Fehmi Koru
0 0 0000
'Kıyamet Savaşı'na koşar adım
Bütün dünyanın gözü önünde işlenen gerçekten büyük bir ayıptır, rezalettir, muhtemel sonuçları itibariyle de kapsamlı bir savaşın kıvılcımıdır. İsrail ve her yaptığında onu destekleyenler, dünyayı, topyekün bir savaşa, bir 'Kıyamet Savaşı'na sürüklüyor...
Gazze'de bir İsrailli askerin Filistinli bir grup tarafından rehin alınması, Lübnan'da Hizbullah'ın iki askeri kaçırması, sonrasında meydana geleni 'meşru' gösterecek çapta olaylar değildir.
İsrail, iyi niyetli arabulucuların çabalarına destek çıksa ve onların gayretlerini boşa çıkartacak saldırılardan çekinseydi, Filistin'de rehin tutulan asker, büyük ihtimalle, şimdiye kadar çoktan ailesine kavuşabilirdi. İsrail, askerin kaçırılmasını Filistin'in sivil altyapısını çökertmek için bahane olarak kullanmayı yeğledi; günlerdir süren füze saldırıları, siyasiler dahil yüzlerce Filistinli'nin rehin alınması, bugünkü karmaşanın gerçek sebebidir.
Benzer bir durum şimdi de Lübnan'da yaşanıyor. Sınırda meydana gelmiş, nasıl olduğu tam anlaşılamayan çatışmadan sonra, İsrail, Lübnan'ı atış tahtası haline getirdi. Gün boyu ulaşan ajans haberleri Hizbullah'la ilgisi bulunmayan hassas hedeflerin de dövüldüğünü bildiriyor. Beyrut'un adı 'Refik Hariri Havaalanı'na çevrilmiş havaalanı da İsrail'in hedefi oldu.
İşin garip yönü, bu olayların, 'güvenlikli sınırlara kavuşma' fırsatı sağlayacak bir 'barış planı' ile İsrailli seçmenden destek aramış Kadima Partisi'nin iktidarında yaşanmasıdır. Kadima Hükümeti ve Başbakan Ehud Olmert çıkan ilk ciddi uluslararası ihtilâfta vahim bir hataya imza atmış oldu.
Çevresi için 'tehdit' teşkil eden, en küçük bir tahrike füzelerini yollayarak mukabele eden, güç kullanımında sınır tanımayan bir ülke ile kim, neye güvenerek, neden 'barış' yapsın? Böyle bir ülkeyle yapılacak 'barış' uzun ömürlü olabilir mi?
Dışarıdan bakıldığında İsrail ile Filistin ve İsrail ile Hizbullah arasındaymış gibi görünen ihtilâf, 'Ortadoğu barışı' için bugüne kadar çaba harcamış bütün ülkeler ve uluslararası kuruluşlar ile İsrail arasındadır aslında. ABD'nin taraflara verdiği güvenceler böyle bir İsrail için miydi? ABD Başkanı George W. Bush'un, Gazze'ye ve Beyrut'a ölüm yağdıran İsrail'e "Ne yapıyorsun?" diye sormak yerine, Lübnan ile Suriye'yi suçlaması büyük bir siyasî gaftır.
Gelişmenin esas tehlikesi ise, gelişmenin, Batı ile İslâm Dünyası arasında zaten varolan güvensizliği daha da büyütme potansiyelini içinde barındırmasıdır. Batı'nın itibar kaybında en önemli unsur İsrail söz konusu olduğunda ölçülerini değiştirebilmesi değil mi? Genel olarak Batı'dan, özel olarak da ABD'den haz etmediğini söyleyenlerin kanaatini besleyen, İsrail'in saldırgan tutumunun Batı'nın hoşgörüsünden cesaret almasıdır. Filistin ve Lübnan'a eş zamanlı yağan füzeler o kanaati iyice pekiştirecek...
11 Eylül'e yanlış teşhis koymasının ardından aldığı tedbirlerle 'uluslararası hukuku' tanımayan bir tavra bürünmüştü ABD; İsrail'in aşırı güç kullanımına göz yumulur ve dövülenler kınanmaya devam edilirse, korkarım, bütün kurumlarıyla 'uluslararası sistem' bir daha onarılamayacak biçimde yara alacaktır. Uluslararası hukukun çiğnenmesinin ardından bütün kurumlarıyla uluslararası sistemin çökmesi, en fazla Batı'nın ve ABD'nin başını ağrıtacak bir gelişmedir.
"Asker kaçıranların hiç mi kabahati yok?" sorusunun bir anlam taşımadığı bir süreçten geçiyoruz. Dünyanın her tarafını bu tür adam kaçırmalar için uygun bir zemine dönüştürmek ve bu yolla her yeri Filistin haline getirmek istemiyorsak, İsrail'in bu noktada durdurulması gerekir.
Aksi halde, 'uygarlıklar çatışması' tezinin öngördüğü 'Kıyamet Savaşı' kapıda.
Bu yazı 742 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
30 Eylül 2012
Ak Parti kongresinin düşündürdükleri...
-
28 Eylül 2012
Yalan dünya, hem de ne yalan
-
23 Eylül 2012
Tartışma sağlık alametidir
-
20 Eylül 2012
Darbeler, CHP ve Deniz Baykal...
-
18 Eylül 2012
CHP’nin özrünün anlamı
-
16 Eylül 2012
Hayasızca saldırının düşündürdükleri
-
11 Eylül 2012
O da bir gün bitecek...
-
9 Eylül 2012
Ne olur, ne olamaz...
-
6 Eylül 2012
Suriye politikasına yeniden bakmak
-
29 Ağustos 2012
Türkiye Pakistan, Hatay da Peşaver değil...
-
26 Ağustos 2012
Hayatları oyun
-
19 Ağustos 2012
Orhan Pamuk tiksiniyormuş, ben acıyorum...
-
14 Ağustos 2012
Milletvekili neden kaçırılır?
-
12 Ağustos 2012
‘Yeni gazetecilik’ denen şey
-
9 Ağustos 2012
Tuzak varsa tedbir nerede?
-
3 Ağustos 2012
Komutan tanıklık yaptı
-
31 Temmuz 2012
Abdullah Gül ‘yeniden’ ha, gerçekten mi?
-
24 Temmuz 2012
Kılıçdaroğlu siyaseti kirli (mi) görüyor
-
18 Temmuz 2012
CHP’nin Ak Parti açmazı
-
17 Temmuz 2012
CHP makas değiştirirken...
Yorumlar
+ Yorum Ekle