En Sıcak Konular

Nuh Gönültaş


Nuh Gönültaş
0 0 0000

Peki, AK Parti iktidarı bin yıl sürecek mi?



28 Şubatçılar'ın yaktığı mum 15 yıla varmadan söndü.

Yalancının mumu yatsıya, darbecinin darbesi bir sonraki darbeye kadar sürer!
 
"12 Eylül yargılanamaz, bunlar 12 Eylül'ü yargılayamaz" diyenlerin süngüsü nasıl düştüyse, 28 Şubat sürecinin aktörlerinin yargılanmaya başlanması da bin yıllık beklenti içinde olanları sükût-u hayale uğrattı.
 
Bu ülkede daha birkaç yıl öncesi hayal dahi edilemeyen olaylar oluyor. Sivil otorite alabildiğine güçlendi.
 
Bir ferdin ya da bir toplumun, bir idareci, bir yetkili, bir önder, lider, başbakan, cumhurbaşkanı...
 
Herhangi bir insanın en zayıf olduğu an kendisini en güçlü hissetmeye başladığı andır.

İnsan, kendisini çok güçlü hissetmeye başladığı an gerçekte bir tür "güç zehirlenmesi"ne yol açacak tünele girmiş olur.
 
"Güç bende artık" demeye başlar başlamaz da kendisini koruyan zırhlardan, kendisini ayakta tutan dikkat ve rikkatten uzaklaşmaya başlar. Bu da ona saldırmaya hazır virüsler için bulunmaz bir ortam oluşturur.
 
İktidar denilen şey insana kendini "olağanüstü" hissettirir.

Aldatır yani. Çünkü insan aciz, fakir ve zayıftır!
 
Gerçek budur fakat bu gerçeğe uygun düşen düşünme tarzı ise "Herkes yahşi ben yaman, herkes buğday ben saman" biçiminde olmalı.
 
Onun için ben "28 Şubat ne zaman biter" diye soranlara "28 Şubat bitti zaten" derdim hep.
 
Çünkü 28 Şubat, General Hüseyin Kıvrıkoğlu'na ithafen, bir MGK toplantısında yaptığı konuşmada "28 Şubat bin yıl sürecek" dediğinde bitmişti.
 
O halde soralım: "28 Şubat bitti, peki AK Parti dönemi bin yıl sürecektir" diyebilir miyiz?
 
Elbette sürmez. Sürmeyecek de çünkü bu hem fıtrata hem tabiata aykırı.
 
Osmanlı İmparatorluğu gibi bir cihan devleti bile, 700 yıl sürdü!
 
Dünya Sultan Süleyman'a bile kalmadı!
 
Yeryüzündeki bütün mezarlıklar kendini vazgeçilmez sanan insanlarla doludur!
 
Yapılan güzel işlerin daha sonra gelecekler tarafından bozulmaması için, bugün sinmiş, gerilemiş görünenlerin, yarın ortam değiştiğinde, yeniden bitleri kanlandığında, yeniden negatif niyetlerle harekete geçebilecekleri bir ortam oluştuğunda yaralı bir aslan gibi daha da vahşice saldıramamaları için taçlandırılması gerekir.

*Rahmetli Özal ekonomide liberalizasyonu sağlamış ama bu işin siyasi ayağını tamamlayamadığı için ya da yapamaması için engellendiği için yaşandı 28 Şubat.
 
"Zaman içinde motivasyon azalır. Motivasyonunuz azaldıkça mazeretleriniz çoğalır" denir.
 
O yüzden yazıyı şöyle bitirelim: "Bitirilmeyen iş sizi bitirir."
 
Rahmetli Erbakan'ın en büyük hatası...
 

28 Şubat savunucularının zayıf savunmaları içinde en kuvvetlisi olduğunu düşündükleri "Hükümet de ortamı germeseydi canım" ifadesi gerçeği yansıtmıyor.
 
"Başbakan Erbakan ortamı germek için neler yapmıştır, hele bir söyleyiverin" denildiğinde de hep aynı şeyi söylüyorlar:
 
"Başbakanlıkta tarikat şeyhlerine yemek verdi."
 
Başka?
 
"Kanlı mı olacak kansız mı olacak" dedi.
 
Başka?
 
"İrtica ülkenin her tarafında kol gezmeye başladı..."
 
Başka da söyleyebilecekleri bir şey yok. Çünkü 28 Şubat zamanında kurt kuzuyu yemeyi aklına koymuştu. O yüzden kuzu ne yaparsa yapsın durum aleyhine neticelenecekti!
 
Gerçekte ortamı gerenler 28 Şubatçılar tarafından kurulan yasa dışı Batı Çalışma Grubu'nun darbe yapabilmek için sahneye sürdüğü aktörler ve bu aktörlerin bir kısım medyada 'her yerde irtica var' şeklinde anlaşılacak takdim biçimidir.
 
Zaten hükümet düştükten sonra bu aktörler sahneden çekilmiş, irtica da bıçak gibi kesilmiştir.
 
Tıpkı 11 Eylül günü akan kanın 12 Eylül günü durması gibi.
 
'Kanlı mı olacak kansız mı olacak'ın anlamı da buydu.

Bu söz rahmetli Erbakan'a ait değildir. Bu söz darbecilerin Erbakan'ı nasıl götüreceklerine karar vermek için yaptıkları toplantıdaki tartışmalarda ortaya çıkan temel sorudur.
 
Darbe kanlı mı olsun kansız mı?
 
Amerikan yönetiminin bunlardan daha merhametli olduğunu düşünüyorum. Çünkü kanlı darbe yerine kansız olmasını onlar tercih ettiler. Yoksa bunlar kan akıtmaya niyetlenmişlerdi. Kuzu yenilecekti!
 
Erbakan'a "gerginlik çıkardı" diyenlere sadece Erbakan gerginlik çıkarmak isteseydi kendisine küfreden subay bozuntusunu sorun ederdi. Küfre bile karşılık vermedi.
 
Belki de Erbakan'ın o süreçte en büyük hatası kendisine yapılanları bütünüyle sineye çekmek! Çünkü gerçek şudur: Cuntaya elini veren kolunu kurtaramaz!
 
bugün


Bu yazı 1,286 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 8 Temmuz 2012 Delikli demir ile mertlik arasındaki ilişki...
    • 5 Temmuz 2012 İki arada bir derede ölüm!
    • 28 Haziran 2012 Dessas-ı ehli dünyanın hafiyeleri veya satılık kalemler...
    • 26 Haziran 2012 Kılavuzu NATO olanın...
    • 17 Haziran 2012 Davet ile davete icabet...
    • 5 Haziran 2012 AK Parti celladına gülümserken...
    • 31 Mayıs 2012 Kürtaj emanete ihanettir!
    • 13 Mayıs 2012 28 Şubat dalgaları ve hükümetin kıyıları...
    • 26 Nisan 2012 CHP'nin tarihi en yumuşak yeri...
    • 24 Nisan 2012 Vatana ihanetin yasal dayanağı olur mu?
    • 19 Nisan 2012 Peki, AK Parti iktidarı bin yıl sürecek mi?
    • 17 Nisan 2012 Çevik Bir nefreti, Tayyip Erdoğan sevgisi...
    • 14 Nisan 2012 Adaletin rövanşı...
    • 8 Nisan 2012 İçimizdeki darbeciler yüzünden...
    • 29 Mart 2012 Gazete kapatmak çağ dışı bir çözümdür...
    • 22 Mart 2012 Talimatla akreditasyon olur fakat demokrasi olmaz...
    • 13 Mart 2012 Liderlik cesareti...
    • 8 Mart 2012 Stratfor ve WikiLeaks gazeteciliği!
    • 1 Mart 2012 Bu ülkede 28 Şubatlar bitmez!
    • 26 Şubat 2012 15 yıl sonra yeniden ''şubat soğuğu!''

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,301 µs