En Sıcak Konular

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta



Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
0 0 0000

Modern zaman çocukları



            Hepimiz çok iyi farkındayız ki hayat değişiyor. Hem de daha işin en başından itibaren.

            Bir kere o kız bakma, kahve, söz, nişan, nikâh gibi aile kurulumunun temel direkleri birer birer yıkılmakta. Beğenseniz de beğenmeseniz de aileler artık flörtler, düzeyli beraberlikler, ön evlilikler ile oluşuyor. Dua edelim de ‘tuvalette sevişme’ işi yaygınlaşmasın.

            Bu serbestliğe karşı tedbir midir bilemem ama kısırlık da hızla artıyor. Neredeyse her mahallenin kendi tüp bebek merkezi var. Spermin yumurtayla buluşması yorgan altında sıcak bir döşekte değil, laboratuarda ‘soğuk bir cam tüpte’ ittire kaktıra gerçekleşiyor çoğu zaman.

             Nihayet ana rahmine ulaşan çocuklara ise orada da rahat huzur yok. İkide birde ‘ultrason darbeleri ile sarsılmadan’ dünyaya gelen bebeklerin sayısı giderek azalmakta.

Ev doğumları tarihe karışıyor. Artık hemen hiçbir çocuğun ebesi de yok. Hiçbir annenin suları gelmiyor; hiçbir anne günlerce doğum sancısı çekmiyor. Dünya ‘sezaryen çocukları’ dünyası oldu. Normal yolla hayata merhaba diyen çocuklar parmakla gösteriliyor.

Bir an önce çalışmaya başlaması ve acilen fazla kilolarından kurtulması gereken annenin sütüm olsun diye helva, tahin pekmez, süt, yoğurt, bal, kaymak yemesi mümkün olmayınca da ‘anasının ak sütünü emmiş’ neslin yerini ‘hazır ithal mama’ ile büyüyen çocuklar alıyor.

Aileler küçülüyor

Aileler küçüldükçe küçülüyor.

Sobada dünyanın en lezzetli kestanelerini pişiren dedelerimiz, huzur evlerinde ‘huzur içindeler’. Saçlarımızı okşayarak, sırtımızı kaşıyarak masal anlatarak bizi uyutan ninelerimizin yerini de boyalı saçlı Moldavya’ lı kadınlar aldı çoktandır.

Sıcacık çoraplar, kazaklar, atkılar ören teyzelerimiz de halalarımız da, ceplerimizi harçlıkla dolduran amcalarımız, dayılarımız da uzak bir diyardalar. Evlerimiz sessiz sakin. Evdeki her şey de bizim. ‘Kardeş kavgası’ da yok,  kardeş payı’ da.

            Yiyecekler hazır

            Evde yapılan yemeklerin yerini hazır yiyecek ve içecekler almış durumda. İşten yorgun argın gelen annenin pazara gidip patlıcan almaya da, patlıcanı soyup içinin harcını hazırlayıp karnıyarık yapmaya da pişirmeye de zamanı yok.

Ne hamur açıp börek yapan kadınlar kaldı, ne domates kaynatıp salça yapanlar, ne de pilav için pirinç ayıklayanlar. Çalışan kadın, annelerimizin saatlerini, hatta günlerini alan yemek işini eve girmeden bir süpermarkete uğrayıp ‘mikrodalgada iki dakikada taze yapılmış yemek haline dönüşen’ hazır yiyeceklerden seçerek birkaç dakikada hallediveriyor.

            Sabahtan akşama kadar sokakta koşan oynayan, üstü başı pislik ve çamur içinde, fakat yanaklarından kan damlayan sağlıklı çocukların yerinde şimdi televizyon karşısında kımıldamadan oturan, bir elinde gazoz, bir elinde gofret olan dünyayı umursamayan tontonlar var.

Düzeyli birlikteliklerin eseri olan, sezaryenle dünyaya gelen, anne sütü nedir bilmeyen, doğduğu günden itibaren aşılanmaya başlayan, her ateşi çıktığında ağzına ‘geniş spektrumlu antibiyotikler’  dayanan, steril ortamlarda tertemiz büyüyen, çocuklar yetiştiriyoruz.  

            İşte bunlar, modern zaman sendromunun çocukları.



Bu yazı 1,919 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 31 Ekim 2014 Günde 3 bardak süt kemik kırığı ve ölüm riskini artırıyor
    • 14 Mayıs 2013 Akademik sahtekârlık geleneğinin kime ne zararı var
    • 11 Aralık 2012 Yakında ruh hastası olmayan kalmayacak
    • 9 Ekim 2012 Bir Türk tıp alanında Nobel alabilir mi?
    • 3 Ekim 2012 Burun damlaları ile aldatılıyor muyuz?
    • 2 Ekim 2012 Kimi kime şikâyet edelim?
    • 1 Ekim 2012 Türkiye'de mamografi taramaları rezaleti
    • 16 Eylül 2012 Mamografi taramalarına karşıyım
    • 10 Eylül 2012 Modern tıbbın son numarası: Aşırı teşhis
    • 8 Eylül 2012 Mamografi kanser riskini arttırıyor
    • 7 Eylül 2012 Benzer ilaç nedir?
    • 28 Ağustos 2012 Meme taraması saç taramaya benzemez
    • 14 Ağustos 2012 Antibakteriyel ürünlerdeki büyük tehlike
    • 6 Ağustos 2012 Sağlıklı suda hiçbir mikrop olmamalıdır
    • 30 Temmuz 2012 Enerji içecekleri yasaklanmalıdır
    • 23 Temmuz 2012 Damacana mı musluk suyu mu?
    • 10 Temmuz 2012 İlaç tanıtımında bundan iyisi Şam'da kayısı
    • 23 Haziran 2012 Bir sağlık haberi skandalı
    • 13 Haziran 2012 Ot-Çöp tüccarlarından alacağımız dersler de var
    • 17 Nisan 2012 Sönmez gene döndü

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,883 µs