En Sıcak Konular

Engin Ardıç


Engin Ardıç
0 0 0000

Aydın Doğan'ın ana günahı



Aydın Doğan'ın basın ve yayın organlarının satılacağına dair haberler çıkıyor. Adamları bunu sürekli yalanlıyorlar ama onlara kimse inanmıyor.
Aydın Bey, "hepsini satacak değilim, ortak arıyorum" demeye getiriyor. "Vergi cezalarımı ödeyebilmem için acilen para lazım" demiyor tabii.
Medyadan "tümden" mi çekilir, yoksa bir kıyısından tutunup kalmaya mı çalışır, o kadar da önemli değil. Öyle ya da böyle, Aydın Doğan bitmiştir.
Belki başka işler de yapar, kızları ve damatları işlerini sürdürürler, ya da herşeyi onlara devredip emekli olur, parası da torununun torununa yeter ama bir "medya patronu" olarak bitmiştir. "Fonksiyonu" kalmamıştır. Şu anda "uzatmaları" oynuyor.
Kızının TÜSİAD yönetiminden "gönderilmesi" (kibarcasını söyledik) bunun böyle olduğunun göstergesiydi. Aydın Doğan, kızı vasıtasıyla dolaylı da olsa, artık büyük burjuvaziyi temsil etmiyor, onun önderliğini sürdüremiyordu.
Geldi ve geçiyor... Bir kuyruklu yıldız gibi diyebilmeyi çok isterdim...
Ama onun gelip geçişi, biraz yatağından taşıp ortalığı dağıtan sel gibi oldu.
Aydın Bey, sekiz yıldır körü körüne çok sert, hatta "vahşi" muhalefet yaptı. Kimi adamları ruhlarının "puşt" eğiliminden, kimi adamları da "solculuk falan ettiklerini" sanarak bu vahşi muhalefete destek verdiler, bayrağını taşıdılar.
Fakat günahı bu değildir. Sonuçta, muhalefet herkesin anayasal hakkıdır.
Aydın Doğan'ın günahı, "ticari çıkarları için sürdürdüğü muhalefete 'laiklik ve Atatürkçülük kavgası' kılıfını uydurmaya çalışmak" olmuştur.
Bunu yutan da çok oldu...
Aydın Bey kuldan korkmadı, bravo. Ama, Allah'tan da korkmadı! Hükümete diş geçiririm sandı, geçiremedi. Deviririm sandı, deviremedi. Devirmeye çalışan başkalarına arka çıkarım sandı, çıkamadı.
Aydın Bey'in adamları Türkiye'yi gerdiler de gerdiler, gerdiler de gerdiler... Ruh sağlığımızla oynadılar.
Onlara sorarsanız Türkiye ölmüştü, bitmişti, mahvolmuştu, battı batıyordu... Oysa gerçekler böyle demiyorlardı.
Kendi uydurdukları yalanlara inananlar ya da bu yalanların etkisi altında kalanlar da, olup bitenlere, hele hele seçim ve referandum sonuçlarına hep şaştılar kaldılar. Şimdi artık medyada muhalefet, az seyredilen bazı televizyon kanallarına, öldür Allah hep az satan bazı gazetelere ya da yeni zuhur eden ve alt tabakaya seslenen "lumpen" yayın organlarına sığınıyor...
İşte bu nedenle de, elinizde tuttuğunuz şu liberal gazete basının yeni "amiral gemisidir" artık. "Bürokrasinin sözcülüğünü" de, tarafsız görüntüsünü sürdürmeye çalışan gene yeni bir gazete üstüne almaktadır ama onun da sürümü hep geri kalmaktadır. Yaygaracı lumpen gazetesi bile onu geçmiştir.
Aydın Doğan kendine de, dükkanlarına da yazık etti.
"Anadolu köylüsünün burjuvalaşma tarihine" altın harflerle geçebilirdi. "Taşra taciri" olarak kalacak.
Yeni Türkiye'nin adamı, önderlerinden biri olamadı, geçiş döneminin yıldızı oldu. Medya patronluğu da, hem kendi hayatında hem basın tarihinde bir "arıza" olarak kaldı. Ne yeni yüzyılı anlayabildi, ne yeni Türkiye'yi... Bir heves etmişti, geçmek zorunda kalıyor.
John Maynard Keynes'in dediği gibi "uzun vadede hepimiz ölmüş olacağız"... Hepimiz de bir geçiş dönemine denk geldik, ufak ufak da gidiyoruz artık... Türkiye'nin bendenizi hatırlayacak kadar kadirbilir olduğunu sanmıyorum. Fakat, diyelim yirmi birinci yüzyılın ikinci yarısında, Aydın Bey nasıl hatırlanacaktır acaba?
Herhalde Malumatçı Baba Tahir gibi değil de... Bir Erol Simavi gibi mi, bir Halil Lütfi gibi mi?



Bu yazı 1,192 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Tayyip gitsin de Hitler mi gelsin?
    • 15 Ağustos 2012 Atraksiyon
    • 29 Temmuz 2012 Akşam diyordun Abbas
    • 23 Temmuz 2012 Özeleştirini yap Kemal arkadaş!
    • 16 Temmuz 2012 Fransa'nın Kılıçdaroğlu'su
    • 15 Temmuz 2012 Onları geri kazanalım
    • 4 Haziran 2012 Ay birbirinizden farkınız mı vardı?
    • 26 Mayıs 2012 İç savaş istediklerini söylemiştim
    • 29 Nisan 2012 Coşku duyulacaaak... Duy!
    • 13 Nisan 2012 Osmanlıca dersi de konulsun
    • 8 Nisan 2012 Osmanlı'da garaj mes'elesi
    • 23 Mart 2012 Hatırlayalım hatırlatalım
    • 7 Mart 2012 ''Haybeden Şef Gezisi''
    • 29 Şubat 2012 Senin de adın Kemal
    • 12 Şubat 2012 Lafının ardında dur
    • 19 Ocak 2012 Aman oğlum, vururlar ha
    • 6 Ocak 2012 Zurnanın zırt dediği yere henüz gelmedik
    • 5 Ocak 2012 İlker Paşa bize de ifade versin
    • 2 Ocak 2012 CHP'yi destekliyorum
    • 19 Aralık 2011 Olmayanı olduramazsınız

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,796 µs