En Sıcak Konular

Mehmet Altan


Mehmet Altan
0 0 0000

‘Yüksek Yargı Partisi’ mi?



“Anayasa Değişikliği Tasarısı” Pazartesi günü Meclis Başkanlığı’na sunulacak...

Meclis’e “Anayasa Değişiklik Tasarısı” sunmak, yüksek yargı için, örneğin HSYK Başkan Vekili için ne anlama geliyor?

Yüksek Yargı ile dalga geçmek” anlamına geliyor.

Niçin?

Çünkü Meclis’te “halk iradesi” var.

Peki, onlara göre ne olmalı?

12 Eylül Askeri rejimi... Beş darbeci general.

Neden?

Çünkü HSYK’yı onlar kurmuştu.

“Askeri Cunta”nın kurduğu kurumu “parlamento” değiştirmeye kalkar ise otuz yıldır bu konumdan huzursuz olmayan bir zihniyete “dalga geçiliyor” gibi gelebilir.

Doğru...

Askeri darbenin tesis ettiği kurumda parlamentonun ne işi var, dalga mı geçiyorsunuz?

***

Yargıtay için durum farklı mı?

Hayır...

Onlar da parlamento ve referandum sürecinde yapılacak değişikliği “yargıyı kuşatmak” hatta “yargıyı ele geçirmek” olarak görüyor.

Halk iradesine düşmanlığa kadar varan bu karşıtlık niye, insan merak ediyor.

Dönüp, Yargıtay’ın “kuruluş yasasına” bakıyorum...

Kanun Numarası: 2797, Kabul Tarihi: 04/02/1983, Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 08/02/1983, Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı: 17953...

Nur topu gibi, tam bir 12 Eylül çocuğu.

Askeri Cunta kurar ise “sorun” yok, halk iradesi değişiklik ister ise “kuşatılma”...

Aslında “askeri rejim” esas alınır ise gerçekten de “halk iradesi” tam bir kuşatma olarak algılanabilir.

Galiba sorun da tam burada...

12 Eylül Rejimi’nin sularında yıkanmış iseniz, “halk iradesi” alerji yaratıyor...

Ve normal bir demokratik sürece de öyle bakıyorsunuz:

“Yargı ile dalga geçiyorlar”...

“Yargı kuşatıldı”...

***

“Anayasa...

Hâkimler ve Savcılar Yasası, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Yasası...

Danıştay, Yargıtay...

Askeri Yüksek Yargı Mahkemesi Yasası, Askeri Yargıtay Yasası...”

Darbeci beş generalin “tercihlerine” göre oluşmuş...

Ve darbecilerin oluşturduğu “Ankara hukuk sistemi”, otuz yıldır hiç mi hiç bundan rahatsız olmamış.

Bırakın rahatsız olmayı, yürürlükteki meşru rejimi yok eden, anayasal düzeni ilga eden askeri darbe ertesinde dönemin Anayasa Mahkemesi Başkanı cuntacıların elini öpmeye gitmedi mi?

“Kuşatılma, dalga geçme” ifadeleri o zamanlar ortalıkta yoktu.

Şimdi...

Kenarından, kıyısından, yetersiz ve sınırlı da olsa “demokratik tercih” söz konusu oldu mu, Yüksek Yargı adeta bir 12 Eylül Partisi gibi inanılmaz bir üslup ile ve doğrudan parlamentoyu, halk referandumunu hedef alan açıklamalar yapmaktan çekinmiyor.

***

Doğrusu bu konuda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a hak vermemek mümkün değil:

“Her fırsatta kendilerini siyasi taraf haline getiren, siyasetçi gibi konuşan, hukuki değil siyasi yaklaşımlar içinde olan bir kısım yüksek yargı mensupları da önce kendileri kuvvetler ayrılığına saygı göstermeli, yürütme ve yasamanın yetkilerini ele geçirmeye çalışmaktan vazgeçmelidirler.

Hele hele ‘yargıyla dalga geçiyorlar’ gibi nezaketten, konumunun ağırlığından uzak, milli iradeyi hafife alan açıklamaları ben gerçekten talihsiz bir yaklaşım olarak değerlendiriyorum.

Hele hele tanıdıklarımdan bu tür yaklaşımı görmek beni çok daha üzdü. Hiç kimse ‘Türkiye’nin kendine özgü şartları var’ diyerek bu ülkeyi ve milleti ileri demokrasiden, çağdaş hukuk standartlarından mahrum bırakamaz.”

***

Askeriye’nin sürekli halk iradesine müdahalesine kamuoyunun genel yaklaşımı:

“TSK Partisi” şeklindedir...

 Galiba şimdi bir de yedeği oldu:

 “Yüksek Yargı Partisi”...

star



Bu yazı 948 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 11 Ocak 2012 ‘Tanırım, iyi çocuklar’
    • 9 Ocak 2012 Genelkurmay’a o istihbaratı kim verdi?
    • 6 Ocak 2012 Demokrasi ile ‘biat sistemi’ arasındaki fark
    • 30 Aralık 2011 Bombalama emrini kim verdi?
    • 24 Aralık 2011 Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın adresi
    • 16 Aralık 2011 Susurluk’ta faili meçhul reytingi...
    • 14 Aralık 2011 Ergenekon büyürken uyuyamam...
    • 4 Aralık 2011 Şikeci siyasetin kirli çamaşırları
    • 2 Aralık 2011 Var mı bu yasayı çıkaracak babayiğit?
    • 30 Kasım 2011 Yüzde 3 Türkiye’yi keser mi?
    • 29 Kasım 2011 Devlet-ulustan ulus-devlete geçemeyince
    • 23 Kasım 2011 Ergenekon’un farkında mısınız?
    • 21 Kasım 2011 Birinci Cumhuriyet Dersim’dir...
    • 14 Kasım 2011 Kozinoğlu kalp krizinden mi öldü?
    • 9 Kasım 2011 Kararı alkışlıyor, Bakan’ı kutluyorum
    • 3 Kasım 2011 Almanya’daki Türkler, Türkiye’deki Kürtler
    • 31 Ekim 2011 Cinayet işlemeye özgürlük savaşı mı diyorsunuz?
    • 26 Ekim 2011 Hırsızlar da kardeşiniz mi?
    • 20 Ekim 2011 Keşke gerçek bir ordumuz olsaydı...
    • 19 Ekim 2011 Bir İsrailli kaç Filistinliye bedel?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,053 µs