En Sıcak Konular

Hasan Cemal


Hasan Cemal
0 0 0000

Bir hayal: Genelkurmay müze olsun!



Muhafızların muhafızlığını kim yapacak?  Asker-sivil ilişkileriyle ilgili bu soru yüzyıllar öncesine  gidiyor.
Sormuşlar:
Bir toplum, kendini korumak için silahlı güç kullanmasına izin verdiği silahlı kuvvetlerini nasıl kontrol altında tutacak?
Bugün hâlâ özellikle Türkiye’de güncelliğini koruyan bu sorunun yanıtı İspanya’da 1980’li yıllarda bulunmuş ve uygulanmış:
Demokrasi ve hukuk devleti.
İspanya’ya kırk yıllık Franko diktasını yaşatan İspanyol ordusu, kendisini her zaman imtiyazlı görmüş, devlet içinde devlet olarak siyasete sürekli müdahale etmiş.
Ederken de hep aynı klişeleri yinelemiş:
“İspanya birdir, bölünmez!”
Veyahut:
“Ulusun değerlerini korumak için siyasete müdahale hakkımız vardır.”
Franko diktasının 1975’te sona ermesiyle birlikte demokrasiye geçiş süreci başlarken, İspanya’da en önemli sorun silahlı kuvvetlerin sivil otoriteye tabi kılınması olmuştu.
Bu açıdan, 1982’de Sosyalist hükümetin Savunma Bakanı olan Narcis Serra önemli bir rol oynamıştı. Serra’nın iki yıl önce kendi ülkesinde yayımlanan kitabı şimdi bizde İletişim Yayınları’ndan çıktı:
Demokratikleşme Sürecinde Ordu.
İlginç bir kitap. Sayfaların arasında, satır aralarında Türkiye’deki asker-siyaset sorunuyla demokratik çözüm anahtarları kendini ele veriyor.
Benim ilgimi çeken bir bölüm de, İspanyol ordusunun başkent Madrid başta olmak üzere ülkede ‘görünmez kılınması’ydı.
Bir başka deyişle:
Askeri karargâhların, birliklerin, kışlaların şehir dışlarına çıkartılması, askeri araç ya da askeri üniformanın günlük yaşamda fazla görünür olmaması vs...
Bu satırları okuyunca yıllarımın geçtiği Ankara’yla Bakanlıklar semti gözümün önüne geldi.
TBMM ile Bakanlıkların hemen dibindeki Genelkurmay Başkanlığı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı...
Askerin kuşatmasındaki sivil otorite odakları!
Bakanlıklar’daki, TBMM çevresindeki bu görüntüyü demokrasi adına içine sindiremeyen, bundan yakınan başbakanlara, siyasetçilere tanık olmuşumdur geçmişte...
‘Demokrasi Sürecinde Ordu’ kitabının sayfaları arasında dolaşırken, birkaç gün önce Taner Akçam’dan bir mesaj geldi.
Bir hayalim var diyordu:
“Agos önündeki toplantıyı yurtdışından izledim. Daha da acı veriyor insana ama belki sizlerin içeriden göremediğiniz bir şey var. Belki de ben öyle görmek istiyorum. Bunu seninle paylaşmak istedim.
Bir hayalim var:
Hrant Dink Partisi ya da hareketi kurulmuş. Bir tek şey istiyor:
Adalet!
Yalnız Hrant için değil, tüm faili meçhuller için, tüm acı çekenler için. Adaletin ötesinde bir başka şey daha istiyor:
Ankara’da TBMM’yi kuşatmış tüm askeri binaların boşaltılması.
Bunun sözünü de veriyor.
Bir hedefi daha var:
Genelkurmay Başkanlığı’nın binası boşaltılacak, bunun yerine Türkiye Hafıza ve Barış Müzesi kurulacak.
Askerler Ankara dışında, asker olmalarının gereği olarak nerede bulunmaları gerekiyorsa, orada olacaklar. Çünkü TBMM’yi kuşatmış askeri binalarla demokrasi olmaz.
Sizler belki içeriden bu kadar net göremiyor olabilirsiniz, acılar nedeniyle, adaletsizliğin çaresizliği nedeniyle...
Ama bir şeyler oluyor Türkiye’de, hem de ilk defa... Evet, ilk defa bir topluluk her yıl daha çok artarak bir cinayetin peşini bırakmıyor.
Bu görülmemiş bir şey.
Ne Abdi İpekçi, ne Uğur Mumcu cinayetlerinde oldu böyle bir şey. Sevgili Hrant herkesi, hepimizi birleştirdi. Hrant’ta toplumun tüm acıları, tüm adaletsizlikleri birleşti.
Bu yakınlarda Buenos Aires’e, kitabımın İspanyolca çevirisi için gitmiştim. Şehir merkezinde, Arjantin Deniz Kuvvetleri’nin kocaman kompleksinin boşaltıldığını gördüm.
Kışla, ‘Hafıza Müzesi’ yapılmıştı.
1970’li yıllarda, faili meçhul cinayete kurban gitmiş, ‘kaybolmuş’ insanların işkence edildikleri, hücrede tutuldukları binalar bu kışlanın içindeydi. O hücreleri tek tek görmek mümkündü. Kaybolan insanların küçük hikâyeleri de vardı orada...
Arjantin 1982’den beri demokrasiye geçmeye ve geçmişiyle yüzleşmeye çalışıyor.
Sonuçta, başkentin merkezindeki askeri kışlayı, ‘hafıza müzesi’ yaparak önemli bir adım attılar.
Ve unutma ki, Arjantin’de daha hâlâ cunta, darbe dönemiyle ilgili olarak devam eden onlarca dava var.”
İyi pazarlar!

milliyet



Bu yazı 1,106 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 16 Eylül 2012 Türkiye AB’nin, AB Türkiye’nin neresinde?
    • 13 Eylül 2012 Ve soruyorum Ak Parti iktidarına...
    • 7 Ağustos 2012 Özkök Paşa demokrasi adına bir şanstı!
    • 12 Mayıs 2012 Ak Parti’yle kadınlar, başörtüsü sorunu ve Kürt sorunu...
    • 18 Nisan 2012 Demokraside asker sorunu, sivil sorunu!
    • 15 Nisan 2012 Suriye’de akan kan ve evimizin içi!
    • 3 Nisan 2012 Suriye’de ben de tarafım!
    • 27 Mart 2012 Zamanın ruhu ve dış konjonktür PKK’ya karşı!
    • 21 Ocak 2012 İnsanlık ölmedi, karanlık sorgulanacak!
    • 18 Ocak 2012 Sanık Kenan Evren, ayağa kalk!
    • 20 Kasım 2011 ''Dersimli okşanmakla kazanılmaz!''
    • 18 Ekim 2011 Herkes ‘Atatürk milliyetçisi’ olmak zorunda mı?..
    • 5 Ekim 2011 Ak Parti, CHP, BDP uzlaşması...
    • 29 Eylül 2011 Ciğeri yanan Erdoğan’a, Öcalan’a...
    • 27 Eylül 2011 PKK, BDP, Güneydoğu’dan haberler öyle ki...
    • 22 Eylül 2011 Avrupa Birliği Türkiye'ye dürüst davranmıyor mu?
    • 21 Eylül 2011 Düşen helikopterin beynini kim söküp aldı ?
    • 7 Eylül 2011 Başbuğ Paşa da hesap vermek zorunda!
    • 2 Eylül 2011 Erdoğan’ın askeri vesayetle mücadelesi...
    • 6 Ağustos 2011 Kürt sorunu: Bardağın dolu ve boş tarafı!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,579 µs