En Sıcak Konular

Fehmi Koru


Fehmi Koru
0 0 0000

1 Mart tezkeresi ve Balyoz Planı



Bir süredir burada 'Balyoz darbe planı' ile '1 Mart tezkeresi' arasında varolduğuna inandığım ilişkiye dikkat çekmek için çaba gösteriyorum. İddiam, dönemi değerlendirirken askerlerin 'Balyoz' hazırlığı yaptıkları sırada TBMM'ye sunulmuş tezkerenin geçeceğine dair yaygın bir kabul bulunduğu; o döneme bir de bu gözle bakıldığında planın bugün anlaşılmaz veya saçma gelen ayrıntılarının daha kolay anlaşılacağı...

Sağolsun, Milliyet'ten Fikret Bila, tezimi ele alan dünkü yazısı ile konuya önemli bir katkıda bulundu. Yazının özeti başlıkta: "Özkök 1 Mart'ın geçmesini istiyordu." Milliyet yazarının tespitini okuyalım: "Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök, 1 Mart Tezkeresi'nin TBMM'den geçmesini istiyordu. Bu konudaki görüşünü dönemin Cumhurbaşkanı ve Başbakanı'na iletmiş; ilgili kurullar da bu yönde açıklamalar yapmıştı. Özkök, 1 Mart Tezkeresi'nin eki olan Mutabakat Muhtırası'nın Türkiye'nin milli çıkarlarına uygun olduğunu, çok iyi bir anlaşma sağlandığını düşünüyordu. Tezkerenin geçmesini istemesinin nedeni buydu."

Bu tespitin gerçek olduğuna ben de inanıyorum. Dönemin komuta kademesini oluşturan diğer komutanlarla birlikte Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök de Amerikalılar ile müzakere sürecini yakından takip ediyor ve beklentilerin elde edilmesi şartıyla kuzeyden ikinci cephenin açılması için ABD'ye her türlü kolaylığın sağlanmasını istiyordu.

Ülkemiz adına müzakereleri sürdürenler hükümet kadar komuta kademesini de bilgilendiriyordu. Şimdilerde MHP saflarında politika yapan Büyükelçi Deniz Bölükbaşı, iki tarafa da, "İstenilenler alındı" mesajını vermişti.

Fikret Bilâ'nın tezime katkısı kendisinin daha önce anlattıklarıyla da örtüşüyor.

Artık önemli bir ayrıntıya daha değinebilirim: Dönemin askeri sorumlularından bazıları, aldıkları anlık istihbarat sayesinde, müzakerelerin nereye vardığını gördükleri ve tezkerenin geçmesini istedikleri halde, kamuoyuna bunun tam tersi bir görüntüyü verme çabasındaydı. Oylamadan bir gün önce MGK'dan tezkereye kuvvetli bir destek çıkmaması, MGK toplantısından bir gün önce de Milliyet'in "Asker rahatsız" manşetini atması oyunun ikili oynandığını gösteriyor...

Tezimin önemli ayrıntısı şudur: Askerler tezkerenin çıkmasını istiyor ve bunu bekliyordu; ancak içlerinden bazıları tezkerenin kendilerinin rahatsızlık duymasına rağmen geçtiğine kamuoyunun inanması için çaba gösteriyordu.

"İkili oynayanlar hangileriydi?" sorusunun cevabını en iyi verebilecek kişilerden biri Milliyet'in "Asker rahatsız" manşetindeki imzanın sahibi Fikret Bila'dır.

Hilmi Özkök'ün tavrına dair tanıklığını da önemsiyorum Bila'nın. Şöyle diyor yazısında: "Kuşkusuz Özkök'ün, bu tezkereyi darbeye ortam hazırlamak için savunduğunu düşünmek mümkün değil. Özkök'ün darbelere karşı olduğu en iyi bilinen yönü. Eğer 1 Mart Tezkeresi'nin darbeye dönük bir ortam hazırlaması olasılığı söz konusu olsa, Özkök, 1 Mart'ı desteklemezdi."

1 Mart (2003) tezkeresi ile 'Balyoz darbe planı' (5-7 Mart 2003) arasında sadece beş günlük bir zaman aralığı var. Balyoz ekibi, planlarını hazırlarken, tepeden aldıkları sinyaller sayesinde, tezkerenin geçeceğinden emindiler. TBMM tezkereyi reddedince üç-dört günde planlarını fazla revize edemediler. Bugünden bakınca plandaki bazı ayrıntıların anlamsız ve saçma gelmesi bu sebepledir.

Acaba bir yandan 1 Mart tezkeresinin geçmesini ister ve beklerken bir yandan da sonraki gelişmeleri etkileyeceği kuşkusuz "Asker rahatsız" türü manşetler peşinde koşanlar kim(ler)di?

Bu sorunun cevabını Hilmi Paşa'dan bekliyorum, ama Fikret Bila'dan gelecek bilgiye de 'Hayır' demem...

yenişafak



Bu yazı 1,221 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Ak Parti kongresinin düşündürdükleri...
    • 28 Eylül 2012 Yalan dünya, hem de ne yalan
    • 23 Eylül 2012 Tartışma sağlık alametidir
    • 20 Eylül 2012 Darbeler, CHP ve Deniz Baykal...
    • 18 Eylül 2012 CHP’nin özrünün anlamı
    • 16 Eylül 2012 Hayasızca saldırının düşündürdükleri
    • 11 Eylül 2012 O da bir gün bitecek...
    • 9 Eylül 2012 Ne olur, ne olamaz...
    • 6 Eylül 2012 Suriye politikasına yeniden bakmak
    • 29 Ağustos 2012 Türkiye Pakistan, Hatay da Peşaver değil...
    • 26 Ağustos 2012 Hayatları oyun
    • 19 Ağustos 2012 Orhan Pamuk tiksiniyormuş, ben acıyorum...
    • 14 Ağustos 2012 Milletvekili neden kaçırılır?
    • 12 Ağustos 2012 ‘Yeni gazetecilik’ denen şey
    • 9 Ağustos 2012 Tuzak varsa tedbir nerede?
    • 3 Ağustos 2012 Komutan tanıklık yaptı
    • 31 Temmuz 2012 Abdullah Gül ‘yeniden’ ha, gerçekten mi?
    • 24 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu siyaseti kirli (mi) görüyor
    • 18 Temmuz 2012 CHP’nin Ak Parti açmazı
    • 17 Temmuz 2012 CHP makas değiştirirken...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,414 µs