En Sıcak Konular

Fehmi Koru


Fehmi Koru
0 0 0000

İran’ın ‘beka’ sorunu



Türkiye ile komşusu İran arasında varolan ve nice bâdirelere rağmen bugüne kadar korunmuş dostluk bağları gevşiyor gibi. İran’dan gelen şaşırtıcı çıkışlara en üst düzeyde cevaplar verildi. Türkiye’nin canının sıkıldığını anladı Tahran ve sonunda “Görüşmeler İstanbul’da yapılsın” jest açıklamasını yaptı; Ankara’nın bu jesti önemsememesi ihtilâfın ciddiye alındığını gösteriyor...
 
Suriye konusuna yaklaşımda farklı bakış açıları ve komşumuzun nüfuz alanını Türkiye aleyhine genişletme çabaları gibi başka mülâhazalar da var, ama esas ihtilâf ‘nükleer’ konusundan kaynaklanıyor. İran’ın ‘barışçı amaçlı’ olduğunda ısrar ettiği nükleer çalışmalarının atom silâhı imalatıyla sonuçlanacağı endişesinde olan Batı bunu engelleme çabasında.

İran’ın nükleer silâha sahip olmak istemediği teminatına inanıyor Türkiye; bu sebeple komşusunu koruyucu bir politika izledi bugüne kadar... Ancak atom bombasına sahip olma niyeti bulunmadığının en kolay ispatı sayılan uranyum zenginleştirmesini başka bir ülkede yapma teklifine İran’ın karşı çıkması rahatsız ediyor Türkiye’yi...
 
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Dürüst davranmıyorlar” derken kast ettiği herhalde bu. Tahran tarafından kendilerine verilen “Nükleer silâha sahip olma niyetimiz yok” teminatlarını hatırlayıp başkalarının da bunu kabulünü getirecek jest konusundaki isteksizliği ‘dürüst davranmamak’ olarak görüyor Ankara...

Hiddetli açıklamalar giderek iki ülkenin arasının iyice açılmasına sebep oluyor.
 
Dün tarih sahnesine çıkmış köksüz iki ülke değil Türkiye ile İran; aralarındaki sınır 1639 yılında imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşması’ndan beri değişmedi. Aralarındaki rekabet de Şah İsmail ile Yavuz Selim’e kadar dayanıyor. Şah döneminde Batı’yı arkasına alan İran 1979 devrimi sonrasında bu özelliğini kaybetti, ama Batı’nın bölgesel hesaplarının yanlışlığı yüzünden stratejik alanda ilerlemeler kaydetti. ‘Şii kuşağı’ diye de anılan geniş bir bölgede etkisini hissettiriyor Tahran...

Nükleer konusunda süregiden tartışma da İran’ın bölgesel üstünlük hesaplarının bir parçası. Uygulanan yaptırımlar yüzünden ekonomisi zarar görüyor görmesine, ama nükleer şantaja boyun eğmeyen, Batı’ya meydan okuyan ülke görüntüsü Tahran için olağanüstü önemli.

Batı’dan gelen tehdit ülke içinde dayanışmacı ruhu canlandırıyor.

Önceki gün, Washington Post’ta çıkan makalesinde, İran asıllı bir yazar, Tahran’daki karar mercilerinin, Libya’da rejimin devrilmesini Kaddafi’nin nükleer programdan vazgeçtiğini ilân etmesiyle bağlantılı gördüklerini hatırlattı. Rejim, nükleer programından geri adım atmamayı ‘beka sorunu’ olarak görüyormuş...
 
Rejimlerin ‘beka’ hesapları direnç sınırlarıdır; ‘nükleer program’ konusu İran rejimi açısından gerçekten bir ‘beka sorunu’ysa, bugüne kadar izlediği politikadan başkasını ondan beklemek abes olur. Bir yandan “Nükleer bomba yapmak niyetinde değilim” derken bir yandan da bunu ispatlamak için kendisinden istenenlere direnmeyi sürdürecektir.
 
Ekonomik yaptırımlara rağmen sürdürecektir hem de...
 
Peki de, biz ne yapacağız?

Görünen, komşusunun iyiliğine de olacağı düşüncesiyle, İran’ın nükleer konusunda istenen teminatları vermesini zorlayan bir politika izliyor Türkiye... Tahran’ın huysuzluğu Batı’dan geldiğinde puan kazandıran talepleri Türkiye’nin seslendirmesinden kaynaklanıyor olabilir.

Ankara kendi hesabını yanlış yapmamalı...

star


Bu yazı 1,155 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Ak Parti kongresinin düşündürdükleri...
    • 28 Eylül 2012 Yalan dünya, hem de ne yalan
    • 23 Eylül 2012 Tartışma sağlık alametidir
    • 20 Eylül 2012 Darbeler, CHP ve Deniz Baykal...
    • 18 Eylül 2012 CHP’nin özrünün anlamı
    • 16 Eylül 2012 Hayasızca saldırının düşündürdükleri
    • 11 Eylül 2012 O da bir gün bitecek...
    • 9 Eylül 2012 Ne olur, ne olamaz...
    • 6 Eylül 2012 Suriye politikasına yeniden bakmak
    • 29 Ağustos 2012 Türkiye Pakistan, Hatay da Peşaver değil...
    • 26 Ağustos 2012 Hayatları oyun
    • 19 Ağustos 2012 Orhan Pamuk tiksiniyormuş, ben acıyorum...
    • 14 Ağustos 2012 Milletvekili neden kaçırılır?
    • 12 Ağustos 2012 ‘Yeni gazetecilik’ denen şey
    • 9 Ağustos 2012 Tuzak varsa tedbir nerede?
    • 3 Ağustos 2012 Komutan tanıklık yaptı
    • 31 Temmuz 2012 Abdullah Gül ‘yeniden’ ha, gerçekten mi?
    • 24 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu siyaseti kirli (mi) görüyor
    • 18 Temmuz 2012 CHP’nin Ak Parti açmazı
    • 17 Temmuz 2012 CHP makas değiştirirken...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,830 µs