En Sıcak Konular

Fehmi Koru


Fehmi Koru
0 0 0000

BDP bu defa treni kaçırmamalı



"Şu sıralarda kim/ler/in yerinde olmak istemezdin?" sorusuna tereddütsüz cevabım şu: Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) milletvekillerinin ve 'Kürt siyaseti' zemininde ismi öne çıkmış kişilerin... Sebebi de belli: Siyasi zeminleri altlarından kaymaya başladığı için...

Halkoylamasına sunulan anayasa değişikliği paketi en fazla 'Kürt siyaseti'ni ilgilendiriyor. 12 Eylül askeri darbesi bütün Türkiye'nin üzerine bir kâbus gibi çökmüştü, ancak Güneydoğu Anadolu halkı ve ileri gelenleri daha büyük mağduriyetler yaşadı askeri yönetim altında. Hasan Cemal'in 'Kürtler' kitabından Diyarbakır Cezaevi'nde sergilenen eziyetleri okumak bile kimlikleri yüzünden insanların o dönemde çektiklerinin boyutunu öğrenmek için yeterlidir.

'Kürt siyaseti' izleyenler ve özellikle BDP'li milletvekilleri, her şeyden önce 12 Eylül'le hesaplaşma ve hak arama imkânı sağlayan bir anayasa değişikliği paketini Meclis'te sahiplenemediler. Sahiplenebilselerdi, kendilerinin umursamazlığı yüzünden düşen 'parti kapatmayı' zorlaştırmayı amaçlayan madde de geçer, hatta en baştan olumlu tavır alabilselerdi paketin zenginleşmesine katkıda da bulunabilirlerdi.

Siyaset adamı olmak siyasetin sağladığı imkânları iyi değerlendirmeyi gerektirir; BDP milletvekilleri önlerine çıkan gerçek birer siyaset adamı olma fırsatını ellerinin tersiyle itmiş oldular.

Hiç değilse o noktada kalabilseler ve anlamsız tavırlarını halkoylamasını boykot hevesine kadar vardırmasalardı. Yanlış pusulayla yola çıkan menziline asla varamaz. Yığınakta yaptıkları hatayı cephede de sürdürdü BDP'liler ve hiçbir anlam taşımayan 'boykot' kararını alabildiler.

Aldıkları kararın esas sahibinin kim olduğunu, tek bir adresten gelen telkinlere itiraz edemediklerini ben de biliyorum elbette; zaten kaçan fırsat da bu yüzden: BDP milletvekilleri sürecin herhangi bir noktasında kendilerinden beklenenin yanlış olduğunu görüp doğru tavrı savunabilselerdi, daha geniş kitleleri temsil hakkını da kazanabilirlerdi. Tek kişinin oturduğu bir tribüne doğru atılan çalımın zevki olmaz; bunu bir türlü anlayamadı BDP'liler...

Kayıplarını hesap edebilecek halde değiller bugün, ama 13 Eylül günü ortaya çıkacak tablo en fazla onları ilgilendiriyor. Sandık başına giden seçmenlerin çoğu 'Evet' demiş olsa da, 'Hayır' demiş olsa da en büyük kaybı 'Kürt siyaseti' zemininde politika yapanlar yaşayacak çünkü...

'Evet' çıktığında, hele beklendiği gibi Güneydoğu'nun belli başlı illerinde halkın büyük çoğunluğu da sandık başına gitmiş ve 'Evet' oyu vermişse, tabanlarıyla irtibatlarının koptuğu gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalacak BDP'liler... 'Hayır' oyu fazla çıkmış ve anayasa değişikliği paketi reddedilmişse, bu defa, söyleyecek sözlerinin çoğunu inkâr ettikleri için zora düşecek BDP'liler...

Onlar için iki tarafı da pis bir değnek durumunda anayasa değişikliği için yapılacak halkoylaması...

Her şerden bir hayır umulmaz, ama yanlışlıklar komedisini zorlayan siyaset kadrosu bu defa doğru bir karşı-hamle yapabileceği görüntüsü verdiği için umutluyuz. Tıpkı 12 Eylül'le hesaplaşmayı mümkün kılan anayasa değişikliği girişimine sahip çıkmak en fazla onlara yakışacağı gibi, PKK'nın şiddetin dozunu artırarak sürdürdüğü eylemlerin sona ermesinde rol almak da en çok BDP'li siyasetçilere yakışır... İlk fırsatı kaçırdılar, şimdi ise, PKK'yı eylemsizliğe yönlendirebilir ve beklendiği üzre şiddetten uzaklaşan bir yeni anlayışı hakim kılma yolunda çaba gösterirlerse, treni son istasyonda yakalamayı başarabilirler.

Bunu bir başarsınlar, gıptayla onların yerinde olmak isteyecek çok kişi çıkacaktır.
 
yenişafak



Bu yazı 1,007 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Ak Parti kongresinin düşündürdükleri...
    • 28 Eylül 2012 Yalan dünya, hem de ne yalan
    • 23 Eylül 2012 Tartışma sağlık alametidir
    • 20 Eylül 2012 Darbeler, CHP ve Deniz Baykal...
    • 18 Eylül 2012 CHP’nin özrünün anlamı
    • 16 Eylül 2012 Hayasızca saldırının düşündürdükleri
    • 11 Eylül 2012 O da bir gün bitecek...
    • 9 Eylül 2012 Ne olur, ne olamaz...
    • 6 Eylül 2012 Suriye politikasına yeniden bakmak
    • 29 Ağustos 2012 Türkiye Pakistan, Hatay da Peşaver değil...
    • 26 Ağustos 2012 Hayatları oyun
    • 19 Ağustos 2012 Orhan Pamuk tiksiniyormuş, ben acıyorum...
    • 14 Ağustos 2012 Milletvekili neden kaçırılır?
    • 12 Ağustos 2012 ‘Yeni gazetecilik’ denen şey
    • 9 Ağustos 2012 Tuzak varsa tedbir nerede?
    • 3 Ağustos 2012 Komutan tanıklık yaptı
    • 31 Temmuz 2012 Abdullah Gül ‘yeniden’ ha, gerçekten mi?
    • 24 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu siyaseti kirli (mi) görüyor
    • 18 Temmuz 2012 CHP’nin Ak Parti açmazı
    • 17 Temmuz 2012 CHP makas değiştirirken...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,585 µs