ABDULLAH Öcalan’a "Bebek katili" sıfatını ben taktım.Bembeyaz kefen içindeki küçücük bedeni ve melek bakışıyla hepimizin hafızasında kalan o ikona fotoğrafı Türkiye ve dünya Hürriyet sayesinde tanıdı. O fotoğraf, PKK’nın bütün dünyanın gözünde, bebekleri bile katleden bir terör örgütü olarak tanınmasında çok etkili oldu.
Hürriyet, PKK terörüne karşı çok mücadele etti.
Ben şehitlerimizin, gazilerimizin hep yanında oldum.
Onları unutturmamak için sayısız yazılar yazdım.
Sınır karakollarında göğsünde fişeklikle uyuyan gencecik çocukların ranzalarının yanı başında çok ağladım.
PKK’nın hedefi haline geldim.
* * *
Dün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Kayseri’deki konuşmasını okurken bunları düşündüm.
Cumhurbaşkanı, Türkiye’de siyasetçilerin, aydınların, sanatçıların artık Kürt sorununun çözümü için yapıcı bir tartışmaya başladığını ve bunun güzel bir şey olduğunu söylüyor.
Aynen katılıyorum.
Çünkü ülkemizde akan kanın artık durmasını, Türklerle Kürtlerin bir arada yaşamasını ve maddi manevi bütün gücümüzü Türkiye’yi sadece bölgesel değil, küresel bir dev yapmak için harcayacağımız bir dönemin açılmasını arzu ediyorum.
Buraya nereden geldik?
Geriye bakıyorum ve şunu görüyorum.
Eruh baskınının üzerinden tam 25 yıl geçmiş.
Ben o gün 37 yaşındaymışım.
Daha geriye bakıyorum, 29 Kürt isyanı.
Evet hepsi bastırılmış.
Evet, PKK elindeki silahla, mayınla, bombayla bu ülkenin bir santimetrekaresine bayrağını dikememiş.
Ama aynı duyguyla geleceğe de bakıyorum.
PKK, daha 25 yıl da bayrağını dikemez.
İyi ama hayat sadece bu mücadeleden, bu fedakárlıklardan, bu hoyratlıklardan mı ibaret?
* * *
25 yıl... Çeyrek asır.
Hayat hepimizi değiştiriyor, iyi ki değiştiriyor.
Sadece kin ve nefret duygularından ibaret bir ruhla üniter devleti yaşatmışsınız neye yarar?
Önemli olan, o üniter topraklar üzerinde üniter bir ruhu yaratabilmektir.
Ne yazık ki siyasetçiler 25 yılda bunu başaramadılar.
Belki oy korkusu, belki, hatta daha çok sadece korku.
Oysa cesur insanlara ihtiyacımız vardı.
Hem Türkler hem Kürtler arasında cesur insanlara ihtiyacımız vardı.
Ne yazık ki uzun süre hiçbirimiz bu cesareti gösteremedik.
Şimdi Türkiye’de başta Cumhurbaşkanı olmak üzere birçok insan sesini yükseltmeye başladı.
Artık çözüm için bir umut var.
Şimdi aramızda kalan en büyük engel, silahtır.
O silahların sadece susması yetmiyor, gömülmesi gerekir.
"Çatışmasızlık" gibi kavramların hiçbir işe yaramadığını, sadece ve sadece iki tarafın provokatörlerine yaradığını yaşayarak gördük.
Herkes değişiyorsa, herkes samimi olmalı, cesur olmalı.
Bazen silahı bırakmak, o silahı kullanmaktan çok daha fazla yürek ister.
Böyle büyük sorunları da ancak o yürekli insanlar çözebilir.
* * *
Bu yazıları niye yazıyorum.
Eğer siyasiler şu veya bu nedenle, oy korkusu veya şahsi korkudan bu sorunu çözecek cesareti gösteremiyorsa, artık halk, aydınlar, sivil toplum örgütleri ayağa kalkmalı.
PKK terörüne karşı mücadelede cesurdum.
Şimdi silahların bırakılması konusunda da aynı cesareti göstermemiz gerekir diyorum.
Yaptığım iş bundan ibarettir.
hurriyet
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle