En Sıcak Konular

Ahmet Kekeç


Ahmet Kekeç
0 0 0000

‘Kes zırvalamayı’



Bakalım hangi “skandal”la karşımıza çıkacak diye bekliyorduk
 
Fazla da bekletmedi...
 
Bu kez, Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’a saydırdı.
 
Elbette Fazıl Say’dan söz ediyorum.
 
Teamüldür:
 
Kemalist’seniz, arada sırada “Beyaz Türk’müş gibi” yapıyorsanız, kategorik olarak kendinizi “öteki”nden üstün görüyorsanız, otomatikman saydırma hakkına sahip oluyorsunuz.
 
Bekir Coşkun mesela, iyi bir Kemalist’tir. Dilediğine saydırabilir. İsterse, “parlamenter demokrasiye saygılıyız” diyen generallere tasma takabilir. Bir şey olmaz... Ama Asım Yenihaber, demokrasiye pek de saygısı olmayan iki generali kastederek, “Onbaşı bile olamayacakların general olduğu ülke” şeklinde bir cümle kurarsa, konuyla ilgisi bulunmayan 312 general ayağa kalkar ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük tazminat davasını açar...
 
Dava, Asım Yenihaber’in, dolayısıyla Vakit gazetesinin aleyhine sonuçlanır.
 
Hiçbir meslektaş ayağa kalkmaz.
 
Hiçbir basın kuruluşu, “Bu toplu dava girişimi basın özgürlüğüne müdahaledir...” diye açıklama yapmaz.
 
Hiçbir Oktay Ekşi, hiçbir Ertuğrul Özkök, hiçbir Orhan Erinç, hiçbir Mehmet Yakup Yılmaz, hiçbir Zülfü Livaneli, hiçbir Emre Kongar “Şık olmamıştır” demez.”
 
Böyledir bu işler...
 
Bekir Coşkun’un “masuniyeti”vardır...
 
Fazıl Say gibi tıpkı...
 
Size “iyi niyet temennileri”yle yaklaşan ve “sulh”a dair şeyler söyleyen bir insana “Kes zırvalamayı” demezsiniz. Normal bir kafa bunu demez.
 
Derseniz, ayıp edersiniz.
 
Hele, o insan bir “temsil”den geliyorsa, ayıp da hafif kalır...
 
Düpedüz “terbiyesizlik” etmiş olursunuz...
 
İşte, “dünya çapında tanınan sanatçımız” Fazıl Say, Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ın, “Doğdukları topraklardan kopuş sevdasına kapılanların bir an evvel bu sevdadan ve öfkeden vazgeçecekleri bir ortamı hissetmelerini ve bundan vazgeçmelerini temenni ediyorum” şeklindeki açıklamasına (yani “yatıştırma girişimlerine”), twitter’daki sayfasından “Kültür Bakanı!! Kes zırvalamayı!!!” diye cevap vermiş.
 
Üslup bu...
 
Düzey bu...
 
Biliyorsunuz, bir süre önce, Japonya’ya yerleşme kararı almıştı.
 
Ev filan baktığını söylüyordu.
 
Bizi yokluğuyla cezalandıracağını söyleyen Fazıl Say’a, “Aman gitme!” diyecek halimiz yok...
 
Giderse gitsin...
 
Mümkünse hiç dönmesin...
 
Çok da umurumuzda olmaz.
 
Fakat bu “gidiş”in, diğer “gidiş”lerden, yani Ahmet Kaya’nın, Orhan Pamuk’un, Yılmaz Güney’in, Cem Karaca’nın gidişinden farkı var.
 
Hani, “sürgün sanatçılar listesi”ne Fazıl Say’ı da dahil edip, “Bu büyük sanatçı memleketinde barınamadı, çok yazık” gibilerden laflar ediyorlar ya...
 
Memleketinde barınamayan ve naçar kapağı bir Avrupa ülkesine atan diğer sanatçılar, “otoriter rejim”den ve “otoriterler”den kaçıyordu. Kimi öldürülmekten, kimi işkence görmekten, kimi de hapse atılmaktan korkuyordu.
 
Fazıl Say, bilakis, o otoriterlerle ödeşen insanlardan kaçıyor.
 
Eski “otoriterli günler” geride kaldığı için de, mutsuz.
 
Kaldı ki, kimsenin Fazıl’la bir alıp veremediği yok.
 
Problem, Fazıl’ın kendisinde...
 
Demek istiyor ki, “İstediğim insana küfredeyim, istediğim değere saldırayım. Kimse bana karışmasın, mahkemeye filan vermesin. Ben büyük bir sanatçıyım. Küfretme imtiyazım elimden alınırsa, küser Japonya’ya giderim.”
 
Kemalist bir yazar olsaydım ve “Bekir Coşkun masuniyeti”nden gelseydim, cevap olarak, Fazıl Say’ın başlığa çıkardığım sözünü hatırlatırdım.
 
Durumumu bildiğim için susuyorum.

star


Bu yazı 1,491 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz ve empati
    • 5 Temmuz 2012 Hükümeti ve cemaati çökertecek tek isim
    • 26 Haziran 2012 Ben olsam bu gazetecileri sürerdim cepheye
    • 20 Haziran 2012 Bu yazıyı Kürt kardeşlerim okusun
    • 4 Haziran 2012 Nerede bu inek?
    • 28 Mayıs 2012 Kana kan istermiş!
    • 14 Mayıs 2012 ‘Kes zırvalamayı’
    • 1 Mayıs 2012 Menderes de cami yıktırmış... Ne utanmaz adamlarsınız siz!
    • 20 Nisan 2012 Erol Özkasnak
    • 12 Nisan 2012 Suriye’yle savaşa mı giriyoruz?
    • 10 Mart 2012 ‘Zavallı Başbakan’
    • 29 Şubat 2012 Paşa niçin kendini öptürmedi?
    • 27 Şubat 2012 Bizi yormayın kardeşim
    • 17 Şubat 2012 Siz kimi kandırıyorsunuz?
    • 3 Şubat 2012 Rezil olmaya doymadınız mı?
    • 1 Şubat 2012 İyi ki sivil vesayet varmış, şerrinizden korunuyoruz
    • 19 Ocak 2012 Denktaş’ı diriltmek mi?
    • 14 Ocak 2012 Hangi gazeteciler valiz hazırlıyor?
    • 12 Ocak 2012 Kozinoğlu hakkında korkunç karartma
    • 2 Ocak 2012 İlan ediyorum: Hiç yüzleri kızarmayacak!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,766 µs