ERMENİ Kirkor Zohrab, İttihat ve Terakki’den Osmanlı mebusu... Hukukçu, sigortacı, zengin bir insan... Meşrutiyet ilan edildiğinde, 31 Temmuz 1908’de İstanbul Taksim meydanındaki mitingde “Meşrutiyet şehitleri” için konuşma yapıyor:
“Ey Osmanlı şehitleri! Sizin kabrinizin üstüne diz çöküp dua etmek bize vacipti... Kabirleriniz kalbimizin, vicdanımızın içindedir. Heykelleriniz taştan değil nurdandır!..”
Hocalarla papazlar kucaklaşıyor, İttihatçılar Ermeni komiteleriyle dostane bir işbirliği yapıyor, “Osmanlı vatanseverliği” tutmuş gözüküyordu.
Fakat... Yedi yıl sonra, 21 Mayıs 1915 günü Zohrab Efendi, milletvekili olduğu halde, yine milletvekili Varteks ile birlikte tutuklanacak, Urfa civarında “Çerkez Ahmet Çetesi” tarafından feci bir şekilde öldürülecekti.
1915’in 95. yıldönümünde, Haydarpaşa Garı’nda bir grup aydının taşıdığı “katliam”da hayatını kaybeden Ermenilerin fotoğrafları arasında Zohrab Efendi’ninki de vardı.
Ne olmuştu da Osmanlı vatanseverliği böyle bir boğazlaşmayla noktalanmıştı?
Bugünkü Türk-Ermeni geriliminin çözümü, bu sualin cevabını araştırmaya bağlıdır.
Talat’ın arkadaşı Zohrab
Zohrab Ermeni milliyetçisidir, Sadrazam Talat Paşa ise Türk milliyetçisi.
Osmanlı maalesef savaşa girmiştir. Talat, bazen kendi evinde bazen Zohrab’ın evinde defalarca Ermeni milletvekilleriyle görüşür:
- Savaştayız, Ruslarla işbirliği yapmayın, ülkenize sadık kalın, istediğiniz reformu beraber yapalım!
Fakat Talat, Zohrab ve arkadaşlarını ikna edemez. Hatta Osmanlı istihbaratı, Zohrab ve arkadaşlarının Rusya’yla temas kurduğunu, Rusya’yı Doğu Anadolu’yu işgale teşvik ettiklerini öğrenir.
Talat, bunları Zohrab ve arkadaşlarına anlatır. Balkan ülkelerinin ayrılmasına özenmemelerini, şartların çok farklı olduğunu, Doğu Anadolu’nun ayrılamayacağını izah eder.
Fakat nafile...
Bu konuda dönemin Amerikan Büyükelçisi Morgenthau’nun “The Secrets of Bosphorus” adlı kitabıyla, hükümetin yayımladığı “Ermeni Komitelerinin Âmal ve Harekâtı İhtilaliyesi” adlı belgesel kitapta ayrıntılı bilgi vardır. Milliyetçi Ermeni tarihçisi Dadrian da bunu doğrular.
Çerkez Ahmet faktörü
Ermenilerin önemli bir bölümü, Ermeni milliyetçiliğinin Rusların işgal edeceği Doğu Anadolu’da Ermenistan kurmak fikrini benimsemişti. Meşrutiyet’in ilanındaki kardeşlik havası sona ermiş, yollar ayrılmıştı. Sarıkamış faciası, ardından Çanakkale savaşı ve Kanal Harekâtı sürerken Rus ordusunun taarruzları, Ermeni alayları, Van isyanı...
Ve tehcir...
Zohrab ve Varteks’i katleden Çerkez Ahmet, Talat Paşa’nın onayı ve Cemal Paşa’nın takibiyle, bu cinayetten dolayı Divan-ı Harp kararıyla idam edilmiştir. “Çerkez” kavramına dikkat! Kafkasya’dan “tehcir” edilmiş olan Çerkezlerde müthiş bir nefret duygusu oluşmuştu.
Bu konularda benim “Ortak Acı 1915” adlı kitabımda özet bilgiler mevcuttur.
Acıların hepsini görmek!
Ermeni tehcirinin bir facia olduğu, kurunun yanında ‘yaş’ pek çok masum insanın, kadın ve çocuğun feci şartlarda hayatını kaybettiği, sadece salgın ve açlıktan değil, saldırılarda da facialar yaşandığı bir gerçektir.
İki milliyetçiliğin Birinci Dünya Savaşı gibi bir felaket ortamında çatışması iki taraflı büyük acılara yol açtı.
Acıları hissetmeliyiz, hafifletmenin yollarını aramalıyız. Ama bu sadece Türk tarafını suçlayarak ve siyasi bir kampanya olan “soykırım” iddiasını dayatarak olmaz.
1915 olaylarının yıldönümünde “hepimizin acısı”nı anma amacıyla İstanbul’da eylem düzenlenmesini anlıyorum. Ama eylemlerde mesela “Azerbaycan topraklarındaki işgale son” diye bir ifade gerekmez miydi?! “Topraklarından sürülmüş 1 Milyon Azerinin acısı”nı da hatırlatmak gerekmez miydi?
Korkarım ki, tek taraflı tavırlar, Erivan’da Türk bayrağını yakıp kin ve nefret kusan Taşnakçı Ermeni milliyetçiliğini büsbütün besleyeceği gibi, Türklerde de tepkisel bir milliyetçiliği körükler.
Milliyetçilikleri yeniden çatıştırarak değil, karşılıklı anlayışı ve Karabağ’da çözümü destekleyerek barışa ulaşabiliriz.
milliyet
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle