En Sıcak Konular

Ismet Berkan


Ismet Berkan
0 0 0000

Sınır ötesi harekât mı, sıcak takip mi?



Bugünlerde PKK'ya yönelik haklı öfkenin artmasıyla birlikte heyecanlı bir tartışma içindeyiz. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in açıklamalarında hep Kuzey Irak'taki PKK kamplarına yönelik bir operasyonun imaları var.

Hatta Başbakan önceki gün Kıbrıs'a gitmezden önce, gereken siyasi kararın alınıp (herhalde Genelkurmay'a) talimatın da verildiğini açıkça söyledi.

Peki neyin kararı alındı ve talimatı verildi?

Bu soruyu sormamın nedeni şu: Bir yandan da bir çeşit diplomatik hareketlilik yaşanıyor aynı tartışmanın içinde.

Amerikan ve Irak elçileri Dışişleri'ne çağrılıyor, onlarla uzun konuşmalar yapılıyor. Bütün bu hava Türk basınına, Türkiye'nin Irak hükümetine ve Irak'ı işgal altında tutan Amerika'ya, "PKK'ya karşı askeri operasyonu siz yapmazsanız biz yaparız" dendiği şeklinde yansıyor.

Ama öte yandan hükümet yetkilileri, 'ulusal ve uluslararası hukuktan doğan' haklardan söz ediyorlar.

Yapılacak olan ne?

Benim bildiğim, uluslararası hukukun izin verdiği müdahale türü 'sıcak takip'tir. Yani, Türkiye-Irak sınırının coğrafi şartları da dikkate alındığında, diyelim Türkiye sınırları içinde bir karakola saldıran veya varlığı saptanan bir grup PKK'lı ile sıcak temas kurulur, onlar kaçar biz kovalarız ve Irak sınırından içeri girilir, çatışma orada da devam eder.

Bu sıcak takiptir. Bunun mekanizmaları vardır. Yine yanlış bilmiyorsam, ilgili vali, karşı tarafın yetkilisini arar ve onu durumdan haberdar eder, mümkünse iznini alır ve sıcak takip gerçekleşir.

Amerikan Büyükelçiliği kaynakları, Türkiye'nin 'sıcak takip' hakkına soğuk yaklaşmıyorlar. Hatta, Sabah Gazetesi Genel Yayın Müdürü Fatih Altaylı'nın aktardığına göre bir Amerikalı diplomat ona, 'Zaten bu sık sık oluyor, biz de sesimizi çıkarmıyoruz' demiş. Gerçi daha sonra bu sözlerin yanlış aktarıldığı söylendi Radikal kaynaklarına ama yine de durum değişmiyor: Amerikan Büyükelçiliği'ne göre 'sıcak takip' serbest. Peki ne rahatsız ediyor Amerika'yı ve Irak'ı?

Rahatsız eden şey 'sınır ötesi harekât.' Ama zaten, sınır ötesi harekâtın şartları da tam olarak oluşmuş değil. Daha doğrusu, böylesi bir harekât için gerekli askeri destek yok.

Geçmişte Türkiye çok kez sınır ötesi harekât düzenledi. Bu harekâtların hemen hemen tamamında Mesut Barzani'ye bağlı KDP peşmergeleri Türk ordusu ile 'koordinasyon' içinde çalıştı. Yani onlar PKK'yı güneyden sıkıştırdı, çatışmak pahasına geçişe izin vermedi, Türk ordusu da kuzeyden gelip imha harekâtı yaptı.

Buna rağmen, gerek Barzani güçlerinin her zaman verdikleri sözü tutmaması ve gerekse bölgedeki coğrafi koşullar nedeniyle PKK imha edilemediği gibi komuta kontrol yapısına da zarar verilemedi, ama bazı kamplarda ciddi lojistik depolar ele geçirildi.

Şunu bilmemiz lazım: Irak Amerikan işgali altındayken ve Kuzey Irak'ta bir Kürt Federe Devleti varken, bizim Kuzey Irak'a geçmişte olduğu gibi sık sık 'sınır ötesi harekât' düzenlememiz olanaksız. Eğer bugünlerde yapılan diplomatik kriz yönetimi ile bir şans elde edilecekse, bu şans bizim uzun bir gelecek için elde edebileceğimiz sınırlı sayıdaki şanstan biri olacak.

Eğer öyleyse, Türkiye'nin hazırlığını çok ama çok iyi yapıp bir 'altın vuruş' gerçekleştirmesi, PKK'yı tamamen imha edemese bile komuta kontrol yapısını ele geçirebilmesi, yok edebilmesi, uzun süre kendine gelemez hale getirmesi gerekir. Yoksa harekât başarılı sayılamaz.

Bu 'iyi hazırlık'a güneyden Amerikan veya peşmerge güçlerinin desteği de dahil. Çünkü, Türkiye bölgeye tek başına girecek olursa PKK kolayca araziye dağılabilecek, köylerde ve şehirlerde gizlenebilecek. O zaman harekât daha başlamadan başarısız olacaktır.

Bir askeri harekât düzenleyip iç kamuoyunu tatmin etmek, 'Bak Amerika'ya da kafa tuttuk' demek yetmez, o harekât PKK'ya gerçekten ciddi ve kalıcı hasar da verdirebilmeli.

Çünkü dediğim gibi, bu harekât eğer yapılabilirse, belki de uzun süre için son harekât da olabilir, dikkat!

Bu yazı 1,001 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Temmuz 2012 ‘Tanrı Parçacığı’ bize neler vaat ediyor?
    • 10 Mart 2012 Tartışmayı içerikten biçime kaydırmak
    • 25 Haziran 2011 PKK dağdan nasıl iner
    • 26 Şubat 2011 1968 neden 68’de olduysa, şimdi de isyanlar ondan oluyor
    • 26 Aralık 2010 Seçim soruları: AK Parti kaç alacak, ya CHP?
    • 2 Kasım 2010 PKK’nın içine girdiği açmazı görmek
    • 31 Ekim 2010 ‘Kırmızı Kitap’efsanesinin sırları
    • 27 Temmuz 2010 Askeri vesayetin hukuki altyapısı
    • 24 Temmuz 2010 Enerji stratejimiz var mı?
    • 21 Temmuz 2010 Sahiden 12 Eylül'ü mü oylayacağız?
    • 14 Temmuz 2010 İran çelişkileri ve iç politika yansımaları
    • 7 Temmuz 2010 Liderler neden görüşecek, neyi görüşecek?
    • 5 Temmuz 2010 Dindar solcular
    • 3 Temmuz 2010 Kılıçdaroğlu, bu kafayla hiçbir şeyi çözemez!
    • 26 Haziran 2010 Hep aynı denklemin içine sıkışmak
    • 24 Haziran 2010 Eşit yurttaşlığa dayalı demokratik cumhuriyet
    • 13 Haziran 2010 Karpuz gibi ortasından ikiye bölünmüş ülke...
    • 6 Haziran 2010 Mahkûmun açmazı: Hayattaki karşılığı
    • 24 Mayıs 2010 Maalesef bizde hattı muhalefet yoktur, sathı muhalefet vardır
    • 4 Mayıs 2010 Eski defterleri açmak...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,727 µs