En Sıcak Konular

Fehmi Koru


Fehmi Koru
0 0 0000

Soru doğru sorulmazsa her cevap yanlış olur



Her dönemin kendine göre 'makul görünen' soruları var; o sorulara muhatap edildiğimizde aklımızın karışması ve yanlışa destek vermemiz bekleniyor.


1 Mart tezkeresi öncesinde, Irak'a savaş yoluyla demokrasi götürülmesi projesine itiraz edenlere, "Halepçe'de Kürtleri, eline geçen her fırsatta Türkmenleri öldüren Saddam Hüseyin'e arka çıkılabilir mi?" diye soruyorlardı. Doğru gibi görünüyordu soru; Halepçe katliamında, Türkmen kıyımında gözünü kırpmayan biriydi Saddam Hüseyin...

Temelde doğru görünse de gerekçe yapılmak istendiği 'olay' için yanlış bir soruydu bu. Nitekim, yönetimde bulunduğu bütün yıllar boyunca Saddam'ın sebep olduğu zarardan çok daha fazlasını, bir-iki yıl içerisinde, ittifak güçleri, Irak'a kendileri verdi.

Bugünlerde sorulan soru daha dolambaçlı, ama yine kafa karıştırıyor: "Kaddafi türü biri, Kürtleri yok etmek için Diyarbakır'a saldırsa, ya da 'lâikçi' bir darbe gerçekleştirip dindarları öldürtmek üzere planlar yapsa, veya 'şeriatçı' bir darbe gerçekleştirip 'modern' hayat sürenleri temizlemeye kalksa... Birileri buna müdahale etsin istemez misiniz?"

Ne dersiniz? İstemez misiniz, Kürtler, dindarlar, lâikçiler?

"İsterim" cevabı beklenerek sorulmuş bir soru bu. Ancak kendi hesabıma, 'Kürt', 'dindar' veya 'lâikçi' kimliklerine büründüğümde de, bu soruya "İsterim" cevabını veremiyorum. Tıpkı, Halepçe'de yaptıklarından, Türkmenler başta olmak üzere halkına yaşattıklarından hiç de hoşnut olmadığım Saddam'ın, Irak üzerine bombalar yağdırılarak yerinden edilmesini 'meşru' kılmak üzere sorulmuş soruya da "Evet" cevabını veremediğim gibi...

Yine de o dönemde "Evet" diyenlerin arkasına sığınabilecekleri 'bilgisizlik' mazereti vardı; Irak ve Afganistan'da yaşananlardan sonra Libya'da "İster misiniz?" sorusuna "Evet" cevabını verebilmenin ise herhangi bir mazereti yok.

Pisliği daha büyük bir pislikle örtebilirsiniz, ama bu yaptığınıza 'temizlemek' denebilir mi?

Galiba bu tür soruları gündeme taşıyanlarla önemli bir konuda farklılaşıyoruz: Saddam Hüseyin veya Muammer Kaddafi gibileri yerinden etmede kullanılan yöntem hakkında bizlerden anlayış bekleyenlerin samimiyetine inanma konusunda...

ABD, Fransa, İngiltere gibi bombalarla bir ülkeye demokrasi getirecekleri iddiasındaki ülkeler samimi değiller. Saddam ve Kaddafi'nin kendi halklarına yaptıkları, onlar için, ülkelerini hizaya getirmek, etkisizleştirmek ve o ülkelerin insanlarını kendi sorunlarıyla başbaşa bırakmak için birer bahane sadece...

Zamanında kanıtlarıyla sergilendiği için artık herkesin bilgisi dahilinde olması gereken gerçek şu: Müdahale için kullanılan gerekçelerin hiçbiri henüz telâffuz edilmezken, Irak'ın işgali senaryoları Washington'da iktidara yakın odaklar tarafından planlanmıştı bile. 1991'deki Körfez Savaşı sonrasında baba Bush Beyaz Saray'ı erken terk etmek zorunda kalmasaydı uygulamaya konulacak senaryo için, Oğul Bush'un başkan olmasını sabırla bekledi o odak...

Arada Bill Clinton'a defalarca "Irak'ı işgal et" aklını verdikleri de biliniyor.

Şimdi nasıl olur da, Irak'ı perişan edenlerin, iyi niyetle, salt Libyalıları düşünerek, Libya'ya müdahale ettiklerine inanmamız beklenebilir?

Sorun, Kaddafi'nin yanında durmak veya durmamak değil; sorun, sorulan sorunun yanlış olması...

zaman



Bu yazı 1,495 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Ak Parti kongresinin düşündürdükleri...
    • 28 Eylül 2012 Yalan dünya, hem de ne yalan
    • 23 Eylül 2012 Tartışma sağlık alametidir
    • 20 Eylül 2012 Darbeler, CHP ve Deniz Baykal...
    • 18 Eylül 2012 CHP’nin özrünün anlamı
    • 16 Eylül 2012 Hayasızca saldırının düşündürdükleri
    • 11 Eylül 2012 O da bir gün bitecek...
    • 9 Eylül 2012 Ne olur, ne olamaz...
    • 6 Eylül 2012 Suriye politikasına yeniden bakmak
    • 29 Ağustos 2012 Türkiye Pakistan, Hatay da Peşaver değil...
    • 26 Ağustos 2012 Hayatları oyun
    • 19 Ağustos 2012 Orhan Pamuk tiksiniyormuş, ben acıyorum...
    • 14 Ağustos 2012 Milletvekili neden kaçırılır?
    • 12 Ağustos 2012 ‘Yeni gazetecilik’ denen şey
    • 9 Ağustos 2012 Tuzak varsa tedbir nerede?
    • 3 Ağustos 2012 Komutan tanıklık yaptı
    • 31 Temmuz 2012 Abdullah Gül ‘yeniden’ ha, gerçekten mi?
    • 24 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu siyaseti kirli (mi) görüyor
    • 18 Temmuz 2012 CHP’nin Ak Parti açmazı
    • 17 Temmuz 2012 CHP makas değiştirirken...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,757 µs