En Sıcak Konular

Mehmet Ali Birand


Mehmet Ali Birand
0 0 0000

''Ben borcumu ödedim ve ben bir enayiyim...''



Emin olun kendimi enayi gibi hissediyorum.
Nasıl olmasın ki...
Bugüne kadar kredi kartımın birikmiş tüm borçlarını ödedim. Elimde para kalmamışsa bankadan borç alıp, kredi kartımı kapattım. Şimdi ne kadar hata ettiğimi anlıyorum ve kızgınlıktan kuduruyorum.
Baksanıza, borcunu ödemeyen veya ödeyemeyen, bundan dolayı hakkında takibat başlatılan veya evine haciz gelenlerin borçları azalacakmış. Vatandaşlarının iyiliğini düşünen hükümetimiz, borç takanları kurtarmak için kolları sıvamış.
Başbakan bundan bir süre önce, kredi kartı borçlularının affedilmesi konusunda son derece net bir tutum almıştı. Olmayan parayı harcayanların kurtarılmasının, borcunu ödeyenlere hakaret anlamına geleceğini söylemiş ve alkış almıştı.
Meğer, dün dünmüş. Bugün de bugün imiş.
Yanlış anlaşılmasın, kimsenin parasında gözüm yok.
Hükümetin bu önleminden yararlanacak olanları da tebrik ederim.  Bol bol harcadılar, şimdi de hem çok daha kolayca, hem de daha ucuz ödeyecekler.
Paraca sıkışmış olan vatandaşlarımıza yardımcı olunmasını da kıskanmıyorum.
Ancak, kredi kartı borcu başka birşeydir.
Ayağını yorganına göre uzatamayan veya uzatmak istemeyenlerin, kredi kartlarıyla oynayıp daha fazla para harcamalarından başka birşey değildir.
Doğrudur, bazı Bankalar kredi kartlarından inanılmaz bir faiz almaktadırlar.
Kullanıcı ya faizi düşük olanını seçsin veya borçlanmasın.
Doğrudur, hükümet bu girişimi ile Banka faizlerini indirmektedir.
Tebrikler. Ancak neden bizler fahiş faiz ödemek zorunda bırakıldık? Bizim günahımız neydi?
Eğer Devlet bu kadar kalpliyse, milyonlarca kişinin, orta-küçük işletmenin de bankalara borcu var. Devlet onları da affetsin, faizlerini hafifletsin.
Özetle, ortada apaçık bir haksızlık var. Bu haksızlığı da Devlet, resmen yapıyor. Adını da “halkı kurtarma”  operasyonu koyuyor.
Bu cennet vatanda herşey tersinden görülüyor.
Vergisini ödeyenler aptal. Ceplerinden para çıkarıp devlete olan borçlarını kapatıyorlar.
Vergi vermeyenler akıllı. Üstelik ceplerinde kalan parayı kullanıp daha fazlasını kazanıyorlar ve birgün affediliyorlar. Affedilmeseler dahi, Devlet öylesine iyi koşullar öneriyor ki, sonunda yine onlar karlı çıkıyorlar.
Gelin de bu ülkede kurallara uyun ve iyi vatandaş olun.
O zaman kendinizi eninde sonunda büyük bir enayi görme ve pişmanlık duyma noktasına az bir zamanınız kalmış demektir.
Ancak siz yine de beni dinlemeyin .
Vergilerinizi ve kredi borçlarınızı ödeyin.
Yine de dediklerimi unutmayın !
 

Erdoğan, Dolmabahçe iştahımızı kabattı
Şu günlerde bir Asker-Sivil gerilimi mi var, yoksa abartılıyor mu, pek belli değil. Birileri birşeyleri karıştırıyor, ancak kimdir bu kişiler bilinmiyor. TSK’nın  AK Parti gerginliği yeni de değil. Ortada bir de Dolmabahçe tartışması var.
Eğer Başbakan bir söyleşisi sırasında, Dolmabahçe’de eski Genelkurmay Başkanı Büyükanıt ile yaptığı ünlü görüşmesiyle ilgili olarak “Sivil-Asker ilişkileri açısından bir dönüm noktası” demeseydi ve hemen ardından da “konuştuklarımız benimle birlikte mezara gidecek” diye  eklemeseydi, konu belki de kapanacaktı.
Büyükanıt, 32.GÜN’deki söyleşisinde “27 Nisan’da kendi eliyle yazdığı  bildirinin içeriğinin tartışıldığını” söylemişti.
Bu da çok mantıklı bir açıklamaydı.
Örneğin, Başbakan, “Neden böyle bir mesaj yazdınız?” diye sormuş, Büyükanıt’ta “Partinizin laikliğe yaklaşımı TSK kadrolarında çok tepki topladı, onları tatmin etmek için yaptım” demiş... Başbakan partisinin kapatılması girişiminde  ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde muhalefetle birlikte  hareket etmesinden şikayet etmiş, Büyükanıt’ta hem Genelkurmay, hem de ast’ların görüşlerini anlatmış olabilirdi.
Bu da anlaşılır, kabul edilebilir bir “açıklama” sayılırdı.
Ben hiçbir zaman, Başbakan’ın koltuğunun altında dosyalarla geldiği, “eğer tutum değiştirmezseniz, bunları açıklar, soruşturma başlatırım” gibi bir şantaja girişeceğine ihtimal dahi vermedim. Aynı şekilde Büyükanıt’ın bazı  aşırı harcamalar yapacağına da inanmadım. Genelkurmay Başkanı, böyle hafiflikler yapmayacak kadar zeki ve ciddi insanlardır.
İşte Dolmabahçe dosyası, bu havada kapanıyordu ki, Başbakan ve Büyükanıt, ardı ardına tekrarladıkları “Mezara kadar gidecek” demeçleriyle hepimizin merakını tahrik ettiler. İştahımızı kabarttılar.
“Demek ki, gerçekten öylesine hayati konular tartışıldı ve hesaplaşıldı ki, sonradan Büyükanıt eleştiri dozunu azaltmak ihtiyacı hissetti” demeye başladık.
Eğer siz, bir konuşmaya böylesine esrarengiz hava verir, ardından da “mezara götüreceğim”  ve “Sivil-Asker ilişkilerinde dönüm noktası  sayılır” derseniz, ister istemez insanların merakını arttırırsınız.
Şimdi, sayın Başbakan hiç alınmasın, sinirlenmesin ve dertlenmesin ancak, Dolmabahçe işini kendi  bu noktaya getirdi. Temizlemesi de artık  ikisine kalıyor. çıkıp, gerçekten neler konuştuklarını açıklamadıkları sürece, bu toplumdaki spekülasyonlar artacak, komplo teorileri yaygınlaşacaktır.
Ne diyelim, kendi düşen ağlamaz.
Ya hiç konuşmamalı, bizim iştahımızı arttırmamalıydılar veya şimdi çıkıp neyin ne olduğun anlatmalılar.

milliyet



Bu yazı 976 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 27 Eylül 2012 Türkiye, Suriye'de frene basıyor...
    • 25 Temmuz 2012 Türkiye'siz İsrail'in eski etkinliği kalmadı...
    • 20 Temmuz 2012 Esad için yer aranmaya başlandı, ancak henüz kabul eden ülke bulunamadı...
    • 13 Temmuz 2012 Washington Ankara'yı yavaşlatmaya çabalıyor
    • 27 Haziran 2012 Türkiye karizmasını çizdirmedi...
    • 21 Haziran 2012 PKK, vurdukça devre dışı kalıyor...
    • 25 Nisan 2012 23 Nisan müsamelerinden kurtulamayacak mıyız?
    • 19 Nisan 2012 Böyle subay yetiştirirseniz, Darbe'ye hayret etmeyin
    • 2 Mart 2012 ABD raporu: Ermenistan ile ilişkiler açılmalı...
    • 21 Şubat 2012 Bu defa MİT kazandı, ancak dikkat...
    • 9 Şubat 2012 Bırakın dindar nesli, tablet nesli geliyor...
    • 23 Aralık 2011 Biz neden kızıyoruz, asıl Sarkozy utansın...
    • 15 Aralık 2011 Gül 2014'e kadar Çankaya'da...
    • 10 Aralık 2011 Erdoğan çekildi, partinin haline bakın...
    • 30 Kasım 2011 Başbakan'ın ameliyat sonucu saklanmamalı...
    • 27 Ekim 2011 Devlet ne yapsa, bir türlü yaranamıyor...
    • 20 Ekim 2011 Bu açık bir cinayettir, bir savaş ilanıdır
    • 29 Eylül 2011 PKK vuruyor, ancak kışkırtamıyor...
    • 21 Haziran 2011 Erdoğan'ı tarihe asıl Kürt sorunu geçirir...
    • 22 Nisan 2011 Türkiye, BDP'ye sahip çıktı

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,870 µs