0 0 0000

Mini demokrasi ve yargı reformu

Sayın Cumhurbaşkanımız 5918 sayılı kanunu onayladı. Farkında mısınız bilmiyorum ama bu ‘onay’, hem siyasî bakımdan, hem de rejim bakımından fevkalâde önemlidir.
Bir defa, zaten dış demokratik dünyanın bu konuda beklentisi vardı. Bu beklenti karşılanmış ve Türkiye gelişmiş demokratik ülke normlarına biraz daha yaklaşmıştır.
İkinci olarak, bu onay, antidemokratik baskı ve kulislere karşı demokratik bir cevap teşkil etmiştir. Sayın Cumhurbaşkanı’nın devletin başı olarak görevini bihakkın teennîyle ifa ederken, demokratik kararlılığını göstermesi, millî iradeyi ve demokratik rejimi savunanlar bakımından önemli olmuştur.
Üçüncü olarak, sayın Cumhurbaşkanı, Anayasa’ya aykırılık tuzağına düşmemiş ve bu derece hayatî önemi haiz bir konuda TBMM’nin yanında yerini almıştır.
Dördüncü olarak, sayın Cumhurbaşkanı, siyasî bakımdan da basiretli davranmış; kendisini seçen parlamentonun nabzını tutabilmiş, müstakbel siyasî gelişmeler bakımından da doğru olanı yapmıştır.
Son olarak, kanunu onaylayıp gönderirken, dokunulmazlık konusunda bazı temennilerde bulunması ve askerin gönlünü alması da doğru olmuştur.
***
5918 sayılı kanun, gelecekte bir ‘darbe gerekçesi’ olarak değil, önemli bir dönüm noktası olarak anılacaktır. Bu kanunla, küçük çapta da olsa bir ‘Demokrasi ve Yargı Reformu’ gerçekleştirilmiştir.
Bu bir demokrasi ve rejim reformudur. Çünkü bu kanunla ‘sivil alan’ genişletilmekte, ‘militer alan’ darlaştırılmaktadır. Artık darbe plânı yapan ve darbe teşebbüsünde bulunanlar ‘Ağır Ceza Mahkemele-ri’nde yargılanacaklardır. Buna göre, hâlen hakkında soruşturma açılmayan darbe teşebbüsleri ve Örnek Hatıratı, soruşturulmaya ve kovuşturulmaya başlanabilecektir. Bu kanun, darbeciler üzerinde ‘caydırıcı’ tesir icra edecek; her zaman olduğu gibi darbe yapanların yanlarına kâr kalmayacak ve adalet tecellî edebilecektir.
Bu aynı zamanda bir yargı reformudur. Bu vesileyle yargıdaki iki başlılık gündeme gelmiş; ‘askerî yargı’ kavramı tartışmaya açılmış ve Anayasa’nın 145. maddesinin çizdiği çerçeve ortaya çıkarılmıştır.
Daima demokratik gelişmelere karşı çıkan CHP’nin kanunun iptali için Anayasa Mahkemesi’ne gitmesini de hiç önemsemiyoruz. Gönül ister ki, Anayasa Mahkemesi teleolojik yorum yaparak kararını versin ve kanunu iptal etmesin. Aslında bu, Anayasa ’nın ruhuna uygun olacaktır. Lâkin, Anayasa Mahkemesi dar bir yorumla kanunu iptal etse de bu çok önemli değildir. Zira artık sivil ve demokratik yargı reformundan dönüş olamaz. TBMM gelecek yasama yılında bu konuda gerekli anayasa değişikliğini yapabilecektir.

AÇIKLAMA:7 Temmuz 2009 tarihli yazımda, tutuklama kararı veren hâkimin acele izne çıkarıldığını ve yerine, tahliye kararı verilmesini sağlayan geçici hâkim atanmasını eleştirmiştim. Bu konuda hâkim Mehmet Faik Sabancı’dan aldığım açıklamayı yayınlıyorum:
“O mahkemenin hâkimi apar topar izne ayrılmamıştır. Planlı senelik izine ayrılmış olup ayrılma tarihi de geçen hafta başıdır. Temmuz ve Ağustos ayları genel izin ayları olup her hâkim bu dönemde haftasal olarak başka bir mahkemede heyet tamamlamak için görevlendirilir. Nitekim bir önceki haftada 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görevliydim. Görevlendirme tarihim komisyonca açıklanmış olup bu tarihte tutuklama henüz gerçekleşmemiştir. Bir merkezden yalan haber üretilmekte ve bu yalan haber üzerine yorumlar yapılmaktadır. Her şey yazılı belgelerle sabittir.”

radikal

Bu yazı 1,063 defa okundu.