En Sıcak Konular

Hasan Cemal


Hasan Cemal
0 0 0000

PKK, taşeronluk, İsrail vesaire...



İsrail’le PKK’nın ilişkisi nedir? İsrail, PKK’yı örneğin Reşadiye’de, İskenderun’da taşeron olarak kullanmış olabilir mi?
Bu soruların yanıtlarını bilemem.
Ama şunu biliyorum:
İsrail devletinin Kürtlerle, Kürt sorunuyla ilgi ve ilişkisi eskiye ve derine gider.
Yer yuvarlağının bu bölgesinde İsrail, ‘Arap olmayan’ ülkelerle, halklarla bağlarını öteden beri canlı tutmaya özen göstermiştir.
Bu çerçevede elbette Türkiye yer alır, Kürtler yer alır. Yakın geçmişte de Şah döneminin İran’ı yer alırdı.
Humeyni öncesinde üç ülkenin gizli servisleri MİT, SAVAK ve MOSSAD arasındaki ilişkilerin yakınlığı herkesin malumu bir sırdı.
İran bugün artık İsrail’in can düşmanı.
İsrail, Netanyahu-Lieberman sayesinde Türkiye’nin de dostluğunu hızla kaybetmekte.
Geriye Kürtler mi kalıyor?..
Ya da Türkiye’nin canını acıtmak için İsrail gizli servisleri, PKK’nın içindeki bazı unsurları taşeron olarak kullanabilir mi?..
Şöyle de sorulabilir:
Acaba PKK da, İsrail gibi bir ‘kart’tan tümüyle yoksun kalmamak için kendini bazı durumlarda kullandırtabilir mi?..
Bu soru işaretlerinin çengeline takılan ihtimallere yok denemez.
Yakın geçmişi anımsayın.
Abdullah Öcalan 1999’da Kenya’nın başkentinde, Yunan Büyükelçiliği’nde ortaya çıktığı zaman cebinde Güney Kıbrıs Rum yönetiminin pasaportu vardı.
Yine Öcalan İmralı’daki davasında kendi ağzından itiraf etmişti, bir dönemde ‘dış güçler’ tarafından kullanıldığını...
İşte bunun içindir ki:
Türkiye’nin Kürt sorunu varsa... Bu sorun Türkiye’nin en yakıcı sorunuysa... Ve elinde silah bunca yıldır dağda dolaşan, devlete kafa tutan PKK diye illegal bir örgüt varsa...
Türkiye’nin bu sorunuyla, Türkiye’nin Kürtleriyle ve hiç kuşkusuz  PKK ile ‘dış güçler’in yakın ilgi ve ilişkisi devam edecektir.
Bu ilgi ve ilişki dün de vardı, bugün de var. Türkiye Kürt sorununu çözüm rayına oturtamadığı sürece yarın da olacaktır.
PKK’ya gelince...
Birinci nokta:
PKK kendini kullandırtmamalı, kendi içindeki bazı unsurların taşeronluğuna izin vermemeli.
İkinci nokta:
PKK, ateşkes ya da eylemsizlik konusunu ucu açık hale getirmeli, önkoşulsuz olarak zamana yaymalı... Ve çatışmaya yol açmayacak yerlere çekilmeli...
Bu açıdan, ucu açık ateşkes konusunda PKK’dan kaynaklanan karşı görüşlerin, hangi gerekçelerle ifade edildiğini gayet iyi biliyorum.
Ama bunları kabul etmiyorum.
Şu kısa dönemde verilen şehitlere, akan kan ve gözyaşına bakınca, PKK’nın da, Kandil ve İmralı’nın da bugün yanlış yolda olduklarını düşünüyorum.
Artık elde silah barış yolu açılamaz!
Silah ve şiddetle, yaşanan çıkmaz ancak derinleşir.
Yapılacak iş önce ucu açık bir ateşkestir. Ondan sonra da Kürt sorununun silahla, şiddetle bağını koparmaya yönelik adımlardır.
Bu açıdan elbette Erdoğan hükümetine düşen görevler de vardır.
Ancak PKK elde silah vurdukça, kimsenin kuşkusu olmasın, karşı tarafta da daha çok sertlik isteyen şahinlerin, barış ve demokrasiyi sevmeyenlerin eli güçlenir.
PKK bunu mu istiyor?..

Bu yazı 1,122 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 16 Eylül 2012 Türkiye AB’nin, AB Türkiye’nin neresinde?
    • 13 Eylül 2012 Ve soruyorum Ak Parti iktidarına...
    • 7 Ağustos 2012 Özkök Paşa demokrasi adına bir şanstı!
    • 12 Mayıs 2012 Ak Parti’yle kadınlar, başörtüsü sorunu ve Kürt sorunu...
    • 18 Nisan 2012 Demokraside asker sorunu, sivil sorunu!
    • 15 Nisan 2012 Suriye’de akan kan ve evimizin içi!
    • 3 Nisan 2012 Suriye’de ben de tarafım!
    • 27 Mart 2012 Zamanın ruhu ve dış konjonktür PKK’ya karşı!
    • 21 Ocak 2012 İnsanlık ölmedi, karanlık sorgulanacak!
    • 18 Ocak 2012 Sanık Kenan Evren, ayağa kalk!
    • 20 Kasım 2011 ''Dersimli okşanmakla kazanılmaz!''
    • 18 Ekim 2011 Herkes ‘Atatürk milliyetçisi’ olmak zorunda mı?..
    • 5 Ekim 2011 Ak Parti, CHP, BDP uzlaşması...
    • 29 Eylül 2011 Ciğeri yanan Erdoğan’a, Öcalan’a...
    • 27 Eylül 2011 PKK, BDP, Güneydoğu’dan haberler öyle ki...
    • 22 Eylül 2011 Avrupa Birliği Türkiye'ye dürüst davranmıyor mu?
    • 21 Eylül 2011 Düşen helikopterin beynini kim söküp aldı ?
    • 7 Eylül 2011 Başbuğ Paşa da hesap vermek zorunda!
    • 2 Eylül 2011 Erdoğan’ın askeri vesayetle mücadelesi...
    • 6 Ağustos 2011 Kürt sorunu: Bardağın dolu ve boş tarafı!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,085 µs