En Sıcak Konular

Ege Cansen


Ege Cansen
0 0 0000

Wilson doktrini ve Cumhuriyet’in Kürt politikası



Yaklaşık 130 yıldır dünyanın en güçlü devleti Amerika’dır. Bu gücünü de yerkürenin her noktasında, gözünü bile kırpmadan savaşabilen kahhar ordusundan almaktadır.

Amerikalılar, ordularının sadece ABD’nin ulusal çıkarlarını korumak ve kollamak için değil, aynı zamanda dünya halklarına özgürlük ve demokrasi götürmek için savaştığına inanır. Her spor karşılaşmasından önce sağ yumruğunu kalbinin üstüne koyarak milli marş söyleyen, her yerde milli bayraklarını göndere çeken bu ulus, tamamen farklı milletlerden oluşmuştur. ABD Sayım Dairesi tarafından, 2000 yılında yapılan bir araştırmaya göre Amerikan ulusunu oluşturan insanların kökenlerine göre dağılımı aşağıdaki tabloda yer almaktadır. Görüldüğü gibi “Alman” soyundan gelenler en büyük gruptur. Amerikan halkının kabaca yüzde 75’nin ataları Avrupalıdır. Avrupalı, Afrikalı ve Asyalı insanları aynı ulustan yapan ortak payda “dil birliği”dir. Bu dil de nüfusun sadece yüzde 9’unu oluşturan eski sömürgeci patron İngilizlerin dilidir. Çünkü Amerika kurulduğunda resmi dil İngilizce idi. Eğer Amerikan ulusunu oluşturan halklar farklı eyaletlerde otursalar ve kendi atalarının dillerini konuşmaya devam etselerdi, ne bugünkü muazzam ABD ortaya çıkar ne de Amerikalılar, Amerikan olmakla bu kadar gururlu ve mutlu olurdu.

¡  ¡  ¡

Türkiye Cumhuriyeti’nin doğuşunda ve bilhassa II. Dünya Harbi’nden beri Türkiye’de izlenen iç ve dış politikada Amerika’nın etkisi büyüktür. Türkiye’nin AB’ye katılım müzakereleri dahi, Helsinki toplantısında ABD’nin Avrupalılara yaptığı baskı sonucunda başlamıştır. Cumhuriyeti inşa eden kurucu atalarımız Avrupa siyasetini ve Amerika’yı çok iyi okumuşlardı. Amerika’da ve Avrupa’daki gibi T.C. de varlığını sürdürmek ve gücünü korumak için bir “ulus devlet” olacaktı. Başka çare yoktu. Gayr-i müslim azınlıklar meselesi mübadele ile halledilmişti. Milli birliğin tek zayıf halkasını Kürtler teşkil ediyordu. Büyük devletlerin Türkiye’yi bu fay hattından çatlatmaya çalışacağı biliniyordu. Kurucularımız, bu çatlağı yapıştırmak için üç sütuna oturan bir “entegrasyon/bütünleşme strateji” geliştirdiler.

1. Kürtler, bireysel olarak Türklerle aynı siyasi haklara sahip olacaktı.

2. Öğrenimde, idarede, hukukta ve edebiyatta ortak dil Türkçe olacaktı.

3. Kürtler, sadece bir bölgede değil, yurdun her yerinde yaşayacaktı.

Bu suretle Türkçe konuşan ve bireysel haklar bakımından Türklerden hiçbir farkı olmayan ve ülkenin her yerinde oturan Kürtler, Wilson’un “self determinasyon” ilkesine dayanarak bir ayrışma (federasyon, otonomi, bağımsız bölge vb.) talep edemeyecekti. Maalesef, Cumhuriyet bu projesinde tam başarılı olamadı.  Kısmen de olsa Türklerle Kürtler aynı dili konuşan ve aynı coğrafyayı bölüşen tek bir millet olarak varlıklarını sürdürebilirlerse bu da Cumhuriyetin yarım kalan bütünleşme stratejisi sayesinde olacaktır.

Son Söz: Amerika’nın yaptığını yap, dediğini yapma.



Bu yazı 1,146 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 2 Ekim 2010 Ekonomide yanlış odaklanma
    • 29 Mayıs 2010 CHP’nin ‘yeni’ekonomi siyaseti
    • 1 Mayıs 2010 Wilson doktrini ve Cumhuriyet’in Kürt politikası
    • 24 Nisan 2010 Titremek mücrim gibi baktıkça geçmişe
    • 10 Nisan 2010 Kırk sekiz milyar nasıl gitti ne için geri geldi
    • 20 Mart 2010 Cumhuriyet inşallah bitmemiştir
    • 13 Mart 2010 Para içeri IMF dışarı
    • 6 Mart 2010 Yunanistan adalarını satmasın, özelleştirsin
    • 15 Aralık 2007 Tam uyduramadık yarım verelim
    • 20 Aralık 2006 Euro’ya geçen namussuzdur

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,923 µs