En Sıcak Konular

Hasan Cemal


Hasan Cemal
0 0 0000

Baykal ne yapmaya hazırlanıyor?..



Bazı yazılar zordur, kolay yazılmaz. Şu günlerde Deniz Baykal üzerine yazmak da öyle.
Baykal’ın kendi iç dünyasında yaşadıklarını hissetmeye çalışarak ve ‘isyanı’nı anlamaya gayret ederek her sözcüğümü özenle seçmeye çalışıyorum.
Bu yüzden, geçen haftaki ilk yazımı Baykal’ın adını geçirmeden yazmıştım.
Ama artık bu imkansız.
Ok yaydan fırladı.
Konu, siyasal sonuçları açısından da çok boyutlu ve karmaşık. Bizim siyasetin klasik deyişiyle:
Bu pilav daha çok su kaldırır!
Baykal’ın dediği gibi, “insanoğlunun mahremiyetine tecavüz” elbette kınanmalıdır.
Bu konuda Baykal isyan ederken hiç kuşkusuz haklı...
Ama şu da var:
Siyasetçinin ‘özel hayatı’yla ilgili olarak bazı yaşadıkları siyasal sonuçlara yol açabiliyor.
Bu da kaçınılmaz.
Siyasal bir bedel ödeniyor.
Nitekim, Baykal’ın dün CHP Genel Başkanlığı’ndan istifa etmiş olması da böyle bir bedeldir.
Baykal partisinin başından istifa etti ama...
Siyaseti bıraktı mı?
Buna dair herhangi bir işaret gözükmüyor. Öyle anlaşılıyor ki, ‘komplo’yla mücadele edeceğini söylediğine göre, Baykal’ın siyaseti bırakmaya hiç niyeti yok.
Nitekim, politika kulisinde daha dünden itibaren Baykal’ın genel başkanlığa geri dönüş senaryoları yazılmaya başladı.
Bu bakımdan Türk siyasal yaşamında bir çok ilginç örnek vardır.
Rahmetli Bülent Ecevit 1987 genel seçimlerinde uğradığı yenilgiden sonra siyaseti bıraktığını ilan etmiş ama partisinin başına eşi Rahşan Ecevit’i getirdikten bir süre sonra geri dönmüştü.
Baykal, 1999 genel seçimlerinde partisi yüzde 10 barajına takılınca istifa etmiş ama geri dönüşü uzun sürmemişti.
Baykal, önümüzdeki yakın dönemde yeni bir geri dönüş örneğini siyasal hayatımıza armağan edebilir.
Tabii bu ‘geri dönüş’ler de meşrudur ama tartışmalı olmadıkları söylenemez.
Şunu yazın bir kenara:
Bugünkü CHP, Baykal’ın CHP’sidir.
Onun içindir ki, bugün Baykal’ın yeşil ışık yakmadığı hiç kimse kolay kolay genel başkanlık koltuğuna oturamaz. Baykal’ın 22 Mayıs’taki CHP kurultayına katılmayacağın açıklamış olması bu gerçeği değiştirmez.
Hatta şu da söylenebilir:
Baykal bir süreliğine genel başkanlığı bırakabilir ama ipler perde arkasında yine onun elinde olur. Baykal’ın CHP’sinde lider sultası çok köklüdür çünkü...
Şimdilik şu iki nokta akla yatkın geliyor:
(1) Baykal siyasete devam eder. Bunun işaretini açıkça vermiştir.
(2) “İnadına Baykal!” sloganlarıyla geri dönüş senaryoları yazılır bu arada...
Baykal şaşırtıcı davranmadı.
‘Komplo’yu siyasal iktidarın, hükümetin üstüne yıktı. Sonuna kadar ‘mağdur’u oynayacağını belli etti. Ve Tayyip Erdoğan’ı tahrik ederek kendi oyun planının içine çekmeye çalışacağının da sinyallerini verdi.
Erdoğan bu oyuna gelir mi?
Bu da bir soru...
Baykal’a şimdi sorulacak:
‘Komplo’yu hükümetin üzerine yıkarken, elinizde kanıtlar var mı?..
Dünkü basın toplantısında yoktu. Yarın, öbür gün olabilir mi?
Bekleyip görmek lazım.
Başbakan Erdoğan dün akşamüstü Baykal’ın komplo iddiasını ‘ahlaksız iftira’ diye niteledi ve reddetti.
Baykal eğer bundan sonra, böylesine bir iddianın arkasını boş bırakırsa, o iddia gelip kendisini vurabilir. Siyasetin doğasında vardır bu bumerang etkisi...
Daha birçok soru var akla gelen.
Eğer heyecan turizmi diye bir iş kolu olsa, bu memleket hakikaten çok para kazanırdı.
Siyasetimiz yine dolu dizgin bir döneme girmiş durumda...
Haydi hayırlısı!

milliyet

 



Bu yazı 1,086 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 16 Eylül 2012 Türkiye AB’nin, AB Türkiye’nin neresinde?
    • 13 Eylül 2012 Ve soruyorum Ak Parti iktidarına...
    • 7 Ağustos 2012 Özkök Paşa demokrasi adına bir şanstı!
    • 12 Mayıs 2012 Ak Parti’yle kadınlar, başörtüsü sorunu ve Kürt sorunu...
    • 18 Nisan 2012 Demokraside asker sorunu, sivil sorunu!
    • 15 Nisan 2012 Suriye’de akan kan ve evimizin içi!
    • 3 Nisan 2012 Suriye’de ben de tarafım!
    • 27 Mart 2012 Zamanın ruhu ve dış konjonktür PKK’ya karşı!
    • 21 Ocak 2012 İnsanlık ölmedi, karanlık sorgulanacak!
    • 18 Ocak 2012 Sanık Kenan Evren, ayağa kalk!
    • 20 Kasım 2011 ''Dersimli okşanmakla kazanılmaz!''
    • 18 Ekim 2011 Herkes ‘Atatürk milliyetçisi’ olmak zorunda mı?..
    • 5 Ekim 2011 Ak Parti, CHP, BDP uzlaşması...
    • 29 Eylül 2011 Ciğeri yanan Erdoğan’a, Öcalan’a...
    • 27 Eylül 2011 PKK, BDP, Güneydoğu’dan haberler öyle ki...
    • 22 Eylül 2011 Avrupa Birliği Türkiye'ye dürüst davranmıyor mu?
    • 21 Eylül 2011 Düşen helikopterin beynini kim söküp aldı ?
    • 7 Eylül 2011 Başbuğ Paşa da hesap vermek zorunda!
    • 2 Eylül 2011 Erdoğan’ın askeri vesayetle mücadelesi...
    • 6 Ağustos 2011 Kürt sorunu: Bardağın dolu ve boş tarafı!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,860 µs