En Sıcak Konular

Ismet Berkan


Ismet Berkan
0 0 0000

Açılımda 1 Ekim dönemeci mi?



Ankara temsilcimiz Murat Yetkin birkaç gündür heyecanlı bir koşuşturma halinde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bugün yapacağı Meclis açış konuşmasının Kürt açılımıyla ilgili bölümlerinin neleri içerdiğini öğrenmeye çalışıyor. Buna karşılık Çankaya Köşkü çevreleri de ser verip sır vermiyorlar.
Bir gazete yöneticisi olarak görevimin haber peşinde koşan insanları cesaretlendirmek olduğunun bilincindeyim, o yüzden Murat’ın heyecanlı konuşmalarını da dinliyorum ama galiba dün ona bu konunun beni hiç ama hiç heyecanlandırmadığını ağzımdan kaçırdım.
Murat gerekçelerimi dinleyince, ‘Haklısın’ dedi ama Allahtan beni dinlemedi, Cumhurbaşkanı Gül’ün konuşmasını elde etmek için çalışmaya devam etti ama Köşk de kararlıydı, çok genel ifadeler dışında fazla bir bilgi alamadı.
Evet bugün yeni yasama dönemi başlıyor, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de gelip Meclis’te konuşma yapacak. Murat’ın yazısında da göreceksiniz, Cumhurbaşkanı Gül’ün konuşması esas olarak Kürt açılımı konusunda olacak.
Olacak ama ben hiç de heyecanlı değilim; çünkü maalesef Kürt sorunu ve bu sorunu ortadan kaldırmaya yönelik ‘demokratik açılım’ konusunda artık güzel konuşmaların yerini doğrudan eyleme ve sonuç almaya yönelik somut çabaların alması gerektiğini, ‘açılım’ kelimesinin altının doldurulup kamuoyunun bu somut maddeler üzerinde tartışmaya başlaması gerektiğini düşünüyorum.
Maalesef, ortada olan onca iyi niyete rağmen adı ister ‘Kürt açılımı’ olsun, ister eşit vatandaşlığı gerçekten hayata geçirmeye yönelik bir ‘demokratik açılım’ olsun, yapılacak şeylerin konuşulmasına pek de doğru olmayan bir noktadan başladığımızı düşünüyorum. Yani, ‘açılım’ın iletişim stratejisi konusunda hükümetin yanlış bir yol izlediğini düşünüyorum.
Bir kez daha tekrar edeyim, bu işte hükümetin iyi niyetli olduğuna, ‘sorun’u gerçekten çözmek istediğine inanıyorum, daha doğrusu bu inancımı sarsacak bir şey henüz olmadı ama bu işin iletişiminin de yanlış yapıldığı kanısındayım.
Yanlışlık, hükümetin yürütülecek tartışmalara bir çerçeve çizmemesiyle, yani yapılması icap eden açılımın teorik-felsefi çerçevesini baştan belirlememiş olmasıyla başladı.
Ortada bir tartışma çerçevesi olmayınca, herkes her şeyi söyler oldu ve bu çerçeve bir anlamda maksimalist görüşler ifade edenler tarafından çizildi. Bunun ardından Genelkurmay’ın Anayasa’nın maddelerini hatırlatması, muhalefetin sert çıkışları gelince, bu kez de sanki hükümet dışı güçler bir kırmızı çizgi belirlemiş ve hükümet de bu çizgileri kabul etmek zorunda kalmış gibi algılandı.
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, ki bu konuda ciddi bir çaba harcıyor, çıkıp açılımın affı, Anayasa değişikliğini ve Kürtçe eğitimi içermeyeceğini açıklaması, en başta yapılmış olsaydı başka tartışılırdı, Genelkurmay’ın 30 Ağustos mesajından sonra yapılınca başka anlaşıldı. Sonra Başbakan açılımın Anayasa değişikliklerini de içerebileceğini söylemesi ise oluşan hasarı onarmadı.
Kısacası, bir hazırlıksızlık, konuyu yeterince düşünmemişlik, özellikle konunun teorik-felsefi çerçevesi konusunda hiçbir karar oluşturmamış olmak şimdi fazlasıyla sırıtıyor. Bundan sonra da bu eksikler devam ederse, özellikle de açılıma bir teorik-felsefi çerçeve çizilmez ve bu da açıklanmazsa, birtakım somut adımlar atılsa dahi bunlar
bütünlük arz etmeyen, münferit adımlar gibi görülmeye mahkûm adımlar olacak.
O yüzden de, Cumhurbaşkanı’nın bugün yapacağı konuşma beni çok da heyecanlandırmıyor. Yine de için için yanılmış olmayı, Cumhurbaşkanı Gül’ün konuşmasını dinleyince gerçekten heyecanlanacak olmayı da diliyorum.

radikal



Bu yazı 942 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Temmuz 2012 ‘Tanrı Parçacığı’ bize neler vaat ediyor?
    • 10 Mart 2012 Tartışmayı içerikten biçime kaydırmak
    • 25 Haziran 2011 PKK dağdan nasıl iner
    • 26 Şubat 2011 1968 neden 68’de olduysa, şimdi de isyanlar ondan oluyor
    • 26 Aralık 2010 Seçim soruları: AK Parti kaç alacak, ya CHP?
    • 2 Kasım 2010 PKK’nın içine girdiği açmazı görmek
    • 31 Ekim 2010 ‘Kırmızı Kitap’efsanesinin sırları
    • 27 Temmuz 2010 Askeri vesayetin hukuki altyapısı
    • 24 Temmuz 2010 Enerji stratejimiz var mı?
    • 21 Temmuz 2010 Sahiden 12 Eylül'ü mü oylayacağız?
    • 14 Temmuz 2010 İran çelişkileri ve iç politika yansımaları
    • 7 Temmuz 2010 Liderler neden görüşecek, neyi görüşecek?
    • 5 Temmuz 2010 Dindar solcular
    • 3 Temmuz 2010 Kılıçdaroğlu, bu kafayla hiçbir şeyi çözemez!
    • 26 Haziran 2010 Hep aynı denklemin içine sıkışmak
    • 24 Haziran 2010 Eşit yurttaşlığa dayalı demokratik cumhuriyet
    • 13 Haziran 2010 Karpuz gibi ortasından ikiye bölünmüş ülke...
    • 6 Haziran 2010 Mahkûmun açmazı: Hayattaki karşılığı
    • 24 Mayıs 2010 Maalesef bizde hattı muhalefet yoktur, sathı muhalefet vardır
    • 4 Mayıs 2010 Eski defterleri açmak...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,984 µs