En Sıcak Konular

Emre Aköz


Emre Aköz
0 0 0000

Endişeli kadının hüsnü kuruntusu



Geçen gün laikçi bir hanımla ayaküstü sohbet ediyordum. Bana bir gazetedeki haberi gösterdi.
(Hani başta büyük takımlarınki olmak üzere, futbol taraftarları bir araya gelmişler de... "Tek yumruk" olarak, Başbakan'ı ve AKP'yi protesto etmişler de... Derin devletin zamanında Aydın Doğan'ın almasını uygun gördüğü gazete de bunu allayıp pullayıp sunmuş da... İşte o haber.)
"Ne güzel, değil mi" dedi kadın bütün saflığıyla, "her zaman birbirini yiyen taraftarlar, bu kez hep birlikte Tayyip'i protesto ediyor."
"Onlar bildiğimiz, normal taraftar değil ki" dedim. Şaşırdı: "Nasıl yani?
Hepsi formalı ama..."
"O yürüyüşü yapanlar, nasıl diyeyim... (Ürkütmeyecek bir kelime aradım)... Bir nevi solcu işte... Tabii onlar da takım tuttuğu için, protestoya formalarla çıkarak, sanki taraftar çok rahatsızmış gibi bir görüntü yaratıyorlar."
"Gerçek taraftarlar ise bunlara çok kızıyor: 'Takımımızın adını siyasetinize karıştırmayın' diyorlar."
Bunları söyleyince hanımın yüzünden bir hayal kırıklığı bulutu geçti.
Futbol kulüplerinin, yani Aziz Yıldırımların, Adnan Polatların, Yıldırım Demirörenlerin hükümeti protesto ettiğini sanıyordu.
Yaşı 50'yi aşmış olmasına rağmen, Türkiye'de siyasetin nasıl yürüdüğünü hala anlayamamıştı. Ya da şöyle diyeyim: Anlamamayı tercih etmişti.
Çünkü nasıl olsa siyaseti, onun adına askeriye yürütüyordu. Ordu biraz geri adım atıp da, iş başa düşünce, tecrübesizlikleri işte böyle ortaya çıkıyordu.
Anlayacağı bir metafor kullanmaya çalışarak, "Karagöz oyunu bu, Karagöz! Siyasi bir hayal perdesine bakmaktasınız" dedim.
Elimdeki kadeh, itiraz etmesini engellediği için sustu. Hüzünlenmişti.
Gerçek karşısına dikilene kadar, "hüsnü kuruntu" insanı mutlu eder.

Laikçi paranoya
Geçen gün Nezih kitapçısının, Metis'in "nefret suçları, ayrımcılık ve ırkçılık" karşıtı ajandasına satış vetosu koymasını eleştirmiştim ya... Yazar ve kitap yayıncısı Cem Küçük aradı...
Sol-Kemalist zihniyetteki bazı tanıdıkları, "Ne yani, ayrım gözetmeksizin her şeyi satmak zorunda mıyız" demiş.
Elbette değiller!
Diledikleri malı satmakta olduğu kadar, satmamakta da serbestler.
(Zaten bir kitapçının tüm yayınları satması, pratikte imkansızdır. Her şeyden önce yeri yetmez. Dolayısıyla seçim yapması gerekir.)
Benim Nezih'i eleştirme sebebim net:
Tutarsızlık...
Resmi ideolojinin çanına ot tıkayan sürüyle kitabı satıyor ama Metis'in ajandasını satmıyor.
Değişik bir örnek vereyim:
Şu sıralar ulusalcılığın teorisyenliğine soyunmuş olan Yalçın Küçük'ün, Kemalizm'i ve Kurtuluş Savaşı'nı yerden yere vuran kimi kitapları Nezih'te satılıyor.
O halde bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?
Benim söylediğim bundan ibaret.


***

Gelelim işin pratiğine... Bu iş belli ki son yıllarda iyice paranoyaklaşarak her yerde şeriat parmağı arayan bazı fanatik Cadde kadınlarından çıktı.
Bunların bir özelliği de (çok satanlar hariç) kısa cümleli ve resimli kitapları tercih etmeleridir.
Metis ajandasındaki resimlerden nem kapıp yaygarayı koparırlar ama ondan çok daha güçlü eleştirilerin yer aldığı nitelikli kitaplara kafaları basmaz.
Çünkü birine "bakarlar", diğerini ise "okumazlar". Ciddi bir kitaba düşman kesilmeleri için, kanaat önderi saydıkları bunakların o kitabı hedef göstermesi gerekir.
Unutmadan: Ne yaparsanız yapın, değişmezler.

sabah



Bu yazı 1,279 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 23 Ağustos 2012 Yeni Anteplere dikkat!
    • 28 Haziran 2012 Suriye aynı zamanda Rusya'dır!
    • 21 Haziran 2012 Bunlar bizi kandırıyor
    • 23 Mayıs 2012 Tek emperyalist ABD mi?
    • 15 Mayıs 2012 Silivri izlenimleri (1)
    • 10 Mayıs 2012 Başkanlık sistemi: Valiyi halk mı seçecek?
    • 6 Mayıs 2012 Aşk olmadan meşk olur mu?
    • 3 Mayıs 2012 Çelişik mesajlar kafa karıştırıyor
    • 27 Nisan 2012 27 Nisan'ın da hesabı sorulacak mı?
    • 24 Nisan 2012 Stalinci olmak suç mu, değil mi?
    • 3 Nisan 2012 PKK'nın vesayet aracı KCK
    • 16 Mart 2012 Aleviler neden Sivas'ı 'yaptıranları' görmek istemez?
    • 9 Mart 2012 Hani kadınları eve kapatacaklardı?
    • 22 Şubat 2012 Seçilmişler, atanmışların kulu değil... Ya seçenler?
    • 16 Şubat 2012 Krizler bitmeyecek
    • 14 Şubat 2012 O ajanlara bir de böyle bakın
    • 10 Şubat 2012 2014 kavgası
    • 8 Şubat 2012 Kemalistler ve İsrail lobisi
    • 5 Şubat 2012 Müsamere kardeşliği
    • 25 Ocak 2012 Kemalistlerin baba kompleksi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,221 µs