Ankara OSTİM’de art arda meydana gelen iki patlamada 17 kişi yaşamını yitirdi.
Bir günlük manşet konusu olup unutulmaya aday bir gelişme, sıradan hayatlara sıradışı ölümler.
En alttakilerin yerini almaya hazır yeni kurbanlar var nasılsa.
Aynı fabrika yarın üretime geçse, çalışmak isteyenler kapısında kuyruk oluşturur.
21’inci yüzyılın emekçisinin 18’inci yüzyılın kölesi kadar değeri yok.
Köle para karşılığı alınan ve kaybı ekonomik olarak zarara yol açan bir üretim gücüydü.
Günümüz emekçisinin böyle bir değeri yok. Arkadan gelen milyonlarca aday var. En alttakiler, toplumun kimsesizi. Kot işçisinden Davutpaşa’da ölenine kadar harcanabilir
insanlar. Amerikalı siyaset bilimciler Jacob Hacker ve Paul Pierson buna ‘Kazanan hepsini alır ekonomisi’ diyorlar.
Bu adla yayınlanmış bir kitapları var. Bizim çocukluğumuzun ‘fır döndü’ oyunu gibi, küçük bir azınlığa ‘Hepsini al’, geniş yığınlara ise ‘Hepsini koy’ geliyor.
İşin acı yanı, ekonomik krizlere neden olarak milyonları yokluğa itenler, her krizin ardından daha da zengin oluyor.
Amerika’nın büyük ekonomik krizinin ardından yüzde 5’lik en zengin kesimin geliri daha da artarken geri kalan herkesinki düşmüş.
Dünya tarihin gördüğü en büyük gelir dağılımı adaletsizliği ile karşı karşıya. 7 milyara yaklaştığı tahmin edilen dünya nüfusunun 81 bini, 50 milyon dolar ve üstü servete sahip. Bunların 30 bininin 100 milyon dolardan fazla, 2 bin 800’ünün 500 milyon dolardan fazla serveti var.
Credit Suisse’in yaklaşımına göre, net varlığı 1 milyon doları aşan herkes zengin kategorisine giriyor. (Kimi hesaplamalar, ev hariç 1 milyon dolar şartı arıyor.)
Bankanın ‘Küresel Zenginlik Raporu’na göre, dünyada böyle 24.2 milyon kişi var, bu da dünya yetişkin nüfusunun yaklaşık yüzde 0.5’ine denk geliyor.
Bu insanlar 69.2 trilyon dolarlık varlığa hükmediyorlar, yüzde 42’si Amerika’da, yüzde 10’u Japonya’da, yüzde 3’ü Çin’de yaşıyor.
Bu insanların sadece yüzde 16’sı miras yoluyla zengin olmuş, zengin olmanın ana yolu işadamlığından geçiyor. Ardından eğitim geliyor.
Çünkü teknolojinin hızlı gelişimi, zekiliği giderek daha fazla ödüllendiriyor. Üniversite mezunu ailelerin çocukları daha büyük bir olasılıkla üniversiteye gidiyor.
Eğitimli ailelerin çocukları özel okullara gidiyor, aileleri kitapla daha fazla içli dışlı olduğu için zekalarını daha iyi geliştirebiliyorlar.
Ve genelde eğitimli erkekler, evlenmek için eğitimli kadınları seçtiğinden böyle çiftlerin çocukları hayata büyük bir avantajla başlıyor.
Kapalı devre sistemi veya adı konulmamış bir kast durumu var yani.
Bizim eski Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu gibi yani.
Eğitim olanakları herkese açık ama eğitimli bir aileye doğmuş olmak size avantajlı bir konuma sokuyor.
Dünyanın en iyi üniversiteleri, öğrencilerini her ülkenin en iyi okullarından seçiyor, bunlar genelde özel okullar oluyor.
Yani kendi kendini üreten bir adaletsizlik durumu ortaya çıkıyor.
Devletlerin eğitime savunmadan daha az pay ayırması, kapatılması gittikçe zorlaşan bir gelir tablosu dağılımı ortaya çıkıyor.
Ayrıca iyi eğitimli kesim, siyasi olarak daha organize olduğu için bu statünün değişmesine yol açacak hiçbir düzenlemeye destek vermiyor, hatta engelliyor.
Mısır’daki isyan diktatörlük kadar eğitimli kesimin sistem dışı kalmasından da kaynaklanıyor.
Ancak dünyanın bugünkü tablosu ve gidişat, kendine demokrasi diyen ülkelerin bile yakın bir gelecekte bu kaostan payını alacağını gösteriyor. Dünyaya yeni bir Karl Marx gerekiyor herhalde, hem son ekonomik yapıyı doğru yorumlamak, hem de o ilişkileri ve dünyayı değiştirmek için...
Not: Bu yazıyı yazarken The Economist’in ‘The Rich and The Rest’ (Zenginler ve geri kalanlar) kapak konulu 22 Ocak sayısı ile Foreign Affairs’in son sayısındaki Robert C. Lieberman imzalı ‘Zengin niye daha zengin oluyor?’ başlıklı makaleden yararlandım.
star
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle