En Sıcak Konular

Mehmet Altan


Mehmet Altan
0 0 0000

Ağrı’da soğan var mı?



Ne Genelkurmay Başkanı’nın akıl ve demokrasi dışı konuşması... Ne Hitler tartışması... Ne Anayasa oylaması... Ne OYAK açıklaması... Hatta ne de parti  kapatma maddesinin düşmesi...

Hiçbiri beni sabah yollarda radyodan duyduğum bir tek cümle kadar etkilemedi...

O cümle ne mi?

***

Biliyorsunuz, birkaç zamandır aylık enflasyon oranları, her ayın üçüncü günü ama sabah saat 10’da açıklanıyor...

Dün de böyle oldu ve gördük ki kuru soğan zam şampiyonu... Bir ay içinde yüzde 47 zamlanmış...

Biz et fiyatları ile uğraşırken, esas başını alıp giden kuru soğan olmuş.

Belki de çok büyük kalabalıklar için yaşamın gerçek yüzünü ve tek hakikatini yansıtan o cümleyi de, o haberler sırasında duydum.

Dar gelirli yoksul kesimler pek kolayından et zaten alamaz iken, şimdi listeye bir de soğan eklenmiş... Et alıp da soğan alamaz isen, yemeğin tadı tuzu yok... Soğan alırsan da tek başına yemek olmuyor.

İkisi arasında sıkışıp kalmışlar...

“Pazarda yapılan bir röportajın bu açmazda kalan yoksul kalabalıkları kendi seslerinden yansıttığı” cümlesine irkildim...

Çarşı pazarın yoksul yığınları ile siyasal gündem arasında çok büyük bir açı vardı...

***

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre enflasyon Nisan ayında TÜFE’de yüzde 0.60, ÜFE’de ise yüzde 2.35 arttı.

Üretici fiyatlarındaki artış, fiyatlar genel düzeyinin yukarı doğru hareket edeceğini gösteriyor... Bu, pazarlarda yaşam biraz daha zorlaşacak demektir.

Zaten...

Yıllık enflasyon TÜFE’de yüzde 10.19 olurken, ÜFE’de yüzde 10.42’ye tırmandı.

Böylelikle TÜFE’de bir ay aradan sonra, ÜFE’de ise 2008 Kasım ayından sonra çift haneli enflasyon rakamına geri dönülmüş oldu.

İşsizlik, yoksulluk, yoksunluk, mesleksizlik, gelir dağılımı adaletsizliği yetmezmiş gibi bir de fiyatların yukarı doğru hareketlenmesi söz konusu...

Bu ne demek?

“Azıcık et mi, azıcık soğan mı” ikileminin boğazları sıkmaya başlayan çatalının iyice hoyratlaşması demek...

***

Bir de...

Bunların insan yaşamlarına kezzap döken zorluğu yetmezmiş gibi, medyanın ilk sayfalarından ne kadar göreceğini merakla beklediğim ve Ağrı’dakilerin yaşamını daha da karartan ve beş bin evin sular altında kalmasına neden olan bir felaketten haberdar oldum.

Ağrı’da üç gündür etkisini sürdüren sağanağın 100. Yıl, Kazım Karabekir ve Fatih mahalleleri ile TOKİ bölgesini olumsuz etkilediğini...

Kent merkezinden geçen Murat Nehri, Taşlıçay Deresi ve Kör Çayı’nın taştığını...

Kanalizasyon şebekesinin iflas ettiğini öğrendim.

Beş bin ev sular altında kalmıştı...

Ağrı’da yaşam durmuş, her yan göle dönmüştü...

Allah’tan can kaybı yoktu...

Et, soğan derken...

Ağrı için bunun çok önüne geçen bir doğal afet söz konusuydu...

***

Son zamanlarda iyice avaz avaza bağırıp duruyorum:

“Çok fazla siyasallaşıp, sosyal yaşamdan iyice kopar olduk.”

“İnsan odaklı yaşam” deyip duruyoruz...

Bu nedir?

Pazarda azıcık soğan ile azıcık et arasında sıkışıp kalan...

Ağrı’da mütevazı evi suyun altında kalandır...

Lice’de istihbarata rağmen ölümünün neden önlenemediğini sorgulamaya devam edeceğimiz 29 yaşındaki gencecik teğmenimizdir, daha da genç olan erlerimizdir...

***

Çarşıda...

Pazarda...

Ağrı’da...

Kısacası her yerde...

Yaşam acıları böylesine bastırmışken...

Ankara siyasetine endeksli yaşamak...

Bazen çok fazla bunaltıyor...

Bu kadar sosyal gerçeklerden uzak kalıp siyasallaşmak yerine, sosyal sorunları yansıtan bir aynaya çok daha fazla ihtiyaç duyuyorum.

Çünkü...

“İnsan” yok ise siyasete ve iktidar kavgasına ne gerek var ki?

star



Bu yazı 1,104 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 11 Ocak 2012 ‘Tanırım, iyi çocuklar’
    • 9 Ocak 2012 Genelkurmay’a o istihbaratı kim verdi?
    • 6 Ocak 2012 Demokrasi ile ‘biat sistemi’ arasındaki fark
    • 30 Aralık 2011 Bombalama emrini kim verdi?
    • 24 Aralık 2011 Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın adresi
    • 16 Aralık 2011 Susurluk’ta faili meçhul reytingi...
    • 14 Aralık 2011 Ergenekon büyürken uyuyamam...
    • 4 Aralık 2011 Şikeci siyasetin kirli çamaşırları
    • 2 Aralık 2011 Var mı bu yasayı çıkaracak babayiğit?
    • 30 Kasım 2011 Yüzde 3 Türkiye’yi keser mi?
    • 29 Kasım 2011 Devlet-ulustan ulus-devlete geçemeyince
    • 23 Kasım 2011 Ergenekon’un farkında mısınız?
    • 21 Kasım 2011 Birinci Cumhuriyet Dersim’dir...
    • 14 Kasım 2011 Kozinoğlu kalp krizinden mi öldü?
    • 9 Kasım 2011 Kararı alkışlıyor, Bakan’ı kutluyorum
    • 3 Kasım 2011 Almanya’daki Türkler, Türkiye’deki Kürtler
    • 31 Ekim 2011 Cinayet işlemeye özgürlük savaşı mı diyorsunuz?
    • 26 Ekim 2011 Hırsızlar da kardeşiniz mi?
    • 20 Ekim 2011 Keşke gerçek bir ordumuz olsaydı...
    • 19 Ekim 2011 Bir İsrailli kaç Filistinliye bedel?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,344 µs