0 0 0000

Asker ilişkisinde yeni dönem…

Bugün basına bir çalışma duyuruluyor. TESEV bünyesinde hazırlanan "Almanak Türkiye 2006-2008 Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim" raporu…

Birincisi 2005 yılına ilişkindi ve Prof. Dr. Ümit Cizre editörlüğünde hazırlanmıştı.

Bu kez, üç yılı kuşatan çalışmanın editörlüğünü Ahmet İnsel'le birlikte yaptık.

Nedir bu çalışma?

Ümit Cizre, 2005 Almanak'ının giriş yazısında, çalışmanın amacını, "güvenlik sektörü içinde yer alan birimlerin örgütlenme biçimlerini, bilinen ve bilinmeyen çalışma ilke ve faaliyetlerini, bağlı oldukları sivil otoriteyi, yasal çerçeve ve benimsedikleri temel anlayışları, (…) Avrupa Birliği'ne tam üyelik kapsamında geçirilen değişimler ve darboğazları objektif ve güvenilir bir bilgi ve analiz formatında sunmak" olarak tanımlıyordu.

Güvenlik sektörü, askeri, polisi, jandarmayı, özel güvenliği, korucuları, devletten sokağa, politikalardan eğitime güvenlik kavramı, yapılanması ve algısını kuşatır.

Bu sektörün Türkiye siyasi ve toplumsal hayatındaki önemini şu an süre giden tartışmalarla bir kez daha görüyoruz.

Almanak bu konudaki tartışmaların ardında yatan sürece, sivilleşme eğilimine bir müdahale ve bir katkı olarak tanımlanabilir.

Bu açıdan iki noktaya vurgu yapıyor Almanak.

1. Resmi bilginin devlet ve asker tekelinde olduğu bir yapıda, bilginin asayiş temelli oluşturulduğu, ekonomik, kültürel, siyasal tüm birikimin asayiş süzgecinden geçirildiği bir düzende, yani Türkiye'de, bilginin çoklaşmasını, kamuoyuna açılmasını ve sivilleşmesini ifade ediyor.

2. Sivil alanda bilgi birikimi, bu bilginin kritik bir bakışı içermesi anlamına gelir ve Almanak böyle kritik bir tutumu benimsiyor. Güvenlik sektörünün demokrasi kurallarına uygun bir yapıya kavuşturulmasına ilişkin tespit, öneri ve takip mantığını içeriyor.

Yürütme, yasa ve yargı düzeyinde güvenlik kavramı, yapısı ve politikaları elden geçiriliyor Almanak'ta.

Asıl önemlisi mevcut yapının analizi kadar son üç yılda bu çerçevede yaşanan değişimler ve dirençler ortaya konuyor.

Bu bilanço çalışmasının ülkedeki sivilleşme çabaları ve tartışmalarına katkıda bulunacağını temenni ederiz.

Türkiye şüphe yok ki bu istikamette ilerliyor.

Her tartışma, her gerginlik, her değişim temelde bu asli noktayı kuşatıyor.

Her adım bu sahada bir derinleşmeye yol açıyor.

İlk Almanak yayınlandığı zaman, dönemin Genelkurmay Başkanı Büyükanıt, bu çalışmanın "orduyu yıpratma girişimi" olduğunu söylemiş, askerin kendi sahasına, elinde tutuğu bilgi tekeline yapılan bilgi müdahalelerine tavrını ortaya koymuştu.

Aradan geçen 4 yılda alınan mesafe son derece önemlidir.

Bu durumu, ilk Almanak'ın editörü ve elbette doğal aktörlerinden birisi olan, Prof. Dr. Ümit Cizre Pazar günü "Açık Görüş"te çıkan "Ayışığı, Sarıkız, Eldiven bir kâğıt parçası..." yazısıyla çarpıcı biçimde tespit etmiş.

"TSK'nin vesayetçi politikalarına bağlılığı sorgulanamayacak kentli-modern-laik kesimin son olaylarla ilgili olarak içine düştüğü mahcubiyet"ten söz ediyor ve şöyle devam ediyor:

"Önemli bir toplum yelpazesi, farklı nedenlerle de olsa, TSK'nın kendisine biçtiği rejimin temel değerlerini muhafaza misyonunun, yani oynadığı siyasal ve toplumsal rolün, kurumun 'kendi' varlık ve çıkarlarını sürdürme gereğinden ibaret olduğunun açığa çıkmasından rahatsız. İktidar stratejisini 28 Şubat'tan bu yana 'toplum' üzerinden kurmaya çalışan TSK, meşruluğunu sağlayan anlayışların, saygının ve inançların çözülmesi karşısında çok ciddi bir 'toplum sorunu' ile karşı karsıya kalmış görünüyor…"

Gemi yol alıyor, hem de hız yaparak…

yenişafak

Bu yazı 1,093 defa okundu.