Taha Kıvanç
0 0 0000
Zavallılar...
Borsanın işleyiş tarzından hiç anlamam. İnse de çıksa da borsa, şaşkınlıktan kurtulamam. "Borsada spekülasyon yapanlar tutuklandı" haberi şaşkınlığımı daha da artırır.
İndeksin 30 bin civarında seyrettiği bir dönemde, menkul kıymetler şirketi bulunan bir işadamının, "Şirketimin uzmanları haklı olabilir mi, endeks altı ay içerisinde 48 bine çıkar mı?" diye sorduğunu 48 bin noktasına varıldığında burada yazmıştım. O noktadan sonra borsa düşmeye başladı... Endeksin 48 bine çıkacağını bilenler o noktadan sonra düşeceğini de biliyorlardı herhalde... Nasıl oluyorsa oluyor, bazıları bu kadar hassas hesap yapabiliyor.
İstanbul polisinin borsada spekülasyon yapan kalabalık bir grubu ortaya çıkarması bütün gazetelerde haber. Küçük şirketler belliyormuş grup ve hisse senetlerini çok düşük fiyattan topluyormuş; portföyü yeterince kabarık hale getirdikten sonra dergilerde o şirket hisselerinin değerleneceği yolunda haberler yayınlatıyormuş... Önceden belirlenen endeks rakamına ulaşıldığında da hisseler satışa sunuluyormuş... Elde edilen kârı, bu operasyonu yürütmek için önceden topladıkları sermayeyi yatıran kişiler arasında pay ettiklerini herhalde söylemem gerekmiyor...
Polisin derdest ettiği 'borsa çetesi' bu basit tezgâhı kuranlardan oluşuyor. Söylendiğine göre, çete üyeleri arasında, siyasîler, işadamları, spor dünyasından isimler ve gazeteciler varmış...
Zavallılar...
Bu küçümseyici sıfatı bilerek kullandım. Böylesine bir tezgâh ancak hiçbir biçimde enselenmemek üzere kurulursa bir değer taşır. Demek ki, siyasî ortaklarını dişi olmayanlar arasından devşirmişler; işadamları güçsüz, emirlerindeki gazeteciler ise beş para etmez kişilermiş... Dişli politikacılarla güçlü gazetecilerin içinde yer aldığı başka tezgâhların varlığından söz edilmişti geçmişte; ancak izleri bir türlü bulunamamıştı.
Geçmiş olayı sanki ilk kez okuyormuşcasına baktığınızı görür gibi oluyorum. Oysa borsa benim ilgi alanıma son zamanlarda girmiş değil; yıllardan beri ne zaman duysam kulağımı kabartma ihtiyacı duyduğum bir sözcük 'borsa'... Kimi kolay servetlerin temelinde borsada yapılan vurgunların yattığını biliyorum çünkü...
Şimdiye kadar bankasına el konulup da en yüksek cezaya çarptırılarak cezaevine yollanmış bankacı kim? Yurtbank'ın 35 yıla mahkum sahibi Ali Avni Balkaner değil mi? Ceza yediği mahkeme günü rahatsızlanma numarasıyla kaçmayı başarmıştı Ali Balkaner. Birkaç gün sonra Hürriyet gazetesinin merkez binasına girerken polis tarafından yakalanmıştı da, soranlara "Röportaj için geldim" cevabını vermişti... Ne kadar gülmüştüm o cevabı okuduğumda; buradan da, "Ali Balkaner Hürriyet'e geldiğinde Aydın Doğan odasında mıydı acaba, aklından neler geçiyordu?" diye sormuştum...
Ali Balkaner'i hatırlamamın sebebi, borsanın kolay para kazanmak için nasıl kullanıldığına dair ilk sağlıklı bilgileri veren kişi oluşudur. Hayır, bildiklerini benimle paylaşmamıştı Ali Bey, savcılara anlatmıştı. Savcıların elinde 43 klasörlük belge ve 36 sayfalık ifade bulunuyor. Borsada yapılanlar da, Cem Uzan ile Aydın Doğan arasındaki kızgın mücadele günlerinde, gazeteci Saygı Öztürk tarafından Star gazetesinde yayımlanan o savcılık ifadesi içerisinde yer alıyor.
Saygı Öztürk'ün yazdıklarını burada şöyle özetlemişim: "İfadelerde bir büyük medya patronuyla ilgili ayrıntılı bilgiler olduğu söyleniyor. Kendilerinden 'aile' diye söz ettiği bir grup işadamıyla birlikte hareket edermiş Ali Avni Bey. Anlattığına göre, çeşitli alanlarda yatırımları yönlendiren 18 aile varmış; her ailenin başında da bir başkan. 18 aileden borsayla ilgileneni Balkaner'in de üyesi bulunduğu aileymiş; ifadesinde 'Borsayı bizim başkan manipüle eder' diyormuş (Saygı Öztürk, Star gazetesi, 16 Ocak 2001). Başkan Tokyo Borsası'nda sekizyüz milyon dolar kaybetmiş, ama 'Bana mısın?' dememiş..."
İfade verileli neredeyse altı yıl olmuş; gazetede yayımlanması üzerinden de 5,5 yıl geçmiş... Türk ekonomisini manipüle eden 18 aileden bu arada söz edildiğini hiç işittiniz mi? Peki, borsayı manipüle ettiği üyelerinden biri tarafından savcıya itiraf edilmiş 'büyük patron' ve çetesi hakkında herhangi bir duyumunuz oldu mu? Keşke benim anlatmamla yetinmeyip Nazlı Ilıcak'ın o günlerde Yeni Şafak'ta yazdıklarına da bir göz atsanız.
Ali Balkaner dosyasına vâkıf Saygı Öztürk şimdilerde Posta ve Hürriyet'te yazıyor; lütfetse de ilk kendisinin gün yüzüne çıkardığı 'borsa çetesi' ve 'büyük patron' konusunda bildiklerini bu son olay üzerine bizlerle yine paylaşsa...
Yakalananlara neden "Zavallılar" dediğimi herhalde anlamışsınızdır.
Bu yazı 913 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
17 Eylül 2012
Hem okudum, hem de yazdım
-
4 Eylül 2012
CIA başkanı neden geldi?
-
16 Temmuz 2012
Vicdanım buna da elvermiyor
-
2 Temmuz 2012
Suriye nasıl bir ülke, Suriyeliler nasıl insanlar...
-
21 Mayıs 2012
Bir geziden ilk notlar
-
15 Mayıs 2012
‘Yeni CHP’ nihayet sözcüsünü buldu
-
16 Nisan 2012
Hangi patron, hangi yönetici, hangi yazar içeri alınır?
-
23 Mart 2012
Ben demedim, o dedi
-
13 Mart 2012
Köşemi bugün Cumhurbaşkanı Gül’e bırakıyorum
-
9 Mart 2012
TR325 kodadlı becerikli uzman...
-
20 Şubat 2012
‘Operasyon’ diye ben buna derim
-
30 Ocak 2012
Davos’ta Türkiye dersi
-
27 Aralık 2011
Bu yılın Cumhurbaşkanlığı büyük ödülü...
-
12 Aralık 2011
Ak Parti üzerine hesaplar
-
9 Aralık 2011
Gül vetoya ne zaman karar verdi?
-
14 Kasım 2011
Kriz çıkaranlar gidiyor, ama yerlerine gelenler de yabancımız değil
-
24 Ekim 2011
Kaddafi’nin son demleri...
-
3 Ekim 2011
Dr. Sallaso’nun kunduzunun izinde
-
29 Ağustos 2011
Ben meraklı bir insanım, özür dilerim
-
26 Ağustos 2011
Bütün kepazeliklerin anasını açıklıyorum
Yorumlar
+ Yorum Ekle