En Sıcak Konular

Sami Kohen


Sami Kohen
0 0 0000

"Yeni Ortadoğu" stratejisi



"YENİ bir Ortadoğu için zaman geldi... Buna karşı olanlar bilmeli ki, onlar kaybedecekler, biz kazanacağız"... ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, dün Ortadoğu gezisinin ikinci gününde, öylesine kesin konuştu. Bu sözler ABD stratejisinin halen Lübnan'da olup bitenlerin ötesinde bütün Ortadoğu'da, siyasal dengeleri etkileyecek "yeni" gelişmeler öngördüğünü gösteriyor.

Kuşkusuz kısa vadede hedef, Lübnan'da ateşkesin sağlanması ve güney sınırında görevlendirilecek bir Barış Gücü'nün kurulmasıdır. Bu konu, bugün Roma'da başlayacak olan uluslararası konferansın ana maddesini oluşturuyor. Rice'ın dün söyledikleri ve birkaç günden beri ABD basınında çıkan yazılar, Lübnan için tasarlanan "ateşkes ve sonrası paketi"nin, aslında Washington'un "yeni Ortadoğu" stratejisinin bir parçası olduğunu ortaya koyuyor. Diğer bir deyişle, İsrail ile Hizbullah arasında Lübnan zemininde cereyan eden savaş, ABD yönetimine bölgede tasarladığı denge değişiklikleri için harekete geçme fırsatını vermiş bulunuyor.

Ne amaçlanıyor?

Rice nasıl bir "yeni Ortadoğu" düşlediğini pek açıklamadı, ama bunun stratejik amaçları belli. İlk hedef, askeri açıdan Hizbullah'ın saf dışı edilmesi, siyasi bakımdan da zayıflatılmasıdır. "New York Times"a göre, bu, Hizbullah'ın arkasındaki iki ülkeyi, Suriye ile İran'ı, köşeye sıkıştıracaktır.

Aynı gazeteye göre, ABD'nin diğer hedefi, Suriye'yi İran'dan uzaklaştırmak, diğer bir deyişle, Tahran-Şam eksenini kırmaktır. Bunun da Suriye'ye eski tavrını değiştirmesi (bu arada Hizbullah'a direkt desteğinden vazgeçmesi) karşılığında, bölgede söz sahibi olma imkânının verilmesiyle sağlanabileceği hesaplanıyor... Nihayet, ABD stratejisinde Lübnan'daki olaylar karşısında oldukça ılımlı bir tavır alan -veya suskunluğu yeğleyen- Mısır, Suudi Arabistan ve Ürdün gibi devletlerle daha sıkı bir işbirliği öngörülüyor.

Washington'un gözünde, "yeni Ortadoğu"da, radikal ülkelerin ve örgütlerin oluşturduğu "karşıt cephe" zayıflayacak, İran daha da yalnızlığa itilecektir.

Kim kazanıyor?

Şu ana kadar Lübnan toprakları üzerinde cereyan eden savaşın yol açtığı siyasal sonuçlar, bu stratejik hedefler doğrultusunda gerçekleşmekten uzak görünüyor. Hizbullah askeri alanda kan kaybediyor, ama siyasal ve psikolojik bakımdan Arap ve İslam kamuoyunda geniş sempati ve destek kazanıyor. Bu, Hizbullah'tan çekinen veya ona karşı olan hükümetlerin yönettiği Arap halkları için de söz konusu...

Şu ana kadar olanlar, özellikle İran'ın ve Suriye'nin lehine gelişti. Tahran bu sayede bölgesel etkinliğini artırmak fırsatını yakaladı. Bu arada dünyanın "İran nükleer krizi"ni unutması da Tahran'ı rahatlatıyor! Suriye ise şimdi bu ihtilafta "yapıcı bir rol" alması için Batı'nın yaptığı çağrılar sayesinde, kendi şartlarını da ortaya dökmek olanağını buluyor.

Bütün bunlara rağmen, Lübnan krizinin Ortadoğu'daki dengelere yansımaları ve etkileri henüz son şeklini almış değil. Lübnan'da tabii ki er veya geç, silahlar susacak. Ancak bölgede siyasal dalgalanmalar, denge değişiklikleri daha çok devam edecek...

Bu yazı 969 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 3 Ocak 2012 Rusya ile ''kazan-kazan''
    • 20 Aralık 2011 Irak’taki boşluğu kim dolduracak?
    • 23 Eylül 2011 BM’nin Filistin sınavı
    • 18 Ağustos 2010 Tabular yıkılırken...
    • 6 Ekim 2009 Yorgo’nun dönüşü
    • 6 Mayıs 2009 Şimdiki öncelik Kafkasya
    • 7 Nisan 2009 Obama’dan çarpıcı mesajlar
    • 24 Şubat 2009 Araplar neden birleşmez?
    • 20 Ocak 2009 Obama neyi ne kadar değiştirecek?
    • 23 Aralık 2008 Ortadoğu’da domino oyunu
    • 19 Aralık 2008 Stratejik önem yetmez!
    • 4 Kasım 2008 Sürpriz olur mu?
    • 10 Ekim 2008 Kriz neleri ne kadar değiştirir?
    • 3 Ekim 2008 ABD’de “part-time” sosyalizm!
    • 19 Eylül 2008 Livni ile barış olur mu?
    • 16 Ağustos 2008 İran’la ilişkilerde ince ayar
    • 1 Ağustos 2008 Türkiye şimdi nasıl görünüyor?
    • 10 Temmuz 2008 Neden İstanbul?
    • 22 Şubat 2008 Sarkisyan'dan beklenen...
    • 20 Şubat 2008 Castro gitti ama Castroizm sürüyor

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,939 µs