En Sıcak Konular

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta



Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
0 0 0000

Tıp fakülteleri yan gelip yatma yeri oldu



26 Ağustosta yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname’ nin (KHK) ertesi günü yayınlanan yazımda Tam Gün Kanunu’ na tam destek verdiğimi bildirmiştim(1).

O yazımda da belirttiğim gibi “öğretim üyelerinin döner sermaye faaliyetleri kapsamında gelir elde edilen faaliyetlerde bulunmayacak ve hiçbir biçimde ek ödeme almayacakları” şeklindeki ifadenin “hasta muayenesi, ameliyat veya diğer tıbbi girişimleri yapabilecekleri fakat bunlardan hiçbir şekilde maddi bir menfaat temin edemeyecekleri” şeklinde anlaşılması gerektiğini yazmıştım:

“KHK’ nin öğretim üyelerinin hastalara dokunmasını yasaklıyor gibi yorumlanması yanlış olacaktır. Böyle bir durumda öğretim üyelerinin üniversiteye girmesi dahi mümkün olmaz; ancak camdan kaş göz işareti ile eğitim ve araştırmalara katılabilirler.”

Meğer ben aldanmışım

Akşam gazetesinde Ercan Sarıkaya’ nın “Hasta kapıda hoca derste” başlıklı haberini okuyunca fena halde yanıldığımı anladım(2).

Haberde fakülte dekanlıkları tarafından muayenehanesi olan öğretim üyelerinin kapısına aşağıdaki duyuru asılmış:

“26 Ağustos 2011′de yürürlüğe girmiş olan 650 sayılı kanun hükmündeki kararname nin 40′ıncı maddesi uyarınca mesai saatleri dışında Yüksek Öğretim Kurumları’ndan başka yerlerde mesleki faaliyetlerde bulunan meslek ve sanatlarını serbest olarak icra eden öğretim üyelerimiz fakültelerimizde döner sermaye faaliyetleri kapsamında gelir elde eden hizmetlerde çalışamamakta sadece eğitim ve araştırma faaliyetlerinde bulunabilmektedirler.”

Sağlık Bakanlığı bence yanlış yapmış

Sonuna kadar bir “tam gün savunucusu” olarak KHK’ nın bu maddesinin çok yanlış olduğunu düşünüyorum. Bu madde sayesinde üniversiteler, muayenehane veya özel hastanede çalışan öğretim üyeleri için -Başbakanımızın kulakları çınlasın- adeta “yan gelip yatma yeri” olmuştur.

Çünkü, bu KHK sayesinde “tam gün parası alan öğretim üyeleri” sadece eğitim ve araştırma (!) faaliyetlerinde bulunabilecek

fakültede kendisine başvuran hastaları “Valla ben sana burada bedava bakardım ama kanunlar bunu yasaklıyor” diyerek hastaları “hiç de istemeden(!)” muayenehane veya özel hastaneye yönlendirebilecektir.

Hasta olmadan nasıl eğitim ve araştırma yapılacağını da katiyen anlamış değilim.

Diğer taraftan sadece üniversitede çalışan öğretim üyeleri bu sayede dışarıda da çalışan meslektaşlarının kanunen bakamadığı hastaların muayene ve ameliyatlarını yapabilecekleri için avantajlı gibi görünseler de bu uygulama adil değildir.

Ben olsam ne yapardım?

Ben Tam Gün Kanunu’ nun bu şekilde sulandırılmasına fırsat vermezdim. Hem üniversitede tam gün çalışma hem dışarıda muayenehane veya özel hastane şeklindeki uygulama yanlıştır. Öğretim üyeleri kesin olarak bir seçim yapmak zorundadır.

Bu herhangi bir sebeple mümkün olmadığında ise dışarıda da çalışan öğretim üyelerine bırakın hasta baktırmamayı veya ameliyat yaptırmamayı tam tersine bu kişilerin herhangi bir “maddi karşılık elde etmeden” olabildiği kadar çok hasta bakması veya ameliyat yapmalarını şart koşardım.

Mesela dahiliyeci öğretim üyelerine günde en az 30 hasta muayene etme, cerrahlara ise branşlarına göre ayda en az 20-30 ameliyat yapma mecburiyetini getirirdim.

KAYNAKLAR

http://www.medimagazin.com.tr/ana-sayfa/tam-gun-yasasi/tr-kucukusta-tam-gune-tam-destek-1-77-37072.html

http://www.medimagazin.com.tr/ana-sayfa/guncel/tr-hasta-kapida-hoca-derste-1-11-37747.html



Bu yazı 1,934 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 31 Ekim 2014 Günde 3 bardak süt kemik kırığı ve ölüm riskini artırıyor
    • 14 Mayıs 2013 Akademik sahtekârlık geleneğinin kime ne zararı var
    • 11 Aralık 2012 Yakında ruh hastası olmayan kalmayacak
    • 9 Ekim 2012 Bir Türk tıp alanında Nobel alabilir mi?
    • 3 Ekim 2012 Burun damlaları ile aldatılıyor muyuz?
    • 2 Ekim 2012 Kimi kime şikâyet edelim?
    • 1 Ekim 2012 Türkiye'de mamografi taramaları rezaleti
    • 16 Eylül 2012 Mamografi taramalarına karşıyım
    • 10 Eylül 2012 Modern tıbbın son numarası: Aşırı teşhis
    • 8 Eylül 2012 Mamografi kanser riskini arttırıyor
    • 7 Eylül 2012 Benzer ilaç nedir?
    • 28 Ağustos 2012 Meme taraması saç taramaya benzemez
    • 14 Ağustos 2012 Antibakteriyel ürünlerdeki büyük tehlike
    • 6 Ağustos 2012 Sağlıklı suda hiçbir mikrop olmamalıdır
    • 30 Temmuz 2012 Enerji içecekleri yasaklanmalıdır
    • 23 Temmuz 2012 Damacana mı musluk suyu mu?
    • 10 Temmuz 2012 İlaç tanıtımında bundan iyisi Şam'da kayısı
    • 23 Haziran 2012 Bir sağlık haberi skandalı
    • 13 Haziran 2012 Ot-Çöp tüccarlarından alacağımız dersler de var
    • 17 Nisan 2012 Sönmez gene döndü

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,799 µs