En Sıcak Konular

Nasuhi Güngör


Nasuhi Güngör
0 0 0000

Türkiye Irak’ta yenildi mi?



Irak’ta hükümet kurma çalışmaları nihayet tamamlanıyor. Aylardır devam eden krizin, Celal Talabani’nin cumhurbaşkanlığı ve Nuri El Maliki’nin başbakanlığı ile çözüme kavuşması ilk bakışta tuhaf görünebilir. Çünkü sanki Irak’ta hiçbir şey değişmemiş gibi, iki aktörle yola devam ediliyor. Gerçekten öyle mi, birlikte bakalım.
Kuşkusuz işlerin bu noktaya gelmesinde Irak’ın iç dengeleri kadar, bölgesel ve uluslararası faktörler de rol oynadı. Irak’tan çekilme takvimini neredeyse tamamlayan Amerika’yı ve bölgeye yönelik ilgisini son yıllarda aktif hale getiren İngiltere’yi de sayarsak, iktidar denkleminin uluslararası aktörlerle iç içe olduğunu görebiliriz. İki önemli bölgesel güç olarak Türkiye ve İran’ı hatırlatmakta yarar var.

***

Seçimlere Ankara-Londra hattının desteği ile giren ve Sünni grupları çatısı altında toplayan Iyad Allavi liderliğindeki Irakıye listesi, sonuçlar açıklandığında birinci olarak öne çıksa da, parlamento aritmetiği bir hükümet modeli kurmasına izin vermedi.

Barzani ve Talabani önderliğindeki Kürtler, Ankara’nın Allavi ile yakınlığına sıcak baktı. Ancak diğer dengeleri dikkate alarak tüm hükümet alternatiflerinde masada yer aldı, kuşkusuz bu doğru bir tercihti.

Seçimlerin iki büyük Şii listesi, İran’ın girişimleri sonucunda yakınlaştı ve ardından küçük bazı gruplar dışında birleşme kararı aldı. Ancak bu birleşme de tek başına hükümet kurmaya yetmiyordu ve gözler yine Kürt gruplara çevrilmişti.

Bugün gelinen aşamada, Talabani’nin yeniden devlet başkanı, Maliki’nin ise başbakan olarak yola devam etmesi, bir bakıma böyle bir Şii-Kürt ittifakının sonucu. Sahici mi ya da kalıcı mı soruları için

çok erken.

***

Peki bu tabloya bakarak Ankara’nın Irak’ta yenildiğini söylemek mümkün mü? Eğer sadece Allavi’nin başbakan olamaması üzerinden bakarsak, bir başarısızlıktan söz edilebilir. Ancak Türkiye’nin uzun yıllardır devam ettirdiği Irak politikasına bakıldığında daha farklı bir tabloyla karşılaşabiliriz.

Bir önceki seçimlerde Ankara’nın en temel tezlerinden birisi, Irak’ta yaşayan Sünni grupların mutlaka seçimlere girerek sistemde yer almasıydı. Türkiye’nin bu tezinin arka planında geleneksel kod uyumlarının yanı sıra, Irak’ta istikrarın sağlanmasında Sünnilerin vazgeçilmez olduğu tespiti de yer alıyordu. Nitekim bu ısrar sonuç verdi, Sünniler önemli ölçüde seçimlere katıldılar ve parlamentoda yerlerini aldılar.

***

2010 seçimlerinde Ankara bu kez bir siyasi liderliğin çatısı altında Sünni grupları birleştirmeyi hedefledi. Bunda başarılı oldu, hatta desteklediği liste seçimlerden birinci olarak çıktı. Ancak yukarıda ifade ettiğim gibi, bu sonuç hükümet kurmaya yetmedi.

Başbakan olarak yola devam eden Nuri El Maliki, hatırlanacağı gibi kısa süre önce Türkiye’de önemli temaslarda bulundu. Maliki, Şii bir aktör olarak sahnede yer alsa da, dünyaya tümüyle İran penceresinden bakmayı sıcak karşılayan bir isim değil. Bu bakımdan yeni dönemde Ankara’ya yakınlık kurması sürpriz olmayacak. Bu yakınlığın bir önceki dönemde ciddi temelleri olduğunu da unutmayalım.

Hükümetin kurulmasında kilit rol oynayan Kürtlere gelince. Umarız ki Türkiye, Bağdat’taki en önemli müttefikinin Kürtler olduğunu unutmaz. Şu ana kadar gelinen noktada, sadece terör ya da Kürt meselesi üzerinden değil, bir ortak gelecek algısı üzerinden bağlar kurduğumuz Irak Kürtlerinin iktidar dengelerinde güçlü olması, aynı zamanda Ankara’nın da gücü olacak.

star



Bu yazı 1,047 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 6 Nisan 2013 Kraliyet patron, biz taşeron muyuz?
    • 27 Eylül 2012 Ordu neden değişmek zorunda
    • 21 Eylül 2012 Eylül ayının kara listesi
    • 14 Eylül 2012 Yeni Türkiye ve yeni ekonomik model
    • 13 Eylül 2012 Libya saldırısı ve Türkiye’nin kodları
    • 3 Eylül 2012 Türkiye’nin yalnızlığı ve Mısır
    • 30 Ağustos 2012 Ankara-Paris rekabeti
    • 24 Ağustos 2012 İstihbarat zaafı var mı?
    • 23 Ağustos 2012 BDP niçin çıldırdı?
    • 17 Ağustos 2012 Fırsat treni telaşı
    • 16 Ağustos 2012 Yola nasıl devam edeceğiz?
    • 10 Ağustos 2012 ‘Gergin Barış’ın sonu mu?
    • 6 Ağustos 2012 PKK’nın intiharı
    • 27 Temmuz 2012 Henüz vakit varken
    • 20 Temmuz 2012 Suriye sorunu ve Türkiye’nin özgüveni
    • 19 Temmuz 2012 Şam’daki patlama ve Moskova’daki Türkiye
    • 28 Haziran 2012 Türkiye itibar mı kaybediyor?
    • 22 Haziran 2012 Mısır, Suriye ve derin iktidarlar
    • 21 Haziran 2012 Müzakere akıldır, güçtür
    • 14 Haziran 2012 Beka endişesinin dayanılmaz cazibesi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,175 µs