En Sıcak Konular
Mehmet Altan
Ban Ki-Moon ile Üsküdar’a giderken...
Yanımda İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş oturuyor... Ama Kadir Topbaş sadece İstanbul Belediye Başkanı değil, aynı zamanda Dünya Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Teşkilatı Başkanı...
Çok taze bir diğer başkanlığı ise Birleşmiş Milletler Yerel Yönetimler Danışma Komitesi Başkanlığı...
Karşımda ise daha önce gene Kadir Topbaş’ın küresel sıfatları nedeniyle kendi mekânında birlikte ziyaret ettiğimiz Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon oturuyor...
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon, bu yıl dördüncüsü düzenlenecek olan Birleşmiş Milletler En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı Sivil Toplum Forumu’nun açılışı münasebetiyle İstanbul’a geldi.
Boğaz’da bir teknede küçük bir grup, Moon şerefine verilen akşam yemeğindeyiz...
***
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri BanKi-Moon makamındaki halinden de rahat ve sıcak...
Laf bir ara Güney Kore’ye, Güney Kore’den askeri rejimlere, oradan da asker-siyaset ilişkisine geliyor... Konuşma sırasında 67 yaşındaki Genel Sekreter, askeri diktatörlük altında geçen kendi gençlik anılarına dönüyor...
***
Askeri rejime muhalif olduğu için anti-militer gösterilerin hepsine katıldığını, üniversitenin bitmez tükenmez çalkantılar nedeniyle neredeyse sürekli kapalı kaldığını, eğitim yıllarının uzadığını, ders kitaplarının bir türlü okunamadığını, ödenen harçların da boşa gittiğini anlatıyor...
Ban Ki-Moon, Seul Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü 1970’de 26 yaşında iken bitirmiş...1985 senesinde de Harvard Üniversitesi’nde kamu yönetimi mastırını tamamlamış...
Kore’de bir türlü başlayıp bitiremediği üniversite ders kitabını da başlayıp bitirmeye Harvard’da muvaffak olmuş...
Ve o kitaba “bu benim ilk baştan sona başlayıp bitirdiğim ders kitabıdır” diye de not düşmüş... Bunu belirttikten sonra, “mamafih kitap da inceydi” diye eklemeyi unutmuyor...
***
Kore bağımsızlığını kazanmadan evvel de Japon işgalinde kalmış... Bakıyorum aşağı yukarı aynı uzunlukta olan Japon işgali ile askeri diktatörlük dönemlerini Genel Sekreter aynı vahamet düzeyinde değerlendiriyor...
Bunu anımsatıp hafifçe susuyor...
***
Gecenin sürprizi ise konuklardan birinin 2000 yılında Genel Sekreter ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül arasındaki bir diyaloğu hatırlatması oluşturuyor...
O anımsatılan karşılaşmada Ban Ki-Moon, “Kâtibim” (Üsküdar’a Giderken) şarkısından bir bölüm okumuş ve “bu şarkıyı her Koreli bilir, özellikle benim neslimin ezberindedir” demiş...
Teknedeki küçük orkestra Üsküdar’a Giderken’i çalması için içeri alınırken, Kore Savaşı sırasında 9-10 yaşlarında olan Ban Ki-Moon bu şarkının melodisinin neredeyse çocukluğunun bir parçası haline geldiğini, çalınır çalınmaz da Korece olan sözlerinin ağzından dökülmeye başladığını anlatıyor...
***
Hep beraber “Üsküdar’a Giderken” şarkısını söylemeye başlıyoruz... Bizler Türkçe, Genel Sekreter Moon Korece... Soğuk savaş döneminde uzaklara ölmeye gönderilen halk çocuklarının geride bıraktığı acılarının minnacık bir tesellisi mi?
***
Genel Sekreter çocukluğunun diplerdeki bir anısı olan bu şarkıya mekân olan Üsküdar’ı merak ediyor... Tekne rotasını değiştirerek Üsküdar kıyılarına yol alıyor... Başkan Topbaş teknenin pencerelerinden Moon’a uzun uzun Üsküdar’ı gösterip, anlatıyor...
***
Uluslararası ilişkiler çok farklı insan maceralarını da beraberinde getiriyor... Uluslararası yeni sıfatları nedeniyle “Küresel Başkan” konumundaki Topbaş ile Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin bir masa etrafında bir araya gelmelerinin ardında da çok farklı mekân ve kültürlerdeki insan portreleri var... Ve ne garip ki önceki gecenin o birbirinden çok uzak ve farklı anılarının kesiştiği nokta Üsküdar oluyor...
“Üsküdar’a gider iken aldı da bir yağmur...
Kâtibimin setresi uzun, eteği çamur...”
star
Bu yazı 1,315 defa okundu.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar- 11 Ocak 2012 ‘Tanırım, iyi çocuklar’
- 9 Ocak 2012 Genelkurmay’a o istihbaratı kim verdi?
- 6 Ocak 2012 Demokrasi ile ‘biat sistemi’ arasındaki fark
- 30 Aralık 2011 Bombalama emrini kim verdi?
- 24 Aralık 2011 Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın adresi
- 16 Aralık 2011 Susurluk’ta faili meçhul reytingi...
- 14 Aralık 2011 Ergenekon büyürken uyuyamam...
- 4 Aralık 2011 Şikeci siyasetin kirli çamaşırları
- 2 Aralık 2011 Var mı bu yasayı çıkaracak babayiğit?
- 30 Kasım 2011 Yüzde 3 Türkiye’yi keser mi?
- 29 Kasım 2011 Devlet-ulustan ulus-devlete geçemeyince
- 23 Kasım 2011 Ergenekon’un farkında mısınız?
- 21 Kasım 2011 Birinci Cumhuriyet Dersim’dir...
- 14 Kasım 2011 Kozinoğlu kalp krizinden mi öldü?
- 9 Kasım 2011 Kararı alkışlıyor, Bakan’ı kutluyorum
- 3 Kasım 2011 Almanya’daki Türkler, Türkiye’deki Kürtler
- 31 Ekim 2011 Cinayet işlemeye özgürlük savaşı mı diyorsunuz?
- 26 Ekim 2011 Hırsızlar da kardeşiniz mi?
- 20 Ekim 2011 Keşke gerçek bir ordumuz olsaydı...
- 19 Ekim 2011 Bir İsrailli kaç Filistinliye bedel?
Yorumlar
+ Yorum Ekle