En Sıcak Konular

Ahmet Kekeç


Ahmet Kekeç
0 0 0000

Bizi kim yola getirecek?



Kendisini seviyoruz, demeçlerine bayılıyoruz, yaptığı “aritmetik hesaplara” hayranlığımızı belirtecek cümle bulamıyoruz, hele MHP’yi iktidara taşıyacak “Dokuz... Sen buna bir dokuz daha koy... İkiye böl. Ne çıktı? Çıkanı 2002’ye ekle!” yollu büyülü işlemlere şapkamızı çıkarıyoruz...

Bakmayın çatık kaş, asık surat “full tavizsiz ve korkutucu” görüntüsüne...

Sempatik bir adamdır.

Gülünce, daha bir sempatik oluyor.

Meğer bir danışmanı varmış, “gülümsemesi gerektiğini” söylemiş. Daha doğrusu, Devlet Bahçeli’ye gülümsemeyi öğretmiş... Gülerkenki bir resmini gördüm. Hani iki oyum olsa, birini götürüp şakkadanak MHP hanesine basacağım. O derece etkili...

Fakat, bu “gülerken etkili”, MHP’yi iktidara taşıyacak formülü açıklarken sevecen olabilen siyasetçi, konu siyasetçilerin “yapıp etmeleri”, yani cedelleşmeleri, polemikleri, karşılıklı atışmaları olunca, birden ürkek bir halete bürünüyor.

Mesela?

Mesela, önceki gün bir açıklama yaptı, siyasiler arasındaki argo konuşmaların ve üslup bozukluğunun başımıza açacağı “olası tehlikelerden” söz etti.

Mesela, darbeleri ve ara rejim dönemlerini hatırlattı.

Nasıl yani?

En iyisi kendisi anlatsın: “Siyasiler arasında maalesef argo konuşmalar çok hâkim. Siyasetin yozlaşması, başka arayışları ülke gündemine taşır. Bu da ülkemiz için hayırlı olmaz. Geçmişte yaşanan darbeleri, ara rejimleri unutmamalıyız...”

Nasıl yani?

Demek istiyor ki Bahçeli, “Siz birbirinize böyle Recep Bey, adam ol, açıklamazsan namertsin, şerefsiz, bilmem ne diye sallamaya devam ederseniz, askerin eline koz vermiş olursunuz...”

Hayır, takıntı yaptığım şey, buradaki “ürkek halet” değil.

Bahçeli’nin ürkek bir siyasetçi olduğuna, olabileceğine asla ve kat’a ihtimal vermem.

Benim takıntı yaptığım şey, askere biçilen “terbiye edici, yola getirici, düzey tayin edici” rol...

Uğur Mumcu’nun “Söz Meclis’ten İçeri” diye bir kitabı vardır...

Rahmetli, yememiş içmemiş, 12 Eylül’den önce parlamentoda yapılan bütün küfürlü ve argo konuşmaları toplamış, bir kitap bütünü içinde kamuoyunun istifadesine sunmuştu...

Bu kitabı okuduğunuzda, “İyi ki Kenan Evren darbe yaptı da, bu rezalete son verdi” diye düşünüyorsunuz.

Rahmetlinin çabası da, zaten, uzak bir dolayımdan da olsa, darbeye gerekçe üretmek, “Böyle bir Meclis’e darbe yapılmaz da, ne yapılır? Sonuna kadar müstahaklar...” dedirtmekti.

Bahçeli’nin bilinçaltından askere biçtiği “ıslah edici, düzey tayin edici” rolün kamuoyunda da ciddi bir karşılığı var maalesef.

Bu “karşılık”, bütün kötülüklerin kaynağı olarak Meclis’i işaret eden eyyamcı halk tavrıyla birleşince, tehlikeli bir psikolojik atmosfer oluşuyor. Bu atmosfere, muhtemeldir ki, “psikolojik savaş” merkezlerinde üretilen tevatürler de katkı yapıyor.

Bahçeli demeliydi ki, “Siyaset dilinin düzeysizliğini gerekçe göstererek darbe yapan eşhas, önce kendi işine baksın, sonra da sağda solda küfürlü konuşmalar yapan müntesiplerini zapturapt altına alsın...”

Hemen aklıma, “Türk milleti öyle karaktersiz ki... Kurban bayramına ihtiyaç var mı bu dönemde? Böyle kıroluk olur mu ya... Şerefsizler!” diyen Tümamiral geliyor...

Peki, bu arkadaşları kim yola getirecek?

star



Bu yazı 1,499 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz ve empati
    • 5 Temmuz 2012 Hükümeti ve cemaati çökertecek tek isim
    • 26 Haziran 2012 Ben olsam bu gazetecileri sürerdim cepheye
    • 20 Haziran 2012 Bu yazıyı Kürt kardeşlerim okusun
    • 4 Haziran 2012 Nerede bu inek?
    • 28 Mayıs 2012 Kana kan istermiş!
    • 14 Mayıs 2012 ‘Kes zırvalamayı’
    • 1 Mayıs 2012 Menderes de cami yıktırmış... Ne utanmaz adamlarsınız siz!
    • 20 Nisan 2012 Erol Özkasnak
    • 12 Nisan 2012 Suriye’yle savaşa mı giriyoruz?
    • 10 Mart 2012 ‘Zavallı Başbakan’
    • 29 Şubat 2012 Paşa niçin kendini öptürmedi?
    • 27 Şubat 2012 Bizi yormayın kardeşim
    • 17 Şubat 2012 Siz kimi kandırıyorsunuz?
    • 3 Şubat 2012 Rezil olmaya doymadınız mı?
    • 1 Şubat 2012 İyi ki sivil vesayet varmış, şerrinizden korunuyoruz
    • 19 Ocak 2012 Denktaş’ı diriltmek mi?
    • 14 Ocak 2012 Hangi gazeteciler valiz hazırlıyor?
    • 12 Ocak 2012 Kozinoğlu hakkında korkunç karartma
    • 2 Ocak 2012 İlan ediyorum: Hiç yüzleri kızarmayacak!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,116 µs