En Sıcak Konular

Mehmet Altan


Mehmet Altan
0 0 0000

Keşke Baykal’ı da yanımda götürseydim



Dün, Başbakanlığa ulaşan ve görüşme talebine olumlu yanıt veren CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yazdığı  cevap mektubunu okuyunca...

Kendi kendime hayıflanıp, “keşke” dedim, “Muş ve Van’ı kapsayan dört günlük gezime Deniz Baykal’ı da götürebilseydim”...

Muş’a, bir “atom karınca” gibi çalışarak kurumunu hızlıca çağa taşımak için tüm varlığıyla çabalayan Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü Nihat İnanç’ın daveti üzerine, açılış törenindeki “ilk dersi” vermek için gittim. Ancak bunun dışında, biri Eğitim Fakültesi öğrencilerine, diğeri halka olmak üzere iki konuşma daha yaptım.

Van’da da, gene halka, üç ay kadar önce kurulan Van Genç İletişimciler Derneği’nin (VANGİDER) davetlisi olarak konuştum.

Beni çok sevindiren bölgenin olağanüstü sıcak ilgisi eşliğinde, “Demokratik Açılım” sonrası durumu da yerinde, en taze haliyle çok net bir biçimde izledim.

***

İki şey söyleyeceğim...

Birincisi, “PKK’ya sadece bir neden” olarak bakmak “Kürt Sorunu’nu” köklü olarak çözmeyi engeller. Çünkü önceki yirmi sekiz ayaklanmada olduğu gibi PKK, bir nedendir.

Ve sorunun nihai çözümü, Türkiye’nin “Türkiye Kürtleri’nin” devleti olup olmayacağı kararında saklıdır. Türkiye, “Türkiye Kürtleri’nin” de devleti olmaya hiçbir komplekse kapılmadan karar verdiğinde, bu sorun bir daha geri gelmemek üzere yok olur gider.

Bu açıdan, Baykal’ın mektubunda 12 Eylül Askeri Rejimi’nin anayasasına sahip çıkması ve “ilk üç maddesinin değiştirilmesini talep etmeyi makul karşılayan bir siyaset zeminini” çok yadırgayan bir ruh haline bürünmesi, radikal demokratik bir adımın çok uzaklarında seyrettiğini gösteriyor.

Darbecilerin anayasasına “kutsal metin” gibi değişmez olarak yaklaşmak da yanlış...

“Türkiye Kürtleri’nin” devleti olmak için aranan formüllerin önünü kapamak da...

***

İkincisi ise...

Baykal mektubunda, CHP’nin çözüm önerileri ve fiili girişimlerinden örnek vererek, bunların toplamının “çağdaş demokrasi anlayışına ve Avrupa Birliği müktesebatına uygun bir nitelik taşıdığını” iddia etmekte.

Bir yandan 12 Eylül Anayasası’nın “değişmez maddelerinin” değişmesini isteyen girişimleri “çok tehlikeli” bulurken, öte yandan konumunu AB standartlarıyla özdeşleştirmekte...

Bu iddia ne kadar doğru?

Ben, hayata geçemeyen “AB Anayasası’nın” omurgasını oluşturan “Temel Haklar Şartı’nın” devlet tarafından içselleştirilmesi halinde, sadece Kürt Sorunu’nun değil, tüm sorunların çok rahatlayacağına eminim.

Ama buna sahip çıkan birinin, 12 Eylül Anayasası’na “söz söyletmemesi” mümkün olamaz.

CHP, çağdaş demokrasi ve AB standartlarında olaya baksa, bölgedeki “halk iradesine” doğrudan kulak vererek çözüm arar.

Birinci Cumhuriyet’i oluşturan köhnemiş eski mutabakatlara sahip çıkarak bir yere gidilemeyeceğini görür.

Zaten AB müktesebatı da bunu söyler.

***

Neden, “keşke Baykal’ı da yanımda götürseydim...” diyorum?

Çünkü bölgede sokaklarda dolaşmak, “Demokratik Açılım’ın” nasıl olması gerektiğini anında size söylüyor.

Üstelik kulağınıza da fısıldamıyor, yüzünüze haykırıyor.

Ne ki, Baykal oradaki insanların hem ana dilini yasaklayan, hem de gerekli eğitimi vermeyen “Birinci Cumhuriyet’in” kuruluş zihniyetine sahip çıkarak, ola ki o haykırışı da anlamayabilirdi...

star



Bu yazı 902 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 11 Ocak 2012 ‘Tanırım, iyi çocuklar’
    • 9 Ocak 2012 Genelkurmay’a o istihbaratı kim verdi?
    • 6 Ocak 2012 Demokrasi ile ‘biat sistemi’ arasındaki fark
    • 30 Aralık 2011 Bombalama emrini kim verdi?
    • 24 Aralık 2011 Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın adresi
    • 16 Aralık 2011 Susurluk’ta faili meçhul reytingi...
    • 14 Aralık 2011 Ergenekon büyürken uyuyamam...
    • 4 Aralık 2011 Şikeci siyasetin kirli çamaşırları
    • 2 Aralık 2011 Var mı bu yasayı çıkaracak babayiğit?
    • 30 Kasım 2011 Yüzde 3 Türkiye’yi keser mi?
    • 29 Kasım 2011 Devlet-ulustan ulus-devlete geçemeyince
    • 23 Kasım 2011 Ergenekon’un farkında mısınız?
    • 21 Kasım 2011 Birinci Cumhuriyet Dersim’dir...
    • 14 Kasım 2011 Kozinoğlu kalp krizinden mi öldü?
    • 9 Kasım 2011 Kararı alkışlıyor, Bakan’ı kutluyorum
    • 3 Kasım 2011 Almanya’daki Türkler, Türkiye’deki Kürtler
    • 31 Ekim 2011 Cinayet işlemeye özgürlük savaşı mı diyorsunuz?
    • 26 Ekim 2011 Hırsızlar da kardeşiniz mi?
    • 20 Ekim 2011 Keşke gerçek bir ordumuz olsaydı...
    • 19 Ekim 2011 Bir İsrailli kaç Filistinliye bedel?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,163 µs