En Sıcak Konular

Nihal Doğan



Nihal Doğan
0 0 0000

Salataya, yoğurda 'keten tohumu' ekin, bağışıklık sisteminizi güçlendirin!



17 Aralık 2009 (1 Muharrem 1431) günü hicri yeni yılımızı, ardındın da miladi takvime göre 01 Ocak 2010 günü miladi yeni yılımızı karşıladık. Yeni yılınızı tebrik ediyor, sağlık, sıhhat ve afiyetle, huzur, mutluluk ve başarı dolu, bereketli bir yıl geçirmenizi diliyorum...   

Her yeni yılın başında, güzel dileklerimize "sağlık" kelimesi ile başlıyoruz ve herşeyin başı en önemlisi sağlık diyoruz! Elbette en önemli zenginik sağlık... Peki, sağlıklı yaşamak için  "ne yapıyoruz"?

“Ne ekersen onu biçersin…” demiş atalarımız. Bizler de yaşamak için, beslenme yolu ile “vücudumuza” ne ekersek onu biçiyoruz!

Yeni yıla, sağlığınız için “bir tohum” ekerek, ama bu tohumu “doğru ekerek” başlamaya ne dersiniz? Evet, “doğru ekerek” diyorum! Nasıl ki bir tohumu toprağa ekerken, cinsine göre ekme kuralları varsa, yediğimiz tohumların da cinsine ve etken maddelerine göre “yeme kuralları” var!

Son yıllarda moda olan, keten, ısırgan, tere, çörekotu gibi tohumların, günlük tüketim alışkanlıklarındaki artışı ile keten tohumu ticari anlamda da büyük bir “pazar payına” sahip oldu. Tabi bu payın bir kısmı, sadece "ticari kazanç amaçlı", bilinçsiz üretim ve satış anlayışı ile "öğütülerek ambalajlanmış" keten tohumları ve ısıl işlem görerek üretilen keten tohum yağlarından oluşuyor. Hem de bu öğütülmüş keten tohumları ne yazık ki, farmakognozi eğitmi almış "eczacıların gözetiminde" eczanelerde de satılıyor!

Oysa keten tohumunun öğütüldükten sonra "24 saat içinde tüketilmesi" gerekiyor, aksi takdirde toksik etki göstererek, vücuda fayda değil, zarar veriyor! Keten tohum yağı da vitaminlerini koruması ve aynı şekilde toksik etkiye sebep olmaması için, soğuk sıkım yöntemi ile sıkıldıktan sonra, yedi santigrat derecenin üstünde ısıya maruz kalmadan muhafaza edilmesi gerekiyor!  Peki ama durum böyle iken ilgili Bakanlıklar neden ve nasıl bu üretime ve satışa onay veriyor?

***

Hem besliyor, hem yaraları iyileştiriyor, hem de güç ve enerji veriyor !  

Yaz aylarında, giysi olarak vücudumuzda rahatlığını yaşadığımız keten kumaşının hammaddesi olan keten tohumu, beslenmemiz için de “hayati önem” taşıyan besin maddelerinden “Omega-3” yağ asitlerine sahip bitkisel besin kaynaklarının “başında” geliyor.

Keten tohumu öyle yumuşacık bir tohum ki,  elinize aldığınızda o yumuşaklığı önce parmaklarınıza huzur veriyor. “Tane” olarak salatada veya yoğurtta kullanırsanız bağırsaklarınıza rahatlık veriyor. Taze olarak “öğütüp” kullanırsanız içerdiği Omega-3 yağ asitleri ortaya çıkarak beyninizi besliyor ve hem depresyon derdine çare oluyor hem kronik hastalıklara set koyuyor. Yine taze olarak “öğütüp”, “gerçek doğal” bal ve “yeni kırılmış” ceviz içi ile karıştırarak kullanırsanız, hem enerji vererek dinamik bir hayat sürmenizi sağlıyor hem de afrodizyak etki gösteriyor! Tanelerini 8-10 saat soğuk suda bekletip, içeceğiniz zaman hafif ılıttıktan sonra, süzüp suyunu içtiğinizde göğsünüzü yumuşatıyor ve soğuk algınlığına iyi geliyor. Çıbanlara karşı, lapasını kullandığınızda derdinize derman oluyor. Soğuk sıkım keten tohum yağını, romatizmal ağrılara sürdüğünüzde, ağrıyı dindiriyor, cilt çatlaklarına masaj yaptığınızda cildinizi güzelleştiriyor… Kısaca marifetleri saymakla bitmiyor.

 Etken maddeleri neler?

 % 3-6 müsilaj, % 30-45 sabit yağ ( %36-50’si linolenik asit ve % 23-24’ü linoleik asit), % 25 protein, % 0,1-1,5 siyanogenetik glikozitler (linamarin ve diglikoziti ve diglikoziti linustatin, lotaustralin ve diglikoziti neolinustatin), iridoit.

 Yan etkileri ne, kullanırken neler dikkat edilmeli?

  • *Diğer ilaçlarla aynı zamanda kullanılmamalıdır, enzimleri geciktirir.
  • *Olgunlaşmamış tohumlar kullanılmamalıdır, toksik olabilir.
  • *Tohumlar, en az 10 misli sıvıyla alınmazsa bağırsak tıkanmasına neden olabilir.
  • *Öğütüldükten sonra 24 saat içinde tüketilmesi gerekir, aksi halde hem besin değeri düşer hem de toksik etki gösterir.  
  • *Kilo problemli kişilerin tohumları, 100 gramının 470 kcal enerji vermesi nedeni ile parçalanmamış olarak (örneğin, salata, yoğurt, ekmekle) alması gerekir.
  • *Fazla miktarda alınırsa akut abdominal ağrı (örneğin, apandisit) yapabilir.

Yazılı kaynaklarda yaptığım araştırmalarda, Prof. Dr. Kenan Demirkol, Prof. Dr. Ahmet Aydın, Prof. Dr. Erkan Topuz, Prof. Dr. Ayşegül Demirhan Erdemir, Dr. Aidin Salih gibi farklı alanlarda birçok uzmanımız, sağlıklı bir yaşam sürmemizde, hastalıkları önlemede ve bazı hastalıkları tedavide keten tohumunun “çok faydalı” olduğunu dile getiriyor. Ayrıca, Roma hekimlerinden Celsus, İbn-i Sina, Eşref bin Muhammed keten tohumunu hastalıkları tedavide “ilaç”olarak kullanmışlar. Erzurumlu İbrahim Hakkı, Marifetname’nin “Çok kullanılan ilaç ve gıdaların faydaları ve özellikleri” bölümünde keten tohumunun etkilerini anlatmış.

Yüzyılların etkili doğal ilacı

Keten tohumunun Latince adı, "Linum usitatissimum"dur. Antik çağlardan günümüze dışarıdan “lapa” olarak kullanıldı. Ünlü Roma hekimlerinden Celsus (M.S. 3-64) göz hastalıklarında ballı şarapla hazırlanmış keten tohumu lapasını kullanırdı. 

 XV. yüzyılda Eşref bin Muhammed, keten tohumunu öksürük kesici olarak kullanmış.               Prof. Dr. Ayşegül Demirhan Erdemir, “Doğal İlaçlarla Bitkisel Tedaviler” kitabında, geleneksel halk reçeteleri bölümünde, “Nefes darlığı, astım ve öksürük giderici olarak 500 gr. keten tohumu ayıklanıp temizlenir, tavlanıp dövülür, 1 kg. bal ya da 500 gr. dövülmüş nöbet şekeri ile karıştırılır, sabah, öğle, akşam birer çorba kaşığı hastaya verilir” diyor.

İbn-i Sina, “El-Kanun Fi’t-Tıbb” kitabında, keten tohumu için “Onun etkisi boy otu tohumu etkisindedir. Olgunlaştırıcı, fazla rutubetiyle temizleyici ve gaz yapıcıdır. Kavrulmuş tohumları da tutucudur kabız etkiye sahiptir. Bu etki aşırı değildir, normaldir” demiştir.

Keten tohumu ile reçetelerin süslenme bölümünde, “ boraks ve incirle yakı yapılırsa ve yüzdeki sivilcelere, lekelere ve yaralara kullanılırsa, iyi gelir. Tırnak kırılmalarına, yarılmalarına, kıvrılmasına karşı, hardalla karıştırılıp, balla yapılarak kullanılırsa etkilidir” diye ifade ediliyor. Şişlere karşı, “Keten tohumu, eğer küllü su ile birlikte kullanılırsa, içte ve dıştaki yangılı şişlere ve kulak arkasındaki şişlere iyi gelir, onları yumuşatır” diye belirtiliyor.  

Erzurumlu İbrahim Hakkı, Marifetname’de, keten tohumunu ve faydalarını şöyle dile getiriyor “Birinci derecede ısıtıcı ve kurutucudur. Siyah ve kırmızısı iyidir. Geçerli olanı büyüğüdür ki sırt ağrılarına faydalıdır. Diş etlerindeki ve yüzdeki şişlikleri giderir. Sesi saf edip, diğer tanelerden daha gıdalı olduğu herkesçe bilinmiştir. Pişmişi nefese faydalıdır. Taşları, böbrek ve idrar torbasından düşürür. İdrarı artırır, doğumu kolaylaştırır. Keten tohumun tesiri, meniyi çoğaltma ve şehveti kamçılamadır.”

Bitkisel Omega-3 kaynağı

Prof. Dr. Ahmet Aydın’ın, yeni çıkan “Doğru Beslenmenin Başucu Kitabı” Taş Devri Diyeti’nde, “balık yağı” bölümünde, bitkisel Omega-3’ü en çok bulunduran besin maddesi “keten tohumu” olduğu dile getiriliyor. Balıklar yaşlandıkça ağır metal ve toksin yükleri arttığı için bebek ve hamilelere çok az balık tüketmeleri veya hiç tüketmemeleri, bunun yerine bitkisel kaynaklı Omega-3 tüketmeleri öneriliyor.

Kitabın “osteoporoz” ve“menopoz” bölümlerinde, menopozda görülen “östrojen azlığında” günde 2-3 çorba kaşığı “yeni çekilmiş” keten tohumu tüketilerek, osteoporozdan (kemik erimesi) korunmanın mümkün olduğu da açıklanıyor.  

Prof. Aydın, “Omega-3 yağları ısıtıldıkları zaman çabuk oksitlenirler ve besin değerleri azalır. Bu nedenle balık yağları soğuk olarak tüketilirler. Aynı şey keten tohumu için de geçerlidir. Keten tohumu kahve değirmeninde öğütüldükten sonra, soğuk yemeklere, yoğurda veya salatalara serpilerek yenilir. Öğütüldükten sonra en geç 24 saat içinde tüketilmelidir. Aksi halde besin değeri düşer. Keten tohumu tane olarak da alınabilir. Çiğnenmeden su ile yutulursa daha iyi olur. Fakat bir tatlı kaşığı keten tohumunu birden ağza alıp çiğnemeye çalışılmamalıdır. Çünkü fazla su tuttuğu için ağıda hemen şişer ve boğulma riski doğurabilir” diyor. 

2008 yılında Prof. Dr. Kenan Demirkol ile yaptığımız ve www.iyibilgi.com, www.iyilikguzellik.com sitelerinde yayınlanan röportajların bir bölümünde, keten tohumundan Omega-3 ihtiyacımızı karşılayabilmek için nasıl faydalanacağımızı dile getirmişti.

Prof. Demirkol, bitkisel Omega-3’lerle ilgili önemli bir noktaya dikkat çekerek, insan vücudunun günde 1-1,5 gr. hayvansal Omega-3’e ihtiyacı olduğunu, hayvansal Omega-3 içeren gıdaların, insan vücudunda 3 gramda 1,5 gram Omega-3’e dönüştüğünü, bitkisel Omega-3’lerin ise insan vücudunda 7 gramda 1,5 gram Omega-3’e dönüştüğünü ifade etmişti.

Bitkisel Omega-3’ü en çok bulunduran besin maddesinin “keten tohumu” olduğunu belirten Prof. Demirkol, bu nedenle günde 1-2 tatlı kaşığı tatlı kaşığı keten tohumu, tane olarak özellikle “salatalara” konarak tüketilebilir, keten tohumlu ekmekler tercih edilebilir diye öneride bulunmuştu.

Kansere karşı da etkili!

Prof. Dr. Erkan Topuz, “Kanserde Alternatif ve Tamamlayıcı Tıp” kitabında, keten tohumunun ve yağlarının 1950’lerden beri kanserden koruyucu özellikleri olan besin öğesi olarak tanıtılmakta olduğunu, ancak kanserin oluşmasını veya büyümesini engellediğine dair kanıtların hayvanlar üzerinde yapılan birkaç çalışma ile kanıtlandığını belirtiyor. İnsan kanserlerini önleyici veya tedavi edici özellikte bilimsel kanıtın olmadığını ifade ediyor.

Prof. Topuz, ilk kez Alman biokimyacı Johanna Budwig’in keten tohum yağını, tedavi amaçlı olarak kanser hastalarına uyguladığı diyette 1950’lerde kullandığını, bu diyetin çok katı olarak şeker, hayvani yağlar, ayçiçeği yağı, et, tereyağ ve margarini yasakladığını, hastalara keten tohum yağını, köy peynirleri ile karıştırarak verdiğini, ayrıca süt, meyve ve  sebzenin yanı sıra liflerden zengin yemeklerde verdiğini, kendisinin iddiası ile hastaların bir bölümünde 3 ay içinde tümörlerin küçüldüğünü ve bir bölümünde de toptan kaybolduğunu ve tüm hastaların kendilerini iyi hissettiğini anlatıyor.   

Dr. Earl Mindell, “İlaç Yiyecekler” kitabında, normal hücrelerin serbest radikallerden zarar görmelerini engellemeye yardımcı fenolik asit kaynakları olan besinler arasında keten tohumunu sarımsaktan sonra ikinci sırada saymaktadır. Fenolik asit kaynaklarından keten tohumu ayrıca, besinlerdeki nitratın midede doğal olarak oluşan bazı enzimlerle birleşmesiyle ortaya çıkan nitromisin gibi kanserojenleri etkisiz hale getirir, vücudun en etkili toksin parçalayıcılarından olduğuna inanılan glutatyon adlı bir aminoasidin üretimini de hızlandırır.

Dr. Aidin Salih’ten keten tohumlu reçeteler

Dr. Aidin Salih, “Gerçek Tıp” kitabında, keten tohumu için, “Özellikle boğmaca, öksürük ve ülser için çok faydalıdır. Kanseri önler ve başlayan kaneri durdurur. Keten tohumu, ısırgan otu ile kaynatılıp sade veya balla yendiğinde kansere iyi gelir” diyor.

İshal ve kabızlığa karşı: 1 çorba kaşığı keten tohumu öğütülüp, 1 çorba kaşığı bal ve 3-5 diş dövülmüş sarımsak ile karıştırılır ve yutulur, sonra kaliteli bir su içilir. Bu işlem ishali durdurur, kabızlığı önler.

Kelliğe karşı: Taze kavrulmuş ve öğütülmüş keten tohumu, zeytinyağı ile karıştırılıp kafa derisine sürülürse, kelliği durdurur, saçların uzamasını ve çoğalmasını sağlar.

Kabızlığa karşı: 1 çorba kaşığı keten tohumu taze öğütülür, biraz bal ile karıştırılıp yutulur, üzerine bol su içilir. 1 tatlı ısırganotu tohumu, 3-5 diş dövülmüş sarımsak ve yarım çay kaşığı zencefil eklenirse, daha da etkili olur. Bu, bağırsakları çalıştırıp kabızlığı önler, şişkinlikleri indirir, kanı temizler, kansere karşı korur, yaraları kapatır.
Veya
1 çorba kaşığı keten tohumu tane olarak, 100 ml. ılık su ile karıştırılır, üzeri bir bez ile sarılıp, 1-2 saat bekletilir. Sabah uyanınca veya akşam uykudan önce veya hem sabah hem akşam suyla yutulur.

Prostat şişliğine karşı: 1 çorba kaşığı keten tohumu tane olarak, 100 ml. ılık su ile karıştırılır, üzeri bir bez ile sarılıp, 1-2 saat bekletildikten sonra günde bir defa tohumlarla beraber içilir. Buna 1-2 ay devan etmek prostat şişliğini giderir.

Hamile bayanlara beslenme tavsiyesi: Hamileliğin son iki ayında hurma yemek, ıslatılmış keten tohumu içmek, sarımsak yutmak, safran ve zeytinyağı kullanmak rahmi güçlendirir ve doğum yolu kaslarına esneklik verir!

Emziren annelerde göğüsteki şişliklere karşı: Taze öğütülmüş keten tohumu, az bir miktar su ve bal ile yoğrulup yağlı kağıda sürülür, göğüslere koyulup sabitleştirilir. 2-3 saat bekletildikten sonra ateşi düşürür, şişliği indirir.

  • *Keten tohumunu 7’den, 70’e herkes kullanabilir.
  • *Öğütülmüş keten tohumu bekletilmeden tüketilir.
  • *Kronik koliti olanlar keten tohumunu öğütmeden kullanmalıdır.
  • *Keten tohumu en az bir bardak su ile içilmelidir.

Keten tohumu lapası nasıl yapılır?

Sıcak lapa: İhtiyaç olan bir miktarda keten tohumu dövülür veya öğütülerek un haline getirilir. Bir cezvede su kaynatılır ve kaynamakta olan suya azar azar un haline getirilen keten tohumu konarak diğer taraftan da karıştırılır. Pelte haline gelinceye kadar hafif ateşte karıştırılıp indirilir.

Soğuk lapa: İhtiyaç olan bir miktarda keten tohumu dövülür veya öğütülerek un haline getirilir. Üzerine azar azar oda sıcaklığında su konarak lapa kıvamına getirilir.

Keten tohumu lapası, zatürre, bronşit hastalıklarında, içi boşalması istenen çıban, kör çıban ve şişler üzerine konur. Lapaların her çeşidi bir keten bez veya gazlı bez arasında kullanılır. Ancak, içi boşalması istenen çıbanlar ve şişler üzerine doğrudan uygulanır.

Kaynaklar: 

Şifalı Bitkiler/ Prof. Dr. Ayşegül Demirhan Erdemir

El-Kanun Fi’t-Tıbb-İkinci Kitap/ İbn-i Sina

Marifetname/ Erzurumlu İbrahim Hakkı

Fitoterapi Yardımcı Ders Kitabı/ İ.Ü. Farmakognozi Anabilim Dalı-İstanbul 2002

Taş Devri Diyeti/ Prof. Dr. Ahmet Aydın

Kanserde Alternatif ve Tamamlayıcı Tıp/ Prof. Dr. Erkan Topuz

İlaç Yiyecekler/ Dr. Earl Midell

Gerçek Tıp/ Dr. Aidin Salih

İksir-i Şifa/ Halit Özgülen

http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=94550

http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=94394

http://www.iyilikguzellik.com/haber.php?haber_id=520

 

 



Bu yazı 21,460 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 24 Temmuz 2010 Meyve suyu ile likör, şarap ile sirke arasındaki 'hayati' fark ne?
    • 4 Ocak 2010 Salataya, yoğurda 'keten tohumu' ekin, bağışıklık sisteminizi güçlendirin!
    • 5 Aralık 2009 "Gerçek domates", gençlik ve dinçlik iksiri!
    • 23 Kasım 2009 Tarım Bakanına GDO hakkında 7 hayati soru?
    • 30 Haziran 2009 “Kiraz” ve “Vişne” genç ve dinç yaşatan müthiş aile!
    • 14 Nisan 2009 Maydanoz hem zayıflatıyor, hem de korku ve endişeyi yok ediyor...
    • 3 Şubat 2009 Kırmızı Pancar kanı temizliyor, kansere, diyabete ve vereme karşı koruyor!
    • 21 Aralık 2008 Taze havuç suyu içenler 'unutkanlık'tan kurtuluyor, 'kanser'den korunuyor!
    • 27 Ekim 2008 "Çörekotu"nun küçük kara tohumları, sağlıklı bir hayatın anahtarı...
    • 18 Eylül 2008 Karanfil çayı için, baştan ayağa güçlenin!
    • 15 Temmuz 2008 Keçiboynuzu pekmezi yiyen, hastalık görmüyor!
    • 16 Haziran 2008 Ihlamur ağaçları çiçek açıyor…
    • 16 Haziran 2008 Doğal bal nasıl anlaşılır?
    • 10 Haziran 2008 Saf doğal “bal”la, hastalıklara elveda!
    • 22 Mayıs 2008 Gül kokusuyla tedavi!
    • 15 Mayıs 2008 İçtiğinizin “su” olduğundan emin misiniz?
    • 22 Nisan 2008 Itır çiçeği bizi seviyor...
    • 17 Nisan 2008 "Doğal tuz", sodyumun nefretine karşı!
    • 8 Nisan 2008 Hayatınızı güzelleştirecek çözümler pek yakında!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,099 µs