En Sıcak Konular

Mehmet Altan


Mehmet Altan
0 0 0000

İkinci Cumhuriyet ve kuantum sıçraması



Dün sabah medyayı tararken ‘Birinci Cumhuriyet’in’ sonuna gelindiğini, şimdi sıranın ‘İkinci Cumhuriyet’i’ kurmaya geldiğini söyleyen birçok yazıya rastladım...
Örneğin, Haber 7 sitesinde Cem Küçük, ‘12 Haziran Seçimleri ve 2. Cumhuriyet Gerçeği’ başlıklı yazısında şu tespitleri yapıyordu:

“...1. Cumhuriyet’te rejimin sahibi askeri vesayet ve onun uzantısı bürokratik yapıdır. 1. Cumhuriyet’te devletçi ekonomi vardır ve bu ekonomi soygun ekonomisidir. Devlet bütün ekonomiyi yönettiği için bankaların içi boşaltılmış ve bunun faturası millete ödetilmiştir. 1. Cumhuriyet’te vergi mükellefi vergisinin nereye harcandığını sorgulamaz. Sorgulasa da karşısında ceberut bir devlet anlayışını bulur. Yani şeffaflık istemez. 

1. Cumhuriyet ırk, dil, din üzerine kuruludur. İnsanları birey olduğu için değil, Türk olduğu için, Sünni Müslüman olduğu için makbul sayar. Ha, dindar, ibadet eden insanı da sevmez.

İşte Türkiye 1. Cumhuriyet’in bu savrukluklarından, saçmalıklarından, insanı hiçe sayan yanlarından kurtulup 2. Cumhuriyet’le tanışmalıdır.”

***

Cem Küçük ‘nasıl tanışacağı’ konusuna da şöyle yaklaşıyordu:

“AK Parti yapacağı demokrat bir anayasayla pekâlâ bunun önünü açabilir. Eğer Sayıştay yasasında olduğu gibi askeri koruyan bir anlayışa yol verirse değişimin önünü kapamış olur.

Türkiye artık cami ile kışla arasında sıkışmış, aşırı milliyetçiliğe boğulmuş bir yapıya maruz bırakılmamalıdır. Yeni anayasa bunun için çok önemlidir. Avrupa Birliği ipine de tüm eksiklere rağmen sıkı sıkıya sarılmalıdır. Unutmayalım ki 1. Cumhuriyet’in hukuksuzluklarını devam ettirmek isteyecek yapı içeride hazır beklemektedir. Buna izin vermemek için 2. Cumhuriyet’in tam zamanı.”

***

Dün ‘İkinci Cumhuriyet’ten’ söz edenlerin ortaya koyduğu soru ve sorun aynıydı:

‘İkinci Cumhuriyet nasıl gerçekleşecek?’ 

Rejimin bürokratik yapısının değiştirilmesi, devletin ekonomik ağırlığının azaltılması, şeffaflaşması, vergi verenlerin vergilerinin nereye harcandığını denetleyebilecek hale gelmesi... 

Rejimin, üzerindeki ordu vesayetinden arındırılması...

Tüm toplumsal tabakaların katılımıyla devlet çatısının üretken ve demokrat olarak yeniden çatılması... 

Mağdur yaratmayan bir devlet ile birbirini mağdur etmeyen bir toplum oluşması...

Din, ırk ve mezhep üzerinden siyaset yapma ve hayatı okuma yerine ‘vatandaşlık hukuku’ ile ‘temel hak ve özgürlükler’ egemenliğini ilan etmek...

Aslında...

AB perspektifleri ve onun somut reçeteleri üzerinden hareket edilse, mevcut tıkanıklık çok daha rahat aşılır ve İkinci Cumhuriyet dediğimiz, evrensel hukuk kurallarına ve ilkelerine dayalı sistemli bir demokratik yapının geri dönülmemek üzere hayata geçmesi çok kolaylaşır...

***

Türkiye’nin Birinci Cumhuriyet’ten İkinci Cumhuriyet’e geçmesi, kısacası Kemalizm’den demokrasiye geçmesi, bunu başarması, ‘kuantum sıçraması’ kadar farklı bir toplumsal enerjiyi kazanması anlamına gelecek...

Biliyorsunuz, atom altı parçacıklarının bir enerji düzeyinden bir diğer enerji düzeyine geçmesine, sıçramasına, bir süreç içinde kendinden başka bir enerjiye dönüşmesine ‘kuantum sıçraması’ denmekte...

Bu kadar nitelikli, sistematik, kurumsal ve bütüncül bir dönüşüm yapabilir miyiz?

Toplumsal niteliğimizi ve enerjimizi, dünyalı olarak bu yerkürenin birikimlerinden akıllıca yararlanarak kullanabilirsek tabii ki başarabiliriz...

Türkiye halkı ‘demokratik bir cumhuriyet’i’ talep ettiğini her fırsatta haykırıyor, yeryüzünün de kösteği değil, açık desteği var...

Kısacası top bizlerde... Yeter ki ilkeli olup, akıllıca bastıralım...

star



Bu yazı 1,922 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 11 Ocak 2012 ‘Tanırım, iyi çocuklar’
    • 9 Ocak 2012 Genelkurmay’a o istihbaratı kim verdi?
    • 6 Ocak 2012 Demokrasi ile ‘biat sistemi’ arasındaki fark
    • 30 Aralık 2011 Bombalama emrini kim verdi?
    • 24 Aralık 2011 Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın adresi
    • 16 Aralık 2011 Susurluk’ta faili meçhul reytingi...
    • 14 Aralık 2011 Ergenekon büyürken uyuyamam...
    • 4 Aralık 2011 Şikeci siyasetin kirli çamaşırları
    • 2 Aralık 2011 Var mı bu yasayı çıkaracak babayiğit?
    • 30 Kasım 2011 Yüzde 3 Türkiye’yi keser mi?
    • 29 Kasım 2011 Devlet-ulustan ulus-devlete geçemeyince
    • 23 Kasım 2011 Ergenekon’un farkında mısınız?
    • 21 Kasım 2011 Birinci Cumhuriyet Dersim’dir...
    • 14 Kasım 2011 Kozinoğlu kalp krizinden mi öldü?
    • 9 Kasım 2011 Kararı alkışlıyor, Bakan’ı kutluyorum
    • 3 Kasım 2011 Almanya’daki Türkler, Türkiye’deki Kürtler
    • 31 Ekim 2011 Cinayet işlemeye özgürlük savaşı mı diyorsunuz?
    • 26 Ekim 2011 Hırsızlar da kardeşiniz mi?
    • 20 Ekim 2011 Keşke gerçek bir ordumuz olsaydı...
    • 19 Ekim 2011 Bir İsrailli kaç Filistinliye bedel?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,681 µs