En Sıcak Konular

Fehmi Koru


Fehmi Koru
0 0 0000

İlkeli siyaset istifayı mı gerektirir?



Ak Parti'nin nicedir huzursuzluk yaşadığı anlaşılan bir milletvekili istifa etti. İstifa eden milletvekilinin açılımlara karşı olduğu biliniyordu; CHP'nin İçişleri Bakanı Prof. Beşir Atalay hakkında verdiği gensoru önergesini destekleyen tek Ak Parti oyu ona aitti. Partiye sunduğu mektubunda "Ak Parti saflarında siyaset yapmamın inandığım değerlerle örtüşmediğini görüyorum" diye açıklamış müstafi milletvekili istifa sebebini...

İlk bakışta 'ilkeli' gelen bir duruş bu; muhtemelen istifasıyla sonuçlanan süreçte milletvekilinin zihnini en fazla o sözcük işgal etmiştir: 'İlkelilik...'

Siyaset, genel kabullerin aksine, her öznesine 'ilkeli olma' hakkı tanımaz. Sonuçta siyaset toplu halde yapılan bir uğraştır ve Meclis'e kadar giden yol halktan yüklüce oy almayı gerektiren bir partiye mensubiyetten geçer. Parlamenter demokrasilerde, ister sevelim ister yerinelim, 'parti disiplini' diye bir uygulama vardır; milletvekillerinin temel konularda parti çizgisine uyması beklenir.

Geçenlerde İsveç'te çıkan 'Ermeni kararı' o ülke vatandaşı olmuş üç Türk-asıllı milletvekilinin de oylarıyla Meclis'ten geçti. İsveç gibi çok-kültürlü bir demokraside de, anavatanı ilgilendiren bir konuda bile, partili diğer milletvekillerinden farklı oy kullanmak mümkün olmayabiliyor.

Seçimlerde 'Dar bölge' uygulaması milletvekilini partisinden çok seçmenine hesap verme zorunda bıraktığı için farklı bir tablo ortaya çıkartıyor; ancak yine de milletvekili adaylık sürecinin 'partililer' eliyle gerçekleştiğini unutmayalım.

Sözün kısası şu: Parlamenter demokrasilerde, milletvekilleri, 'parti disiplini' gerçeği yüzünden istedikleri kadar 'ilkeli' davranamıyor...

Yine de aşılabiliyor 'parti disiplini' ilkesi... 1 Mart (2003) tezkeresi oylamasında 100 kadar Ak Partili parti tercihine karşı oy kullanmıştı; bugünden geriye dönük değerlendirdiğimizde onlara şükran borçlu olduğumuzu görüyoruz.

CHP ve MHP'de, Ak Parti'nin hazırladığı paketi, 12 Eylül (1980) darbeci kadrosunun eseri anayasanın 30 önemli maddesini vesayet rejimine son verecek biçimde değiştirme fırsatı olarak gören tek bir milletvekili yok mudur sanıyorsunuz? Elbette vardır, ama seslerini çıkarmamayı yeğliyor o milletvekilleri... Kimi oyların kapalı zarfa atıldığı anayasa değişikliği oylamasında partisinden farklı oy verecektir; kimi ise vicdanıyla partisi arasında kalacak, ama tercihini partisinden yana kullanacaktır.

'İlkeli olmak' Ak Parti türü partilerde etkili bir parti terk etme gerekçesidir. 1977 seçimi öncesinde, "Sizler ilkeli siyaset adamlarısınız" diye kulislere giren Osman Bölükbaşı MSP'den çok sayıda milletvekilini partilerinden topluca istifaya sürükleyebilmişti.

Acaba 'ilkeli olmak' gibi bir derdi bulunan milletvekili için çıkar yol partisinden istifa etmek midir?

Bir siyasetçinin partisini terk etmesi için kabul edilebilir bir gerekçe değildir 'ilkeli olmak'; parti içerisinde kalarak görüşlerini savunması, bu arada kendisini de iknaya açık tutması beklenir siyasetçilerin... İkna olmadığı ve karşısındakileri de ikna edemediği ortamlarda 'hak bellediği yolda tek başına' yürümeyi göze alacaktır; partisinden ayrılmadan... İlkeleri ve görüşleri diğerleriyle birlikte hareket etmeyi imkânsız kılıyorsa, bunu belli etmenin çok değişik yolları vardır.

Partiyi terk etmek, 'ilkeli' bir siyasetçi için, ancak bulunduğu ortamda istenmediğini anladığı zaman düşünülebilir. 'İlkeli' bir siyasetçi, aykırı fikirde olduğu bilindiği halde kendisine hoşgörüyle yaklaşan ve "Ayrıl" demeyen bir partiyi neden terk etsin ki?

Son bir uyarı: Partisiz siyaset de, değişik partide siyaset de zordur...

yenişafak



Bu yazı 1,030 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Ak Parti kongresinin düşündürdükleri...
    • 28 Eylül 2012 Yalan dünya, hem de ne yalan
    • 23 Eylül 2012 Tartışma sağlık alametidir
    • 20 Eylül 2012 Darbeler, CHP ve Deniz Baykal...
    • 18 Eylül 2012 CHP’nin özrünün anlamı
    • 16 Eylül 2012 Hayasızca saldırının düşündürdükleri
    • 11 Eylül 2012 O da bir gün bitecek...
    • 9 Eylül 2012 Ne olur, ne olamaz...
    • 6 Eylül 2012 Suriye politikasına yeniden bakmak
    • 29 Ağustos 2012 Türkiye Pakistan, Hatay da Peşaver değil...
    • 26 Ağustos 2012 Hayatları oyun
    • 19 Ağustos 2012 Orhan Pamuk tiksiniyormuş, ben acıyorum...
    • 14 Ağustos 2012 Milletvekili neden kaçırılır?
    • 12 Ağustos 2012 ‘Yeni gazetecilik’ denen şey
    • 9 Ağustos 2012 Tuzak varsa tedbir nerede?
    • 3 Ağustos 2012 Komutan tanıklık yaptı
    • 31 Temmuz 2012 Abdullah Gül ‘yeniden’ ha, gerçekten mi?
    • 24 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu siyaseti kirli (mi) görüyor
    • 18 Temmuz 2012 CHP’nin Ak Parti açmazı
    • 17 Temmuz 2012 CHP makas değiştirirken...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,017 µs