çok iyi tutabilmesinden mi kaynaklanıyor bu iyimserliği?..
Olabilir.
Hilmi Özkök Paşa, kendi demokrat kişiliğini kanıtlamış bir komutan.
Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek Paşa’nın günlükleriyle kamuoyuna yansımış olan 2003-2004 dönemine ait darbe tertipleri, Özkök Paşa’nın Genelkurmay Başkanlığı döneminde sonuçsuz kalmıştı.
Tertiplerin hangi nedenlerden dolayı sonuçsuz kaldığına dair ipuçları darbe günlüklerinde vardır.
Üç ana nokta sayılabilir:
(1) Özkök Paşa ve karargâhı darbeye karşı çıkar. Bu durumda darbe yapmak için Genelkurmay Başkanı’na rağmen ‘askeri birlik kaydırma’nın imkânsızlığı üstünde durulur.
(2) Başlangıçta darbe yanlısı gözüken kuvvet komutanları arasında zamanla görüş ayrılığı çıkar. Bazı komutanların yaptığı nabız yoklamaları, ordu üst kademelerinde darbeye dönük isteksizliği ortaya koyar.
(3) Amerika darbeye karşıdır.
Bu üç noktadır, 2003-2004’deki darbe tertiplerinin yolunu kesen...
Yaşadığı hayal kırıklığı Balbay günlüklerine 2004 baharında ‘Biz yaralı kuşuz!’ deyimiyle geçen eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur Paşa ise yeni darbe planları yaparak, Ergenekon sanıklığıyla noktalanacak yolculuğunu devam ettirmiştir.
Şimdi soru şu:
Yeni Şener Eruygur Paşalar acaba bir daha çıkmaz mı askerin içinden?..
Bir başka deyişle:
Darbeler devrinin kapandığını belirten Özkök Paşa bu konuda ne kadar emin olabilir ki sorusunun çengeli gelip zihinlere takılıyor.
Darbeci gelenek ve Şener Eruygur Paşalar asker içindeki bir ‘yapı’nın ürünü.
Onları üreten bu yapı ve zihniyet değişmedikçe, yerli yerinde kaldıkça, Türkiye’de rejim, tankların sahneye çıktığı klasik darbelerle olmasa bile post modern darbelerin -28 Şubat, 27 Nisan, 367 gibi- değişik türleriyle karşı karşıya kalabilir.
Daha kestirmeden şu söylenebilir:
Demokrasi ve hukuk devletini bu ülkede tüm kural ve kurumlarıyla yerleştirmenin yolu, ‘asker sorunu’nu çözmekten geçiyor.
Bunun için de askerin yetişme, yetiştirilme tarzından başlayarak, rejim içindeki ve üzerindeki ‘asker gölgesi’nin kaldırılması şarttır.     
Bu bakımdan Özkök Paşa’nın şu sözünü önemsiyorum:
“Yakın gelecekte Türkiye, her işin, onu yapması gerekenlerce yapılacağı bir ülke olacaktır.”
Bunu başarabilen bir Türkiye’de asker sorunu da, sivil siyasetçi sorunu da, medya sorunu da çözülmüş ve demokratik bir rejimin taşları yerli yerine oturmuş olur.
Yani bu ülkede asker askerliğini, siyasetçi siyasetçiliğini, gazeteci gazeteciliğini bilir ve kendi işini en iyi şekilde yaparsa, Türkiye de rahat eder.
İyi pazarlar!

milliyet



Bu yazı 1,028 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 16 Eylül 2012 Türkiye AB’nin, AB Türkiye’nin neresinde?
    • 13 Eylül 2012 Ve soruyorum Ak Parti iktidarına...
    • 7 Ağustos 2012 Özkök Paşa demokrasi adına bir şanstı!
    • 12 Mayıs 2012 Ak Parti’yle kadınlar, başörtüsü sorunu ve Kürt sorunu...
    • 18 Nisan 2012 Demokraside asker sorunu, sivil sorunu!
    • 15 Nisan 2012 Suriye’de akan kan ve evimizin içi!
    • 3 Nisan 2012 Suriye’de ben de tarafım!
    • 27 Mart 2012 Zamanın ruhu ve dış konjonktür PKK’ya karşı!
    • 21 Ocak 2012 İnsanlık ölmedi, karanlık sorgulanacak!
    • 18 Ocak 2012 Sanık Kenan Evren, ayağa kalk!
    • 20 Kasım 2011 ''Dersimli okşanmakla kazanılmaz!''
    • 18 Ekim 2011 Herkes ‘Atatürk milliyetçisi’ olmak zorunda mı?..
    • 5 Ekim 2011 Ak Parti, CHP, BDP uzlaşması...
    • 29 Eylül 2011 Ciğeri yanan Erdoğan’a, Öcalan’a...
    • 27 Eylül 2011 PKK, BDP, Güneydoğu’dan haberler öyle ki...
    • 22 Eylül 2011 Avrupa Birliği Türkiye'ye dürüst davranmıyor mu?
    • 21 Eylül 2011 Düşen helikopterin beynini kim söküp aldı ?
    • 7 Eylül 2011 Başbuğ Paşa da hesap vermek zorunda!
    • 2 Eylül 2011 Erdoğan’ın askeri vesayetle mücadelesi...
    • 6 Ağustos 2011 Kürt sorunu: Bardağın dolu ve boş tarafı!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,401 µs