En Sıcak Konular

Mehmet Ali Birand


Mehmet Ali Birand
0 0 0000

Erdoğan hem alkışlanıyor, hem korkuluyor...



Eğer bir Erdoğan hayranı, onun her yaptığını sorgusuz kabul edenlerdenseniz, bu yazıyı okumayın. Sinirlenirsiniz. Eğer katıksız bir Erdoğan karşıtı iseniz de, boş yere okuyup benden nefret etmeyin. Eğer bu iki gurubun ortasında iseniz, o zaman gelin ikilemimizi birlikte çözmeye çalışalım.
Önümüzdeki  8-9 ay içinde Türkiye yakın tarihinin en önemli sınavından geçecek.
Önce bir referandumda oy kullanacağız, ardından bir genel seçim gelecek.
Her ikisinde de, Erdoğan için oy kullanılacak. Referandumda insanlar, Anayasa değişikliğinden çok, Başbakan’a EVET veya HAYIR oyu verecekler.
Eğer bu iki engeli atlatırsa, Erdoğan üçüncü defa seçilirse, Türkiye’yi en uzun süre yöneten kişi olacak. Ak Parti, isterse Türkiye’yi temelinden değiştirme olanağına kavuşacak.
Seçilemezse, ülkede koalisyonlu yıllar başlayacak. Eski hastalıklar canlanacak. MHP’li veya CHP’li koalisyonların kavgalarına girilecek.
Bu durumda ne yapalım?
Erdoğan’ı mı destekleyelim, yoksa ona HAYIR oyu mu verelim.
İkilem içindeyiz.
Başbakan’ın bir yanı var ki, alkış alıyor. Öbür yanı ise korkutuyor.
Ben de adeta ikiye bölünmüş durumdayım.
Bakın neden ?


Erdoğan'ı alkışlıyorum, çünkü...
Başbakan Erdoğan’ı alkışlamamın birçok nedeni var. Başlıcaları da şunlar:
- KÜRT sorununda istediği sonuçları alamamış olsa dahi, Türkiye’nin en önemli sorununa böylesine el atan ilk başbakan oldu. Diğerleri boş laf edip, ardından hemen geri adım atarlarken, Açılım konusunu başlatmış olması dahi alkışa değerdi. Tamamlayamadı, yetersiz kaldı, gereken cesareti gösteremedi. Ancak risk alıp düğmeye bastı. Bundan sonra da geri dönemez.
- AVRUPA BİRLİĞİ konusunda, yine eskilere oranla en cesur adımları attı. Girişimi yetersiz kaldı. Hem içerden, hem de dışarıdan kaynaklanan nedenlerle beklenen hızı tutturamadı. Ancak, Türkiye’yi ilk defa Aday Ülke statüsüne sokmasını bildi.
- TABULARI YIKTI ve kamuoyunda AÇILIM diye adlandırılan girişimleriyle, Ermeni ve Kıbrıs konularındaki dev tabuları yıktı. Kemikleşmiş resmi ideolojiyi değiştirdi. Devlet’in düşünme şeklini değiştirdi. Sadece bizim değil, karşımızdakilerin de doğru söyleyebileceğini, haklı olabileceklerini kabul etti.
- ALEVİ vatandaşları dinleyen, onları anlamaya çalışan belki de ilk iktidarın başı oldu. Onların itilip kakılmalarının, kötü muamele görmelerinin kabul edilemeyeceğini açıkça, yüksek sesle söyledi.
- DIŞ POLİTİKA’da son derece önemli değişiklikler yaptı. Eskiden sadece Batı’ya bakan ve kendi sorunlarının dışında kalan, başka sorunlarla ilgilenmeyen bir ülkeyi, bölgedeki anlaşmazlıkların çözümüne çalışan bir güç konumuna soktu. Türkiye, uluslararası kamuoyunda dikkatle izlenmeye başlanan bir oyuncu konumuna girdi.
- EKONOMİ’yi doğru yönlendirdi. Uluslararası büyük krize rağmen, işsizliğin yarattığı büyük sorunlara göğüs germesini bildi ve ülkenin krizden, diğerlerine oranla daha rahat çıkmasını sağladı. İstediğini tam anlamıyla elde edememiş olsa dahi, bugün Türkiye’yi dünyanın en büyük ekonomilerinden biri konumuna getirmesini bildi.
- POPÜLİST davranmadı. Oy kaybetme pahasına, kendi doğrularını ön plana açıkça söylemekten çekinmedi. Türban başta olmak üzere, dini inanışlarını belirli ölçüde sınırladı. İleri adımlar atmak yerine, gerçekçi olmayan politikalarında geri adım atabildi. Türkiye’ye istikrar getirdi.
İşte bunlardan dolayı Erdoğan’a oy vermek istiyorum...


Erdoğan'dan korkuyorum, çünkü...
Başbakan Erdoğan beni şu nedenlerden dolayı korkutuyor...
- ARTIK KİMSEYİ DİNLEMİYOR. Oysa ilk dönemini düşünüyorum ve bugünle karşılaştırıyorum da, karşımda bambaşka bir Erdoğan görüyorum. Gözlerinizin içine bakarak size dinleyen, doğru sözler duyduğunda hemen not alıp, etrafına direktifler veren Erdoğan gitti, yerine son derece sinirli, dediği dedik bir Erdoğan geldi.
- MEDYA’yı seven, muhalifleriyle dahi hem şakalaşan, hem de tartışan, zamanında görüş alan bir Başbakan vardı. Bugün, binlerce çalışanıyla birlikte koskoca bir medya gurubunu yok etmek için elinden geleni yapıyormuş görüntüsü veren, muhalif sesleri kısmak isteyen, kendi medyasını oluşturan  bir Başbakan var. Dost acı söyler, ancak gerçek budur.
- GERİLİMİ sever oldu. En haklı olduğu konularda bile, ses tonu ve vücut diliyle muhalifini yerden yere vuruyor. Eski anlayışlı, hoşgörülü tutumunu kaybetti. Evet, hem medya hem de muhalifleri tarafından zamanında çok bel altı vuruldu, yok edilmek istendi, ancak bugün hala aynı sertliği sürdürmesine gerek kalmamasına rağmen, katı tutumundan kurtulamıyor.
- LAİK sistem, laik hoşgörü, özellikle kamuoyu düzeyinde giderek eriyor, geriliyor. Dindarlık ön plana çıkıyor. Dindarlar veya öyle görünenler etkili oluyor, daha fazla zenginleşiyor. Sanki mümin çevreye dahil değilsen, iş bulamazmışın gibi bir hava esiyor. İçki içmek, türbansız dolaşmak sanki giderek zorlaşıyor.
- DIŞ POLİTİKA’da, yaptığı çok iyi işlerin yanı sıra, son dönemlerde İran ve İsrail politikalarındaki gidiş,  birçok kişiyi rahatsız eder oldu. Türkiye’nin geleneksel politikalarında bir kayma,  bir raydan çıkma hissediliyor. Bu şekilde devam edildiği, bir olanak yaratıp geri dönüş yapılmadığı taktirde, Ankara’nın Washington ve Brüksel ile ilişkileri fena halde darbe yiyebilecektir. Bunun ülkemize yansıması da çok ağır olacaktır. Ekonomi de sarsıntılar yaşanabilir, sokaklarda Yeşil İslamın Bayrakları dalgalanabilir. Bu da sistemi çatlatabilir.
- PKK terörü ile çok iyi başlayan bir mücadele, şimdi yine eskisi gibi sadece Güvenlik açısından ele alınır oluyor. Oysa bu yaklaşımın geçmişte bir sonuç vermediğini de en iyi bilen kişi olmasına rağmen, Erdoğan seçim öncesinde, eskiler gibi davranmaya başladı.
- TOPLUM YORULDU ve değişim istiyor. İki dönemden çok başta kalan iktidarlar, ülkedeki gerilimi inanılmaz oranda arttırıyorlar. Toplumdaki sürtüşmeler büyüyor . İktidarı değiştirmek, neredeyse ortak bir hedef oluyor. İstikrar kalmıyor.
İşte bunlardan dolayı, Erdoğan’dan korkuyorum...

SONUÇ...
Şimdi lütfen söyleyin.
Erdoğan ile mi, yoksa Erdoğan’sız mı devam edilmeli.
Tüm yorgunluğuna rağmen, Erdoğan’a mı oy verilmeli, yoksa Koalisyon’ların getireceği istikrarsızlıklara rağmen Erdoğan’a HAYIR mı demeli?
Referandumu bir işaret fişeği gibi mi kullanalım?
Yarın bu konuya devam edeceğim.

posta



Bu yazı 1,301 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 27 Eylül 2012 Türkiye, Suriye'de frene basıyor...
    • 25 Temmuz 2012 Türkiye'siz İsrail'in eski etkinliği kalmadı...
    • 20 Temmuz 2012 Esad için yer aranmaya başlandı, ancak henüz kabul eden ülke bulunamadı...
    • 13 Temmuz 2012 Washington Ankara'yı yavaşlatmaya çabalıyor
    • 27 Haziran 2012 Türkiye karizmasını çizdirmedi...
    • 21 Haziran 2012 PKK, vurdukça devre dışı kalıyor...
    • 25 Nisan 2012 23 Nisan müsamelerinden kurtulamayacak mıyız?
    • 19 Nisan 2012 Böyle subay yetiştirirseniz, Darbe'ye hayret etmeyin
    • 2 Mart 2012 ABD raporu: Ermenistan ile ilişkiler açılmalı...
    • 21 Şubat 2012 Bu defa MİT kazandı, ancak dikkat...
    • 9 Şubat 2012 Bırakın dindar nesli, tablet nesli geliyor...
    • 23 Aralık 2011 Biz neden kızıyoruz, asıl Sarkozy utansın...
    • 15 Aralık 2011 Gül 2014'e kadar Çankaya'da...
    • 10 Aralık 2011 Erdoğan çekildi, partinin haline bakın...
    • 30 Kasım 2011 Başbakan'ın ameliyat sonucu saklanmamalı...
    • 27 Ekim 2011 Devlet ne yapsa, bir türlü yaranamıyor...
    • 20 Ekim 2011 Bu açık bir cinayettir, bir savaş ilanıdır
    • 29 Eylül 2011 PKK vuruyor, ancak kışkırtamıyor...
    • 21 Haziran 2011 Erdoğan'ı tarihe asıl Kürt sorunu geçirir...
    • 22 Nisan 2011 Türkiye, BDP'ye sahip çıktı

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,787 µs