En Sıcak Konular

Emre Aköz


Emre Aköz
0 0 0000

Gerginlik stratejisi kimlere yarıyor?



Seçimlerden önce... "Yeni CHP" teorisyenliğine soyunmuş bazı akademisyenler... Eğer Meclis'te "denge" olursa...
Yani AK Parti'nin milletvekili sayısı azalıp, CHP'ninkiler artarsa... Anayasa'nın "uzlaşma" ile yapılacağını iddia ediyorlardı...
Tam bir aymazlıktı bu!
Siyasi kültürümüzü biraz incelemiş olan herkes... Türkiye'de "denge" durumlarının, siyasi aktörlerce, "uzlaşma" için değil, "çekişme" için kullanıldığını bilir.
"Madem yenik durumdan, dengeye getirdik, biraz daha bastırırsak galibiyet işten bile değil" mantığıdır bu: "Ha gayret uşaklar, devirmeye az kaldı" gazlaması!
12 Haziran seçimlerinde AK Parti, faraza 340 milletvekili kazanarak, Anayasa'yı kendi başına (tabii referandumla) değiştirebilecek bir sayıya ulaşsaydı...
Görürdüm ben o zaman CHP'nin halini:
Koşa koşa gelirlerdi yemin etmeye... Ardından da, "Başbakan, Yeni Anayasa'yı uzlaşma ile yapacağını söylemişti, işte biz hazırız, o da sözünde dursun" derlerdi.
Şimdi ellerine fırsat geçti ya... Sabih Kanadoğlu gibi, kendilerine yol gösteren 6 Ok kafalı hukukçuların bile "Serbest bırakılmaları mümkün değil" demesine rağmen... Mehmet Haberal ile Mustafa Balbay'ı bahane ederek "yemin boykotuna" kalkışıyorlar...

***

Bir arkadaşım, "TV var, internet var. Herkes neyin ne olduğunu görüyor. Halk artık bu numaralara kanmıyor" dedi.
Elbette kanmıyor ama cezasını kesmek için de dört yıl beklemek zorunda kalıyor.
Ayrıca gerginlik stratejisinin yaradığı tek parti var; o da BDP...
BDP'liler herhangi bir şeyi bahane ederek yaygarayı koparıyor... Bu gümbürtü hemen sokağa yansıtılıyor. PKK'lılar ve onlarla birlikte davranan sosyalist sol sokakta kavga çıkarıyor.
CHP'nin ise böyle bir örgütlenmesi yok. Dolayısıyla bu atmosferde gerginlik stratejisinin CHP'ye katacağı bir güç bulunmuyor. Belki "birlik-beraberlik" ruhu pekişir ki ben ondan bile kuşkuluyum.
Bakalım, "aklıselimin temsilcileri" diye sunulan Binnaz Toprak, Sencer Ayata, Sezgin Tanrıkulu gibi simalar ne yapacak?
Krizi mi körükleyecekler, yoksa normalleşmeyi mi savunacaklar?
Onlara hatırlatırım: Gerginlik stratejisi BDP'den başka, Ergenekonculara ve Demirelcilere yarar!

Pardon! Pazarlık bunun neresinde?
Cengiz Çandar'ın TESEV için hazırladığı, "PKK dağdan nasıl iner" temalı raporun yankıları sürüyor.
Geçen gün de belirttiğim gibi, konuyla ilgilenen herkesin okuması ve tartışması gereken ve bir rapor bu...
Raporda ciddi biçimde tartışılacak noktalar var. Mesela "çok özetle" ifade edildiğinde, rapor, PKK'nın dağdan inmesi için gerekli şartları şöyle sıralıyor:
1) Güven ortamı yaratmak için KCK sanığı belediye başkanları serbest bırakılmalı... 2) PKK eylemsizliği sürekli hale getirmeli, TSK da operasyonları eş zamanlı durdurmalı... 3) Seçim barajı yüzde 10'un altına düşürülüp temsilde adalet sağlanmalı... 4) Yeni Anayasa'da Kürtler için vatandaşlık tanımı yapılmalı... 5) Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı kabul edilmeli... 6) Abdullah Öcalan'ın şartları iyileştirilmeli. (Faraza cezası 'ev hapsine' düşünülebilir)... 7) Dağ kadrosu için aşamalı af çıkartılmalı...
Dikkatlice okursanız, bu 7 maddenin esas olarak PKK-BDP çizgisi tarafından öne sürülen talepler olduğunu görürsünüz.
O zaman ortaya sanki şöyle bir durum çıkıyor: "Hadi PKK'nın taleplerini karşılayın da bu iş bitsin."
Peki ya siyaset, diplomasi, tartışma, müzakere, pazarlık bunun neresinde?
Adam tarla istiyor diye, ille de tarla mı verilecek? Bir daire, bir otomobil ve bir miktar para karşılığında da anlaşma olamaz mı?
Başka bir açıdan, o 7 maddeye bile gerek yok: "Osmanlı" olsaydı, vergi ödeme ve savaşta asker gönderme karşılığında Öcalan'a beylik vererek sorunu çözerdi.
Ama ulus devlet olunca, böyle sistemin özüne dokunan meseleleri halletmek kolay olm

sabah



Bu yazı 1,385 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 23 Ağustos 2012 Yeni Anteplere dikkat!
    • 28 Haziran 2012 Suriye aynı zamanda Rusya'dır!
    • 21 Haziran 2012 Bunlar bizi kandırıyor
    • 23 Mayıs 2012 Tek emperyalist ABD mi?
    • 15 Mayıs 2012 Silivri izlenimleri (1)
    • 10 Mayıs 2012 Başkanlık sistemi: Valiyi halk mı seçecek?
    • 6 Mayıs 2012 Aşk olmadan meşk olur mu?
    • 3 Mayıs 2012 Çelişik mesajlar kafa karıştırıyor
    • 27 Nisan 2012 27 Nisan'ın da hesabı sorulacak mı?
    • 24 Nisan 2012 Stalinci olmak suç mu, değil mi?
    • 3 Nisan 2012 PKK'nın vesayet aracı KCK
    • 16 Mart 2012 Aleviler neden Sivas'ı 'yaptıranları' görmek istemez?
    • 9 Mart 2012 Hani kadınları eve kapatacaklardı?
    • 22 Şubat 2012 Seçilmişler, atanmışların kulu değil... Ya seçenler?
    • 16 Şubat 2012 Krizler bitmeyecek
    • 14 Şubat 2012 O ajanlara bir de böyle bakın
    • 10 Şubat 2012 2014 kavgası
    • 8 Şubat 2012 Kemalistler ve İsrail lobisi
    • 5 Şubat 2012 Müsamere kardeşliği
    • 25 Ocak 2012 Kemalistlerin baba kompleksi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,689 µs