Taha Akyol
0 0 0000
Lübnan'a asker göndermek?!
KONUYU Dışişleri kaynaklarından araştırdım. Türkiye Güney Lübnan'a yerleştirilecek barış gücüne asker göndermeye neden sıcak bakıyor?
Müzakerelerin içindeki kaynağım şu cevabı veriyor:
- Ortadoğu'da istikrarın sağlanması ve Lübnan'da mevcut Fuat Sinyora hükümetinin güçlendirilmesi herkesin ve Türkiye'nin yararınadır. Buna katkıda bulunmamız normaldir. Ama şartlar uygun olmalı!
Ve bu şartları şöyle sıralıyor:
Birleşmiş Milletler şemsiyesi altında olmalıdır. NATO şemsiyesi, bölgenin özelliklerine uygun değildir. Ama lojistiği NATO sağlamalı.
Barış gücü, ateşkes sağlandıktan sonra oluşturulmalı. Aksi halde barış gücünün çatışmaya girmesi gerekir. Bu barış gücünden beklenen amaca aykırı olacağı gibi, Türkiye de askerini çatışmaya göndermez.
Barış gücünün 'kompozisyonu' taraflara güven verecek nitelikte olmalıdır. İsrail yanlısı veya İsrail düşmanı bir görüntü olmamalıdır. Bu amaçladır ki, akla gelen ilk ülkeler Türkiye ile beraber Fransa'dır. Tabii başka ülkeler de olabilir, zaten adları basında yer alıyor.
Barış gücünün kumanda mekanizması ve görev (engagement) kuralları çok net olmalıdır.
Lübnan ve Irak!
Türkiye'nin barış gücüne katılmak için düşündüğü bu şartlar, Güney Lübnan'da barış gücünden beklenen işlevin gerçekleşmesi için gereklidir. Öyle bir barış gücünde etkili bir yer almak, Türkiye'nin milli çıkarlarına da uygundur:
- Lübnan kimlikler üzerine kurulu bir ülkedir, kimlikler arası iç savaş yaşamıştır. Şimdi Irak'ta kimlikler arası bir savaş yaşandığı gibi, bir tür Lübnan tarzı kimlikler üzerine kurulu bir rejim oluşuyor.
Gerçekten, Ortadoğu'da sınırlar ve milli kimlikler oturmamıştır. Etnik ve mezhep kimlikleri güçlü ve çatışkandır. Lübnan'daki bir sarsıntının nerelere uzanacağını kestirmek zor. Onun için:
- Türkiye Lebnan'daki Fuat Sinyora hükümetini, Lübnan'da istikrar ve bütünlüğü kuvvetle destekliyor. Barış gücü buna ciddi bir katkı sağlamalıdır.
Türkiye'nin rolü
İsrail'in Lübnan'a saldırmasıyla başlayan kriz kısa sürede bitmeyecek. İsrail'in askeri bakımdan umduğu kadar başarılı olamadığı, Amerika'nın kayıtsız şartsız desteğine rağmen İsrail'e karşı dünyadan tepkilerin giderek arttığı da görülüyor.
Öbür yanda, Arap hükümetlerinin sinik politikalarına karşılık Arap halklarında tepkinin giderek arttığı da bir gerçektir.
Petrol ve radikalizm diyarı Ortadoğu'da biriken gerilimlerin nasıl patlayacağı, nelere yol açağı bilinmez!
Böyle bir tabloda, Türkiye 'Batılı' bir ülkedir ve aynı zamanda İran dahil Ortadoğu ülkeleriyle iyi ilişkiler geliştirmiştir, hatta kurumlaştırmıştır. Bu ilişkiler sebebiyledir ki, bugün ABD veya AB, hatta İsrail, İran'a veya Suriye'ye bir şeyi anlatmak istediğinde Türkiye'nin devreye girmesini istiyor!
Lübnan sorununun 'yoluna konulması'nda Türkiye'nin ne kadar önemli bir rol oynayacağı görüldüğü için, Batı da Doğu da Türkiye'nin barış gücünde etkin bir görev almasına ihtiyaç duyuyor. Bu, Türkiye'nin elini güçlendirecektir.
Bakın, ABD artık PKK'ya karşı harekete geçme mesajları veriyor. Irak'ta PKK büroları kapatılıyor. Barış gücü yoluyla Ortadoğu'daki rolümüzün güçlenmesi, AB sürecinde de lehimize bir faktör olacaktır.
Bu yazı 838 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
7 Kasım 2011
KCK ve hukuk
-
30 Temmuz 2011
Afrika kampanyası
-
29 Temmuz 2011
Stalinist milliyetçilik!
-
22 Temmuz 2011
AKP’li bakan İnönü’yü övüyor
-
20 Temmuz 2011
‘Makas açılıyor’
-
18 Temmuz 2011
Totalitarizmi eleştirmek
-
12 Temmuz 2011
Anayasa da böyle yapılır
-
7 Temmuz 2011
‘Usta’ kabine
-
1 Temmuz 2011
CHP Meclis’e
-
27 Haziran 2011
Anayasa yapmak
-
7 Haziran 2011
AKP, CHP, MHP uzlaşır mı?
-
30 Mayıs 2011
Kürt meselesi nereye?
-
27 Mayıs 2011
Hukuk ve yargı açısından 27 Mayıs
-
26 Mayıs 2011
Proje savaşı
-
19 Mayıs 2011
Ergenekon ve PKK
-
12 Mayıs 2011
Demirel ve CHP
-
11 Mayıs 2011
MHP
-
18 Nisan 2011
2023 Vizyonu
-
2 Nisan 2011
‘Bizden yana adalet!’
-
25 Mart 2011
Türkiye’nin rolü?
Yorumlar
+ Yorum Ekle