En Sıcak Konular

Mehmet Altan


Mehmet Altan
0 0 0000

Neden hep bayram değildi?



Dün, 18 Mayıs Pazartesiydi ve gün hüzünlü bir haberle başladı.

Olağanüstü bir yaşam direnci göstererek... 74 yıllık ömrünün 24 yılını kanserle savaşarak geçiren Türkan Saylan öldü.

Hüzünlü başlayan gün, akmaya devam etti...Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, Alparslan Arslan’ın olay çıkardığı duruşmada Danıştay Davası ile Ergenekon Davası’nın birleştirilmesi...

Ve Sincan Ağır Ceza Mahkemesi’nin, Cumhurbaşkanı Gül’ün ‘Kayıp Trilyon’ davasıyla ilgili olarak evrakta sahtecilik suçundan yargılanması gerektiğine karar vermesi...

Sabah gerileyerek başlayan ama akşama doğru toparlanır gibi olan borsa haberleri...

Ve kendimi bildim bileli Sri Lanka’da Tamil Gerillaları’yla ordu arasında devam eden 26 yıllık iç savaşın sona ermesi...

Hepsi güne sığdı.

* * *

Sabahın ilk saatlerinde, Türkan Saylan’ın cenazesinin Çarşamba günü kaldırılacağı söylendi.

Sonra defin işlemiyle 19 Mayıs’ın üst üste gelmesinin anlamlı olacağı düşünülerek karar değişti...

Cenaze töreni bugüne alındı.

* * *

Bugün sadece 19 Mayıs değil, Atatürk’ün Samsun’a çıkışının da doksanıncı yıldönümü...

Resmi tarih bize, Kurtuluş Şavaşı’nın Atatürk’ün Samsun’a çıkışıyla başladığını anlatır... Bu açıdan, 19 Mayıs’ı Cumhuriyet’e giden sürecin de en önemli günü saymak isabetli olur.

Doksanıncı yılı olması nedeniyle 19 Mayıs daha da özel bir anlam taşıyor ve daha kapsamlı bir şekilde kutlanıyor...

* * *

19 Mayıs 1919’un 90. yıldönümü...

Peki, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nın kaçıncı yıldönümü?

Bu kadar önemli bir günün Cumhuriyet’in başlangıcından beri kutlanması gerekmez mi?

Ama kutlanmıyor...

90. yıla rağmen, 19 Mayıs’ın Bayram ilan edilmesi çok yeni.

Bunu öğrendiğimde çok şaşırmıştım ve o zamandan beri döne döne yazarım.

Ama garip bir irade, Bayram’ın kaçıncı yıldönümü olduğunu, ortalıktan her defasında çeker alır...

Kimse de bu soruyu merak etmez ve sormaz.

Bunu görünce, nafile bir çaba gibi durmasına rağmen, ben de hikayeyi, ‘resmi tarihin’ üzerini inatla örttüğü saydamlık adına bir kez daha anlatırım.

* * *

‘Yıl 1936. Günlerden 19 Mayıs. Atatürk Dolmabahçe’de, yanında Şükrü Kaya, Ruşen Eşref, Kılıç Ali, Salih Bozok, Mehmet Seydan, Nuri Conker var, konuşuyorlar.

Birdenbire Atatürk soruyor: ‘Bugün günlerden ne?’

Diyorlar Salı, Çarşamba neyse.

Ayın kaçı: 19’u.

Aylardan ne: Mayıs.

‘Ne oldu bugün söyleyin bakalım’ diyor.

Düşünüyorlar, 19 Mayıs’ta ne oldu?’

* * *

‘O zamana kadar 19 Mayıs’ın lafı yok. Onun için soruyor Atatürk. Şimdi bunlar arıyorlar. ‘İzmir’in işgalinin 3’üncü günü’ diyorlar. ‘Ankara mitingi yapılmıştı’ diyorlar. Atatürk ‘değil’ diyor.

‘İsmet Paşa’nın Lozan’dan Gazi’ye çektiği telgraf’ diyorlar.

‘Hayır, o 1923’te, Mayıs’ta değil’ diyorlar. ‘Haliç Konferansı’ diyorlar.

‘İngilizlerle Irak meselesi üzerinde konuşmuştuk’ diyorlar.

‘Terakkiperver Fırka’nın kapatılması da bu aylarda olmuştu’ diyorlar.

Atatürk ‘bırakın yahu bunları’ diyor. ‘Öyle bir şeydir ki bu, ülkenin kurtuluşudur’.

Yine bulamıyorlar. En sonra Şükrü Kaya hatırlıyor, ‘bu sizin İstanbul’dan ayıldığınız gün mü’ deyince ‘yaklaştın’ diyor, ‘Samsun’a çıktığımız gün’. Sonra, ‘asıl yapacağınız bayram bu’ diyor.

Ertesi sene 19 Mayıs’ta Şükrü Kaya’nın tertibiyle 19 Mayıs Bayramı kutlanıyor.’

* * *

Atatürk, ‘19 Mayıs Bayramı’nı iki kez görebilmiş...

İlki 1937’de...

İkincisi de, 1938’de.

Acar motoruyla Boğaz’ın en ucuna kadar gidiyor... Kıyılarda herkes Acar’ı tanıdığı için alkışlıyor, çok memnun oluyor... Fakat Atatürk yoruluyor. ‘Dönelim’ diyor. Böylece ikinci ve son kez bu bayramı hasta olarak görüyor...

* * *

Yazar dururum diyorum ama...

19 Mayıs’ın yukarda tekrarladığım ve tarihçilerden öğrendiğimiz hikayesini bilen kaç kişi var acaba?

Örneğin siz, bu bayramı 1937’den beri kutladığımızın farkında mısınız?

* * *

Türkiye kendi geçmişiyle ilgili neden saydam olmayı yeğlemez?

Halbuki saydamlaştıkça güçleneceğiz.

Gençlere en azından bu ilkeyi öğretebilsek...

‘Saydam’ olabilmenin, yaşamın en güç ama aynı zamanda ‘en gerekli’ ilkesi olduğunu öğrenmiş bir gençlik, ülkenin gerçek teminatı sayılmaz mı?


star



Bu yazı 1,045 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 11 Ocak 2012 ‘Tanırım, iyi çocuklar’
    • 9 Ocak 2012 Genelkurmay’a o istihbaratı kim verdi?
    • 6 Ocak 2012 Demokrasi ile ‘biat sistemi’ arasındaki fark
    • 30 Aralık 2011 Bombalama emrini kim verdi?
    • 24 Aralık 2011 Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın adresi
    • 16 Aralık 2011 Susurluk’ta faili meçhul reytingi...
    • 14 Aralık 2011 Ergenekon büyürken uyuyamam...
    • 4 Aralık 2011 Şikeci siyasetin kirli çamaşırları
    • 2 Aralık 2011 Var mı bu yasayı çıkaracak babayiğit?
    • 30 Kasım 2011 Yüzde 3 Türkiye’yi keser mi?
    • 29 Kasım 2011 Devlet-ulustan ulus-devlete geçemeyince
    • 23 Kasım 2011 Ergenekon’un farkında mısınız?
    • 21 Kasım 2011 Birinci Cumhuriyet Dersim’dir...
    • 14 Kasım 2011 Kozinoğlu kalp krizinden mi öldü?
    • 9 Kasım 2011 Kararı alkışlıyor, Bakan’ı kutluyorum
    • 3 Kasım 2011 Almanya’daki Türkler, Türkiye’deki Kürtler
    • 31 Ekim 2011 Cinayet işlemeye özgürlük savaşı mı diyorsunuz?
    • 26 Ekim 2011 Hırsızlar da kardeşiniz mi?
    • 20 Ekim 2011 Keşke gerçek bir ordumuz olsaydı...
    • 19 Ekim 2011 Bir İsrailli kaç Filistinliye bedel?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    9,796 µs