En Sıcak Konular

Taha Kıvanç


Taha Kıvanç
0 0 0000

Agâh olun, cool takılın



Televizyon dizilerinden gençlerin ağzına düşen Amerikanca bir deyim var; "Cool ol" diyorlar... Kafana takma, arana mesafe koy, aldırma, serinkanlı davran gibi anlamlar içeren bir deyim bu... Şu sırada başbakana ve etrafındakilere verilecek en geçerli aklın bu olduğunu düşünüyorum; elimden gelse karşılaştığım her kademeden Ak Parti yöneticisine "Cool olun" demek geliyor içimden...

Şu sıralarda olan-biten her şey, milletten daha önce onların aklını karıştırmayı, ne olduğunu anlayana kadar tarihi bir hata yapmalarını amaçlıyor çünkü... Başkalarının hatası veya zorlaması siyaseten vahim sonuç doğurmaz; başbakan, bakan, milletvekili, parti yöneticisi düzeyinde bir veya birkaç Ak Partili ise, bugüne kadar kurulmuş dengeleri altüst edebilir.

Hasımları tetikte bekliyor çünkü...

Dün 'Doğan Medya Ajansı' adresini taşıyan, bir Ak Partili milletvekilinin kitleler önünde "Biz de onları fişliyoruz" dediğine dair bir haber vardı gazetelerde. Aynı milletvekilinin on gün önce birlikte katıldığı bir TV tartışma programında sarf ettiği sözleri CHP'li bir milletvekili övmüş, medyadaki muhalif kalemlerden de hayranlık bildiriminde bulunanlar çıkmıştı.

Övülesi sözlerin sahibi sağduyu sahibi bir milletvekili, "Onlar bizi 40 yıl fişledi, şimdi sıra bizde" der mi?

Acaba milletvekili "Onlar bizi kırk yıl fişledi, şimdi de bizim onları fişlediğimiz söyleniyor, biz hiç öyle bir şey yapar mıyız?" demiş de, sözleri mutasyona tabi tutulmuş olmasın? Kaç dönemdir Meclis'te bulunan okur-yazar bir milletvekili, 'fişleme itirafı'nın Ak Parti'nin tabutuna yeni bir çivi olacağını bilir çünkü...

Önümüzdeki dönemde çok çarpıtma haberle karşılaşacağız. Ak Parti'yi kapatma amaçlı ilk davanın iddianamesi gazete haberleriyle doluydu ve çoğu sonradan tekzip görmüş olmasına rağmen iddianameyi hazırlayanlar onlara 'inanılır malzeme' muamelesi yapmışlardı.

Tekrarlaya tekrarlaya dilimde tüy biten tezimi bir de buraya aktarayım.

Şu anda siyasete iki farklı takvim yön veriyor. Biri, seçimi zamanında (2011 temmuzuna doğru) yapmayı ve o vakte kadar da açılımları derli toplu hale sokup ekonomiye rahatlama getirmeyi hedefleyen hükümetin takvimi...

Diğeri ise, zihinleri iyice bulandırıp tarihini erkene çekerek herkesin birbirine düştüğü bir ortamda seçimi hedefleyen alternatif takvim...

İkinci takvimin sahipleri çok değişik çıkar çevrelerinden oluşuyor. En iyi niyetlisinin çıkış noktası, "Her şeyin yoluna gireceği, ülkenin refahla nihayet tanışacağı az sorunlu bir döneme gidiyoruz, o dönemin yararını bizimle paylaşacak güçsüz bir hükümet lâzım" olan, en kötüsü ise "Bunlar eliyle olacaksa, refaha da zenginliğe de hayır" diye düşünen, insanlar, örgütler, kurumlar ikinci takvim için bastırıyor...

Siyaset arenasında kimlerin hangi takvimin yanında yer aldıklarını bundan böyle herhalde kolayca tahmin edebilirsiniz...

Benim dikkatli olunmasını istediğim tipler, kimin yanında yer aldığı kolay anlaşılamayacak olanlar; daha doğrusu onların sebep oldukları olaylar konusunda uyanık olmak gerekiyor.

Üzerinde düşünmenizi istediğim örnek, Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ'un bir dış gezi sırasında etrafı bütünüyle kendisine sadık bir grupla çevriliyken yaptığı konuşmanın internete sızdırılan kasedi... Bu tür sesler ortalığa döküldüğünde hep belli bir kesimden fâil olarak kuşku duyulur; hükümete ve iktidar partisine yakın olduğuna inanılan bir kesimden...

Oysa o konuşmanın deşifre olmasından, Başbakan Tayyip Erdoğan ve partisi yönetiminin, Org. Başbuğ kadar –hatta ondan da fazla- rahatsız olması gerekir... Birileri, askerlere, "Görüyorsunuz, en mahrem toplantılarınız bile izleniyor; yurtdışında bulunmanız, tanıdığınız yüzlerle çevrili olmanız bile fark etmiyor; elin oğlunun uzun kulakları sizi yine de dinliyor" mesajını vermiş oluyor konuşmayı internete koyarak...

Amaç belli: Askeri yeniden siyasete ve ikinci takvimden yana tavır alanların yanına çekebilmek...

Her olayın çözümü internete düşürülen kaset kadar açık anlaşılmayabilir. Sözgelimi, Erzurum-Erzincan savcılar kapışmasını, HSYK'nın devreye girmesini ve 28 Şubat'ı andıran toplu ziyaretleri 'hangi takvimden yana eylemler' olarak değerlendireceğimiz konusu bir hayli zor.

Kestirme bir ölçüm vardır benim böyle ortamları değerlendirmek için: Önceleri ayağa kalkıp alkışlamayı düşündüğünüz nice çıkış, olay, eylemin, son kareye geldiğinizde, ipinizi çeken suç malzemesine dönüştüğünü görebilirsiniz; bu sebeple, kendi girişiminizle başlamayan her olaydan kuşku duymalısınız...

Eskiden böyle ortamlarda birileri "Agâh olun" diye öne atılırdı; şimdinin gençleri televizyon dilinin etkisiyle "Cool takılın" diyorlar...

Öyle yapın...

yenişafak



Bu yazı 1,254 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 17 Eylül 2012 Hem okudum, hem de yazdım
    • 4 Eylül 2012 CIA başkanı neden geldi?
    • 16 Temmuz 2012 Vicdanım buna da elvermiyor
    • 2 Temmuz 2012 Suriye nasıl bir ülke, Suriyeliler nasıl insanlar...
    • 21 Mayıs 2012 Bir geziden ilk notlar
    • 15 Mayıs 2012 ‘Yeni CHP’ nihayet sözcüsünü buldu
    • 16 Nisan 2012 Hangi patron, hangi yönetici, hangi yazar içeri alınır?
    • 23 Mart 2012 Ben demedim, o dedi
    • 13 Mart 2012 Köşemi bugün Cumhurbaşkanı Gül’e bırakıyorum
    • 9 Mart 2012 TR325 kodadlı becerikli uzman...
    • 20 Şubat 2012 ‘Operasyon’ diye ben buna derim
    • 30 Ocak 2012 Davos’ta Türkiye dersi
    • 27 Aralık 2011 Bu yılın Cumhurbaşkanlığı büyük ödülü...
    • 12 Aralık 2011 Ak Parti üzerine hesaplar
    • 9 Aralık 2011 Gül vetoya ne zaman karar verdi?
    • 14 Kasım 2011 Kriz çıkaranlar gidiyor, ama yerlerine gelenler de yabancımız değil
    • 24 Ekim 2011 Kaddafi’nin son demleri...
    • 3 Ekim 2011 Dr. Sallaso’nun kunduzunun izinde
    • 29 Ağustos 2011 Ben meraklı bir insanım, özür dilerim
    • 26 Ağustos 2011 Bütün kepazeliklerin anasını açıklıyorum

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,340 µs