0 0 0000

Gerekçeli karar tamam

ANAYASA Mahkemesi, DTP’nin kapatılmasına ilişkin gerekçeli kararın yazımını dün akşama doğru tamamladı ve yayımlanması için Resmi Gazete‘ye gönderdi. Karar no: 2009/4
Karar toplam 425 sayfa! Aynı nitelikteki DEP’in kapatılmasına ilişkin karar ise 215 sayfaydı.
Mahkemenin “en uzun karar”ı oldu bu. 400 sayfası iddia, savunma ve delillerden, 25 sayfası “esasın değerlendirilmesi”nden oluşuyor.
Savcının öne sürdüğü 147 delilden sadece 37’sini Mahkeme “geçerli delil” kabul etti, diğerlerini “ifade özgürlüğü” içinde gördü veya teknik olarak geçersiz saydı.
Gerekçeli kararın hazırlanması ve heyetçe tartışılması, tatiller hariç, tam 14 gün aldı. 
Kararın bir özelliği de gerek esasa ilişkin, gerek delillerin değerlendirilmesi konusunda hiç “karşı oy yazısı”nın bulunmamasıdır.
Bir hukukçu olarak düşünüyorum ki, kararın gerekçesini ağırlıklı olarak “terör örgütüyle bağlantı” faktörü oluşturuyor, AİHM kararlarına atıflarda bulunuluyor, hatta alıntılar yapılıyor.

AİHM ne diyebilir?
Karara bu kadar özen gösterilmesi, delillerin hayli ‘liberal’ bir gözle ayıklanması ve AİHM kararlarına da atıflarda bulunulmasının sebebi açık: Evrensel hukuka uygunluk...
Bu kararın AİHM’den dönmesi PKK siyasetinin lehine, onaylanması ise PKK siyasetinin aleyhine ciddi siyasi ve hukuki sonuçlar doğuracaktır.
AİHM nasıl bir karar verebilir? Bu sorunun iki cevabı var:
* AİHM PKK’yı terör örgütü olarak kabul etmektedir, PKK ile ilişkisi “geçerli deliller”le kanıtlanan bir partinin kapatılmasını da haklı bulacaktır. AİHM’nin örnek kararı, Herri Batasuna adlı Bask partisinin kapatılmasını onaylamış olmasıdır.
*  Ancak Fazilet davasından biliyoruz ki, AİHM kişilere siyaset yasağı getirilmesini insan haklarına aykırı buluyor. Nazlı Ilıcak’ın bu yöndeki başvurusunu AİHM haklı bulmuştur.
Bu durumda DTP’liler AİHM’ye gider mi?

DTP ve evrensel hukuk
DTP AİHM’ye giderse, “PKK ile ilişkimiz yok” diyebilir mi?! Dese bile ikna edici olabilir mi?!
DTP’nin kapatılmasını AİHM’nin onaylaması, yeni BDP’yi de hem hukuken hem siyaseten sıkıntıya sokacaktır!
Sırf siyasi yasaklara karşı AİHM’ye gidebilirler ama bu asıl konu olan “kapatılmayı” kendilerinin de onayladığı anlamına gelecektir.
Onun için AİHM’ye gitme konusunda DTP’lilerin kafası karışık. İsim vermeyeceğim, durumu gören DTP’liler AİMH’ye gitmeyi ‘çok riskli’ buluyorlar.
Son olarak DTP’lilerin “ifade krizi”ne değinmek isterim.
Avukat Aysel Tuğluk da çok iyi bilir ki, Mahkeme’nin “zorla getirme” kararı Anayasa ve yasalara uygundur! DTP’liler bu hükümlerin değişmesi için Meclis’te hiçbir önerge de vermemişlerdir!
Ama şimdi mahkemeler yasaları uygulayınca “Mahkemeye gitmeyeceğiz” diyerek kitleleri tahrik ediyorlar.
Halbuki Mahkeme’ye gitmek ama ifade vermekten imtina etmek mümkündür... Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk gibi ılımlı isimler bu eğilimde...
Fakat Emine Ayna gibi “komiser”ler, “Gitmeyeceğiz, polis gelip götürsün” diye açıklamalar yaparak yine kitleleri tahrik ediyorlar.
Farkında değiller ki, çözümün yolu ancak ılımlı ve evrensel hukuka uygun davranışlarla açılabilir. Gerilimi tahrik etmekle kendilerinin yollarını kapatıyorlar; hem hukuken hem siyaseten.

milliyet

Bu yazı 996 defa okundu.