En Sıcak Konular

Cengiz Çandar


Cengiz Çandar
0 0 0000

Evet! Silahlar sussun diye...



PKK’nın geçen hafta ilan ettiği ateşkes 17 yıl içinde 7. kez söz konusu oluyor. Bu, 17 yıl içindeki 7 ateşkesin en önemli üçüncüsü.
İlk ateşkes, benim de yerinde izlediğim, Lübnan’ın Bekaa Vadisi’ndeki Bar Elias kasabasında Abdullah Öcalan’ın basın toplantısında ilan edilmişti. Celal Talabani, Türk devletinin isteği üzerine arabuluculuk yapmıştı. Hemen herkes tarafından ‘Kürt sorununun çözümü’ için en istekli ve kararlı devlet adamı Turgut Özal Cumhurbaşkanı idi.
İlk ateşkes, bir ay süreyle ve birtakım şartlar ileri sürülerek ilan edildi. Devletin tepesinde uyum yoktu. Cumhurbaşkanı ve Başbakan, birbirleriyle neredeyse görüşmeme durumundaydılar. Bir ay geçtiğinde, sorunun çözümü yönünde tek bir adım atılmadı.
Türkiye, PKK ateşkesine hazır değildi. Abdullah Öcalan, ateşkes süresinin dolduğu gün, daha da kalabalık bir topluluk önünde ateşkesi süresiz ve şartsız uzattı.
O gün Turgut Özal hayatını kaybetti. Vefatının 40’ı çıkmadan, Bingöl karayolunda silahsız 33 asker pusuya düşürülerek şehit edildi. Turgut bey, bana ölümünden 48 saat önceki görüşmemizde, ateşkesin çökmesi halinde ‘terörün misliyle geri dönmesinden ve kanın gövdeyi götürmesinden endişe ettiğini’ söylemişti.
Korktuğu başımıza geldi.
1993-1996 arasında kan gövdeyi götürdü. Faili meçhuller ortalığı kapladı. Köylerden insanlar söküldü, sürüldü. 30 bini PKK’lı ya da Kürt, 5 bin küsuru güvenlik kuvvetlerinden, 40 bin dolayında vatandaşımız, bu dönemde toprağa düştüler.
Bingöl eyleminin Öcalan’ın bilgisi dışında gerçekeştiğine ilişkin güçlü tahminler ve kanıtlar var.
İkinci önemli ateşkes, Abdullah Öcalan’ın Kenya’da yakalanıp, Türkiye’ye getirilmesi, İmralı’da tutuklanmasının gerçekleştiği 1999 yılında yine onun talimatıyla yürürlüğe girdi ve 1 Haziran 2004’e dek ayakta kaldı. PKK’nın ‘eylemsizlik’ dediği beş yıllık bir süre içinde, Kürt sorunu ve onunla birlikte ‘PKK sorunu’nun çözümü için doğru dürüst bir adım atılmadı, beş yıllık koca süre heba edildi.
17 yıl içindeki bu üçüncü en önemli ateşkesin geçmiştekilerden farklı olacağına dair olumlu sinyaller var. Hükümet hükümet edebildiği ve sorunun çözümü yönünde 12 Eylül referandumu ve belki de önümüzdeki yıl yapılacak genel seçimlerden sonra kararlı adımlar atılabildiği takdirde.
***
Son ateşkesin 20 Eylül’e dek süreli olması, hatta Abdullah Öcalan’ın bunu gereksiz bulup 13-14 Eylül’e kadar sürmesini istemesi, ateşkesin ‘kalıcı’ olma şansını ortadan kaldırmıyor. Nasıl 16 Mart 1993 tarihli ateşkes, süresinin dolduğu bir ay sonrasında Turgut Özal’ın hayatını kaybedeceği bilinmeden ‘süresiz ve şartsız’ olarak uzatılmış ise, bu da öyle olabilir. Olmalıdır da.
Ateşkesin ‘kalıcılığı’ konusunda ‘olumlu sinyaller’in başında, Hasan Cemal’in pek sevdiği ve pek sık kullandığı deyimle ‘ellerin tetikten çekilmesi’ için kuvvetli kitlesel bir iradenin varolması geliyor.
‘Kürt sokağı’ öyle istiyor ve PKK, herşeye bigane kalsa bile ‘Kürt sokağı’nın güçlü iradesine bigane kalamaz durumda. Zaten ateşkes de, her şeyden önce, ‘Kürt sokağı’ sayesinde geldi.
Türkiye’de ‘Kürt sokağı’nın duygularını en isabet ve ustalıkla yansıtan kalemlerin başında, DTP kapatma kararıyla ‘siyasi yasaklı’ durumuna düşürülen Orhan Miroğlu var. Orhan Miroğlu, Taraf’ta ‘Yüzleşme’ adlı köşesinde olağanüstü önemli ve güzel yazılara imza atıyor.
Cumhuriyet tarihinin ‘son Kürt isyanı’nın başlangıç tarihi olarak kabul edilen 15 Ağustos günü yayımlanan ‘15 Ağustos’la yüzleşmek...’ başlıklı yazısını iktidar sahiplerinin kesip saklamaları ve sık sık göz atmaları yararlı olur.
Orhan Miroğlu’nun çarpıcı tespitlerde ve daha ziyade PKK’ya uyarılarda bulunduğu yazısındaki şu son derece doğru değerlendirmeyi kaydedelim:
“Son Kürt isyanını diğer isyanlardan farklı kılan en önemli şey, kuşkusuz sınıfsal karakteri ve ideolojisidir. Ağalık, Şeyhlik, Mirlik gibi geleneksel yapıların tarihsel öncülüğü PKK’nın tarih sahnesine çıkmasıyla beraber sona erdi.
PKK, Kürt köylüsünü örgütledi ve savaşa soktu.
Kürt hareketinde demokratik ve yasal süreç önemli oranda sona erdi. Silahın ve şiddetin belirleyici olduğu bir dönem başladı... Şimdi bu savaşı sürdürmek için hiçbir sebep kalmadı...”
Niçin?
Orhan Miroğlu’yla devam edelim:
“Eruh ve Şemdinli’den bu yana geçen zamanda, çok farklılaşmış, sosyal ve siyasal dönüşümler geçirmiş, sosyolojisi değişmiş, sisteme entegre olmuş, ve doğrusu korkuları, endişeleri de bir hayli artmış bir toplumu, dağlardan yönetmeye devam etmek, ve bu toplum adına ‘demokratik özerklik’ denen modeli bir pazarlık meselesi gibi öne sürmek Kürt’üyle, Türk’üyle bu ülkenin anlayabileceği bir şey değildir.
‘Yanlış zamanda haklı talepler’ ileri sürmek, muhtemel bir müzakere ve diyalog sürecini imkânsız hale getirebilir. Bugünün meselesi silahların susmasıdır, ve her ne konuşulacaksa ancak silahlar süresiz olarak sustuktan sonra konuşulmasıdır.
Bu adımı PKK’den beklemeye hakkımız var. ‘Bayram ateşkesi’ de bu büyük derde deva olmaz.”
***
Orhan Miroğlu, yazısının sonunda ‘gelinim sana söylüyorum kızım sen anla’ anlamında PKK’ye seslenirken, iktidara ve aslında hepimize şu sözlerle sesleniyor:
“Bayramdan sonra, şunlar şunlar olmasa yine savaşa devam ederim anlamını taşıyan bir ateşkes ilanı insanın sevincini yarım bırakıyor.
Diyarbakır’ı Amerikan ordusu bile işgal etse, ve PKK olmasa, Kürtler kelepir bir çözüme razı olmazlar. PKK bu gerçeğe güven duymalıdır, silahlara değil.”
PKK kadar, iktidar ve Türkiye’nin kamuoyu da ‘Kürtlerin kelepir bir çözüme razı olmayacağını’ anladığı anda, ateşkesin ömrü uzayacaktır ve ‘kalıcılığı’ sağlanacaktır.
‘Mesaj alınmıştır’; anlaşılıyor.
12 Eylül’de ‘evet’le birlikte Türkiye’nin zaptedeceği ‘yeni demokratik mevzi’, Kürt sorununun, Kürtlerin razı olmayacağı ‘kelepir çözümü’nün ötesinde arayışları mümkün kılacak bir ‘siyasi iklim’ oluşturacağı için önümüz açılacak.
Türkiye’nin yakın geleceğine ilişkin ‘büyük fotoğraf’ı görebilmek için evet!

radikal



Bu yazı 1,292 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 2 Mart 2012 'İç savaş salgını' ve 'korunma yolları'...
    • 8 Şubat 2012 Türkiye, Suriye'de savaşa mı gidiyor?
    • 13 Temmuz 2011 Diyarbakır DTK'nın, BDP Ankara'nın
    • 22 Haziran 2011 Türkiye'nin doğru Suriye pusulası
    • 14 Haziran 2011 Yeni anayasa için AK Parti-BDP-CHP uzlaşması
    • 13 Mayıs 2011 İktidar Kürt sorununu anlamalı
    • 16 Nisan 2011 AK Parti'nin Güneydoğu'da 'siyasi ricatı...'
    • 12 Nisan 2011 Aday listelerini okuma kılavuzu
    • 1 Mart 2011 Hoca ve 28 Şubat'ın cenazesi
    • 22 Şubat 2011 Libya: Osmanlı dominosu ve Bingazi'deki kan davası
    • 19 Şubat 2011 Ergenekon faturası
    • 5 Şubat 2011 Mısır'ın tarih yazdığı gün...
    • 8 Ocak 2011 Hizbullah tahliyesi mi rönesansı mı?
    • 5 Kasım 2010 TAK, ne kadar PKK, ne kadar 'Ergenekon?'
    • 29 Ekim 2010 'Tek Cumhuriyet'in iki Ankara'sı
    • 26 Ekim 2010 Bu gidişle katilden çocuk yaratılacak
    • 6 Ekim 2010 Washington'daki Türkiye
    • 1 Ekim 2010 Daha seyahatin başı, çözümün eşiği değil...
    • 29 Eylül 2010 Türkçeye onurunu iade edin
    • 21 Eylül 2010 Hakkâri provokasyonuna inat

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,743 µs