En Sıcak Konular

Emre Aköz


Emre Aköz
0 0 0000

10 Kasım'ı nasıl da unuttuk!



Geçen perşembe, Rio de Janeiro'nun fazla sıcak olmayan, güzel bir günüydü. Sabah sekiz buçukta otelden ayrıldık. Biraz acele ediyorduk çünkü kent merkezinde büyük bir protesto gösterisi vardı. Trafiği nasıl etkileyeceği belli olmazdı.
Epeydir hazırlanılan gösterinin dövizleri, teleferikle çıkılan, Rio'nun simgelerinden, 'Pao de Açucar' da (Kelle şekeri; koni biçiminde tepe) dahil, her yere asılmıştı.
"Adalet isteriz" diye bağıran on binlerce Rio'lu, Kongre'deki, petrol lisansı gelirlerini yeniden bölüştüren tasarıyı protesto ediyordu.
Çünkü tasarı yasalaştığı takdirde, Rio Eyaleti'nin geliri azalacaktı. Yani aslında bir "Ayrıcalığıma dokunma" gösterisiydi bu...
Turistlerin derdi ise bir an evvel Corcovado (Kambur) tepesine çıkan trene ulaşmaktı. Çünkü zirvede, Rio'nun süper starı olan "Kurtarıcı İsa" heykeli ve olağanüstü bir manzara onları bekliyordu.
***

Treni beklerken sıraya girdik. Biz en öndeydik. Tepeden gelen tren tam önümde duracak, rehberimizin öğütlediği gibi, manzarası daha iyi olan sağ taraftaki sıralara oturacaktık.
Derken İsviçreli bir grup arkamızda birikmeye başladı... Yoğunlukları ve telaşları giderek arttı. Anladık ki onlar da kendi rehberlerinden aynı tüyoyu almışlardı.
Trenin otomatik kapısı açılır açılmaz, acıkmış domuzcuklar misali vagona saldırdılar.
Sadece bizi değil, birbirlerini de iterek, kakarak, sıkıştırarak içeri daldılar.
Velhasıl en önde olmamıza rağmen sağ taraftaki sıralara oturamadık.
Not: Bundan sonra kimse bana, "Avrupalılar medeni, Türkler ise dangıl dungul" filan demesin. "Kıtlık" ortamında adabı muaşeret filan kalmıyor, herkes ilkelleşebiliyor! (Gülünç olan şu ki sağdaki sıraların manzarası da dedikleri kadar değildi.)
***

Neyse... Gacır gucur sesler çıkaran elektrikli trenle yukarıya ulaştığımızda, anlatılanların doğru olduğunu gördük:
Hani derler ya; Rio ayaklarımızın altındaydı... Tabii biz de 1931'de yapılan, 40 metre yüksekliğindeki heykelin ayakları dibindeydik!
Yıllar önce bir iş gezisi için New York'a gitmiştim. Serbest zamanda Özgürlük Heykeli'nin de seyredildiği bir tekne gezisine çıkarmışlardı.
Anıtın birkaç fotoğrafını çekip makinemi çantama atmıştım ki Amerikalı ahbabım, "Ne o, fotoğraf çekmiyor musun" diye takılmıştı. "Ben Japon değilim" dediğimde, çevremizdeki Nipponcanlara bakıp gülmüştük.
Corcovado tepesinde ise biz de Japonlaştık: Dijital teknolojinin gücü adına deklanşöre basıp durduk.
***

Sonraki durağımız ise İstanbul Nişantaşı, İzmir Alsancak muadili Leblon semtiydi.
Türkiye'de artık baklavalara bile serpilen, kurutulmuş hindistancevizinden nefret ederim. Buna karşılık meyvenin suyu ve beyaz "eti" pek güzel oluyor.
Leblon'da, dünya mücevher piyasasının önemli şirketlerinden 'H.Stern'i de ziyaret ettik. Şarap ve viski sektörünün uyguladığı pazarlama tekniklerini onlar da uyguluyor:
Önce taşlar hakkında biraz bilgi veriyor, ardından meyve suyu ikramıyla birlikte satış bölümüne alıyorlar. Ayrıca bir şey alsan da, almasan da kentin istediğin yerine araçla bırakıyorlar.
***

Gün batımını ise bir Ipanema barında, olağanüstü lezzetli "caipirinha" içerek karşıladık. (Votkayla değil, elbette kaliteli "cachasa" ile yapılmıştı.)
O arada bir arkadaş, "Bugün ayın kaçı" diye sormaz mı? Telefonun takviminde "10 Kasım" yazıyordu.
Birbirimize bakıp, aynı anda, "Aaa, Atatürk..." dedik! Hay Allah, nasıl da unutmuşuz!

sabah

Bu yazı 1,408 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 23 Ağustos 2012 Yeni Anteplere dikkat!
    • 28 Haziran 2012 Suriye aynı zamanda Rusya'dır!
    • 21 Haziran 2012 Bunlar bizi kandırıyor
    • 23 Mayıs 2012 Tek emperyalist ABD mi?
    • 15 Mayıs 2012 Silivri izlenimleri (1)
    • 10 Mayıs 2012 Başkanlık sistemi: Valiyi halk mı seçecek?
    • 6 Mayıs 2012 Aşk olmadan meşk olur mu?
    • 3 Mayıs 2012 Çelişik mesajlar kafa karıştırıyor
    • 27 Nisan 2012 27 Nisan'ın da hesabı sorulacak mı?
    • 24 Nisan 2012 Stalinci olmak suç mu, değil mi?
    • 3 Nisan 2012 PKK'nın vesayet aracı KCK
    • 16 Mart 2012 Aleviler neden Sivas'ı 'yaptıranları' görmek istemez?
    • 9 Mart 2012 Hani kadınları eve kapatacaklardı?
    • 22 Şubat 2012 Seçilmişler, atanmışların kulu değil... Ya seçenler?
    • 16 Şubat 2012 Krizler bitmeyecek
    • 14 Şubat 2012 O ajanlara bir de böyle bakın
    • 10 Şubat 2012 2014 kavgası
    • 8 Şubat 2012 Kemalistler ve İsrail lobisi
    • 5 Şubat 2012 Müsamere kardeşliği
    • 25 Ocak 2012 Kemalistlerin baba kompleksi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,597 µs